
ÂLEMLERİN GÖZ BEBEĞİ
Melek DÖRTBUDAK
Seni yazar kalem, gül düşer satırlara
Gül yağı damlar, göz bebeğinden cihana
Göz ne muazzam bir organımız. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü de gözdür. İnsanın gönlüne ve idrakine giden yolları göz açar. Bu konuda en ağır işçidir göz. Göz sadece gören bir organdan ibaret değildir. Aynı zamanda baktığını, iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış diye ayrıştırır. Gece yastığa başınızı koyana kadar göz hiç kapanmadan şu fani bedenin en ağır işçisidir.
Gözbebeği, gözün bebeği ne güzel bir tabirdir. İnsanın şu yeryüzünde belki de en çok kıymet verdiği şeydir gözü, gözbebeği. Yoksa hayata kör bakardı insanoğlu. Sadece insan için değil, dünya için kıymetlidir göz. Biz nasıl ki sevdiklerimize gözümüz gibi bakarsak dünya da öyle. Dünya dediğimiz ve evrende küçücük bir noktadan ibaret olan koca dünya. Onun da göz bebeği var. İnsan, nasıl hem madde, hem manayı bünyesinde barındırıyorsa, yaratılmış her şeye de o nazarla bakmak ve öyle görmek gerekir.
Dünya… Allah’ın nazargâhıdır. O’nun yarattığı her şeye kucak açmış, iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, hayat-ölüm dâhil her şeyi üzerinde barındıran koca yürekli devdir. Dünya uzaydan baktığımız vakit, çölde bir kum tanesi olduğumuzu, evrendeki hiçliğimizi yüzümüze haykırır. Her şeyin bir gözbebeği olduğu gibi, dünyanın da göz bebeği güneştir. Güneşin olmadığı bir dünya kör ve sağırdır.
İnsan geceye muhtaçtır, mehtabın aydınlattığı, yıldızlarla konuştuğu, başını yastığa koyup dinlendiği geceyi sever. Aynı insan bilir ki güneş doğana kadardır gecenin cefası, karanlığı. Güneş ise aydınlık ve umut demektir. Ve insan umutla yaşar. İnsanın umudunu hep taze, diri tutan dünyanın gözbebeği güneştir.
İnsanoğlu fıtratı gereği doğumları sever, ölümleri değil. Doğan her şey umuttur, içimizde yeşerir, çoğalır, büyür. İnsan, ezelden getirdiği o küllî iradenin bir cüz’ü olduğunu zaman zaman unutsa da, içindeki aydınlığa beslediği muhabbet, O’nun eseridir. Ruh güzeli sever, çünkü ezelden aşinadır.
Ramazanın son demlerini yaşadığımız şu günlerde bütün Müslümanlar, Kadir gecesinin yolunu gözleriz. İnsan bedeni çölde bir kum tanesi, nefsi Erciyes’tir, Babadağ’dır, ilahlık taslar. İnsan nefsi eşitliği değil, imtiyazı sever. Ramazan nasıl ki on bir ayın gözbebeği ise, Kadir gecesi de Ramazanın gözbebeğidir, kıymetlisidir, Yaratanın kuluna ikramı, imtiyazıdır. İnsanın, on bir ay boyunca gece gibi kararan, kirlenen nefsini, gönlünü, canını, malını, güneş gibi aydınlatan, su gibi yıkayan, sabun gibi temizleyen, umut demektir Ramazan.
Güneş doğarken nasıl gökyüzü doğum sancıları çekmekte ise insan da Ramazanda nefsini arındırmak için sancılanır durur. Oruç bedenin, fitre, zekâ ve sadaka malının askerliğine soyunur. Talimdedir insan.
Bütün bunları yapıp eylerken biz insanlara bir gözbebeği, bir rol model gerekmez mi? Gerekir elbet, insan sevdiğine benzer, onun kumaşıyla boyanır.
Kâinat yaratılmadan evvel Allah ilk olarak, cihanın gözbebeği Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimizin nurunu yaratmıştır. O’na habibim, gözbebeğim demiştir. Âlemleri yaratan Allah’ın gözbebeği Efendimiz, bizim de gözbebeğimizdir, olmalıdır da.
İnsanın gözü kıymetlidir. Çirkin şeylerden uzak tutmak gerekir. Allah(C.C.), hepimizin neye, kime, nasıl bakmamız gerektiğine Kur’an da işaret etmiştir zaten. Fetih suresi onuncu ayetinde “Ey Peygamber! Sana bey‘at edenler aslında Allah’a bey‘at etmişlerdir. Çünkü bey‘at sırasında Peygamberle el sıkışırlarken Allah ile el sıkışmış gibi oldular. Kim sözünden dönerse bu onun aleyhinedir. Kim de Allah’a verdiği sözde durursa, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir” buyurarak bakacağımız yer işaret edilmiştir. Hadîd suresi ondokuzuncu ayette de “Allah’a ve peygamberlerine inananlar; Rablerinin katında sıddîkler ve şehitler konumundadırlar. Kıyamet günü onların, sıddîklerin ve şehitlerin sevabı gibi sevapları (önlerinde ve yanlarında kendileriyle birlikte olan) nurları gibi nurları vardır.” derken işaret edilen, Peygamberlere inanmanın ve mukaddes kitabın yolunda olmanın insanı yücelttiği makam, şehitlik makamı kadar kıymetli denmiştir. Tabi insan kendi makamını kendi iradesiyle seçer. Allah bizlere imtiyazlar verirken o habibim dediği, gözbebeği Peygamberini Müddesir suresinin dördüncü ayetiyle uyarır “Peygamberlik gömleğini temiz tut” (Tebliğ görevini yaparken yılgınlık gösterme).”
Yeryüzünün en şereflisi olan biz insan için de bu bir uyarı değil midir? İnsan kulluk kumaşının, gömleğinin hakkını vermelidir. Tıpkı Peygamber Efendimize buyurulduğu gibi kulluk gömleğimizi temiz tutmalıyız. Onbir ayın sultanı, gözbebeği Ramazan bu gömleği yıkayıp tertemiz, pir ü pak etmemiz için büyük bir nimet. Her nimetin şükrü sorumlulukları yerine getirerek, kendi cinsinden olur. Kulluk gömleği de iyi bir kul olarak temizlenir ancak.
Gözbebeğinize, gözbebeğimize gözümüz gibi bakmak dileğiyle, hayırlı bayramlar dilerim.