Kenan EROĞLU
Odgurmuş: Her zaman söylüyorum. Sizi ve sizin gibileri anlamak mümkün değil. Bazen sizi hiç tanıyamıyorum. Çok tutarsız davranıyorsunuz.
Monşer: Hayırdır? Yine ne oldu da bizi tanıyamıyor muşsunuz?
Odgurmuş: Bir siyaset takip ediyorsunuz, bugün birinin peşinden yarın başkasının peşinden gidiyorsunuz. Kendi tercihinizdir buna kimse bir şey diyemez. Herkes reyinde hürdür. Kim kimi desteklerse destekler. İstemezse de desteklemez. Bütün bunlar doğal şeyler.
Monşer: E o zaman sorun ne? Sorun nerede. Biz de dediğiniz gibi kendimize göre bir siyaset yapıyor. Bir yolda gidiyoruz. Ama siz bunu beğenirsiniz, ya da beğenmezsiniz, orasını bilemem.
Odgurmuş: Sizin siyaset yapmanızda, birini lider kabul edip onun peşinde gitmenizde herhangi bir sorun yok.
Sorun şurada: Şimdi; 12 Eylül 1980 yılında askerler siyasete müdahale ederek darbe yaptılar, tüm siyasi partileri kapattılar mı? Evet kapattılar. Sizin ve bizim de bağlı olduğumuz siyasi partiyi de kapattılar mı? Evet kapattılar. Sizin gibi bazı kimseler kendilerine yeni liderler, yeni partiler, yeni fikirler arayışına girdiler mi? Girdiler. Burada bazı arkadaşların siyasete çok hevesli olmalarından kaynaklanan bir durumdan dolayı kendi siyasi partilerini bırakıp başka başka yerlerde bulunmaları aslında pek kabul edilir bir durum değil olmasına rağmen başka siyasi partilerde ikbal arayanlar olmadı mı? Oldu. Bu durum genç insanlar arasında tedirginliğe ve ümitsizliğe sevk etmiş olmasına rağmen bu durum böyle böyle devam etti gitti mi? Evet gitti.
Monşer: Nedir durum anlayamadım. Bana ne demek istiyorsunuz?
Odgurmuş: Belki yeteri kadar milli şuur alamamış olanlar böyle davranıyorlar demek biraz abartı olabilir ama; bir insanın siyasi tercihini ortaya koyması pek de abes karşılanamaz. Şimdi daha önce bulunduğu yerden ayrılan bu arkadaşlar kendilerine sanki daha iyi bir yer-yuva bulacaklarını (iş ikbal mi demeliydim) sandıkları yerlerde sanırım kendilerini oraya kabul ettirmek için geçmişlerine ve geçmişte içinde bulundukları siyasi partiye ve onun mensuplarına ağza alınmadık eleştirilerde bulunuyorlar. Bana göre yanlış olan yer İşin bu noktasıdır.
Tamam anladık, tüm kimlik ve kişiliklerinizden sıyrılıp çekmiş gitmişsiniz. Neden hala yetiştiğiniz, içinde senelerinizi verdiğiniz o eski yerinize eleştiriler getiriyor, hatta çeşitli küfürler derecesinde sözler söylüyorsunuz. İşte bu durum yakışık almıyor.
Başka bir yere gitmiş olmanıza rağmen hala eski yerinizden kopamıyor, bulunduğunuz yerden eski yerinizi de düzenlemeye çalışıyorsunuz. Onlara akıl ve yön vermeye çalışıyorsunuz. İşte yaptığınız diğer büyük yanlış da bu.
Monşer: Canım tabi eleştiri getiririz. Biz harekete senelerimizi verdik. Fakat aradığımızı bulamadık. Gittiler iktidarın kapısına yamandılar. Ve hala da onların her dediğine evet diyerek iktidara payanda olmayı sürdürüyorlar. Bu yüzden elbette eleştiri getireceğiz.
Odgurmuş: Siz mi aradığınızı bulamadınız. Daha ne istiyorsunuz? Pek çoğunuz bedavadan okullara girdiniz, bazılarınız hareketin sayesinde Ülkücüsünüz diye devletin çeşitli kademelerine geldiniz. Müdür oldunuz, genel müdür oldunuz, milletvekili oldunuz, belediye başkanı oldunuz, belediye encümenleri oldunuz. Ticarete atıldınız, servetler edindiniz, yazar oldunuz Ocaklarda kitaplarınız bol bol satıldı.
Oldunuz da oldunuz. Oldunuz da oldunuz. Hatta birçoğunuz hak etmeden de oldunuz. Daha ne isterdiniz? Daha ne olmak isterdiniz.
Şimdi sormak lazım siz bütün bu olduklarınızı Ahmet-Mehmet için mi oldunuz. Ahmet varsa ben yokum. Mehmet ordaysa ben milliyetçi değilim diye mi oldunuz? Siz Ahmet’e Mehmet’e göre mi milliyetçilik yaptınız? Sizin milliyetçiliğiniz iktidarlara göre mi değişiyordu. Şu iktidar varsa ben milliyetçiyim, öteki iktidar varsa ben milliyetçi değilim demek de ne demek oluyor. Şurası unutulmamalıdır ki iktidarlar değişir, yöneticiler gelir geçer. Milliyetçilik ise kalıcıdır. Ezelden ebede kadar ruhlarda yaşar gider. Peki siz ne yapıyorsunuz? Falan parti iktidarda diye tüm milli duygulardan sıyrılarak ve hatta Marksist solun da kuyruğuna girerek aklınızca siyaset yapıyorsunuz. Marksist solun tüm argümanlarını kullanarak hareket ediyorsunuz ve bu yaptığınızı da milliyetçilik sanıyorsunuz.
Size; kimse şu partiyi destekleyin, şu partinin aleyhinde olun ya da olmayın demiyor. Madem kendinize yeni bir kapı bulmuşsunuz, o halde ne diye hala geldiğiniz yeri karalamaya devam ediyor, olmadık fikirler üretiyor, Türk milliyetçiliği fikriyatına olmadık zararlar veriyorsunuz. Yerinizde duramıyor musunuz? İlla bir partili mi olmak gerekiyor. Türk milliyetçiliği doğrultusunda da faaliyet yaparsınız. İnsan yetiştirirsiniz.
Haydi görelim sizi o gittiğiniz yer neresi ise orasını güzelleştirin. Fazilet mücadelenizi orada yapın. Arslanlar gibi Türk milletinin geleceği üzerine çalışın, fikirler üretin, gençlerin milli şuur ile yetişmesi için çaba sarf edin. Hatta çok çalışın partinizi birinci parti yapın.
O yok, bu yok, öteki yok varsa MHP, yoksa Devlet Bahçeli. Madem beğenmediniz gittiniz Anıtkabirde iman tazeleyenlere bakın, Kent uzlaşısı altında “kandil baronları ile aynı adaylara biz nasıl oldu da oy verdik” hesabını yapın. Bölücülere kazandırdığınız Belediyelerde neler yapıldığına bir bakın ve ardından da bir vicdan muhasebesi yapın bakalım.
Burada konumuz MHP ve Bahçeli değil. Bu yazıda bizim konumuz orada burada kendine ikbal arayan siz gezginlersiniz.