
Safter TANIK
“Dünya yeni bir döneme girdi. Yaşanan büyük değişim de bunu gösteriyor. ABD kabuğuna çekiliyor, Avrupa düşüşte, Asya yükselişte.
ABD, içine ve arka bahçesine ağırlık verecek. Fransa; Afrika’dan dışlanıyor, tazminat davaları ile karşı karşıya. Almanya; mekanikte gösterdiği başarıyı dijitalde gösteremedi, ekonomisi resesyona girdi.
ABD’nin; Paris İklim Anlaşması ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çıkışı, bazı ülkelerin çıkışını getirecektir. Zira ABD’nin ayrıldığı uluslararası bir kurum, önemini kaybeder.
Sınırlar yeniden çizilecek, bazı devletler tarihe karışacak, Avrupa ve Pasifik’te yeni ittifaklar ortaya çıkacak.
Serbest ekonomiden adım-adım kontrollü ekonomiye geçilecek, planlama-kontrol-üretim-tasarruf ile teknoloji ve savunma sanayi yatırımı önemli hale gelecek, ithalat-ihracat zorlaşacak.
Zayıflayan ulus devlet güç kazanacak, ulus devleti var eden ve güç kazandıran değerlere önem verilecek.
İktidarı muktedir olmaktan çıkaran, hatta iktidara yön ve şekil veren küresel odaklar ile işbirlikçi paralel yapıların, yönetime olan dahline müsaade edilmeyecek.
Dünyadaki bu değişim, ideolojik bir değişimdir. Konuya; basit veya eski düşünce formatında bakanların, bunu anlamadığını görüyorum.
İktidarın, bu değişimin farkında olduğunu düşünüyorum. Ancak; önemli olan, değişimi önceden görüp, zamanında tedbir almaktır.
Muhalefeti dış siyasette zayıf görüyorum. İktidarın eleştirisi odaklı, eski batı formatlı düşünce ise bunun nedenidir.“.
500 Milyar Dolarlık “Stargate” Yapay Zekâ Projesi Yatırımı
Trump, Stargate Girişim Grubu’nun; Teksas’ta, yapay zekâ altyapısı için 500 milyar dolarlık yatırım yapacağını, bunun ABD’nin teknoloji alanında olan üstünlüğüne hizmet edeceğini söyledi.
Önemi nedir?
ABD’nin; liderliğini sürdürmesi, teknolojik üstünlüğüne bağlıdır. Aksi halde bu döneme damgasını vuran Çin olur.
Çin’in “Deep-Seek” Yapay Zekâ Aracını Piyasaya Sürmesi
Çin; ABD’nin yapay zekâ hamlesine, düşük maliyetli “Deep-Seek” yapay zekâ aracını piyasaya sürerek cevap verdi. Bu; Çin’in,teknoloji alanında bilinenin ötesinde olduğunu gösterdi.
TSMC Tesislerinin ABD’ye Taşınması
Tayvan merkezli TSMC şirketi, dünyadaki ileri teknoloji çip üretiminde % 80’lik bir paya sahip.
Ortaklık yapısı, Tayvan da neden kurulduğu bir sır. Küreselci bir aklın eseri olduğunu düşünüyorum.
Tayvan’da üretilen İleri teknoloji çiplerinin Çin’e ihracı yasak. Ancak; bunun, Çin’de kullanıldığı görülüyor. Bu da dolaylı olarak Çin’e girişini akla getiriyor.
Trump; TSMC’nin ABD’de yatırımını artırmasını, hatta tesislerini ABD’ye taşımasını istiyor. ABD’yi bir üretim merkezine dönüştürmeyi düşünmesi ve Çin’in Tayvan’ı ele geçirme ihtimali ise bunun nedeni.
Kanada-Grönland-Panama ABD’nin Birer Eyaleti Olsun
Trump, “Kanada ve Grönland’ın; ABD’ye birer eyalet olarak katılması, her iki halkın refah ve güvenliğine fayda sağlar” dedi. ABD tarafından inşa edilen Panama Kanalı’nın; Çinliler tarafından işletilmesinin ise haksızlık olduğunu, buna son vereceğini söyledi.
Neden istiyor?
Kanada-Grönland-Panama’nın ABD’ye katılmasını istemesi; toprak kazanımı, yeni doğal kaynaklara sahip olma, haliyle dış açık ve borçyükünü azaltma, Çin’in ticaret yolunu kesme, kuzey ticaret yollarını kontrol etme hedefi ile ilgilidir. Kısaca; ABD’nin gücüne güç katma, liderliğini koruma amaçlıdır.
Tepkiler
İngiltere Başbakanı Starmer-Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Trump’ın Kanada’nın ABD’ye katılmasını istemesine karşı çıktı.
İsveç-Norveç-Danimarka ve Finlandiya başbakanları, bir araya gelerek “Grönland Danimarka’nındır” dedi.
Panama hükümeti; Trump’ın, “Tamam anlaştık, ABD gemileri Panama Kanalı’ndan ücretsiz geçecek” şeklindeki açıklamasını yalanladı. Çin’in sessiz kalması ise “bekle, gör siyaseti” şeklinde değerlendirildi.
Grönland’ı, bağımsızlığını teşvik-referandum oyunu ile bir eyaletine dönüştürebilir.
Darbe, savaş dışında; Panama’yı bir eyaleti haline getiremez. Bir de Çin’in Tayvan’ı ilhak etmesinin yolunu açar.
İngiltere’ye rağmen, Kanada’yı bir eyaletine dönüştüremez. Zira bu stratejik müttefikini kaybetmesi demektir.
Musk’ın Almanya ve İngiltere Siyasetine Müdahalesi
Elon Musk; Almanya’da AfD’yi (Almanya İçin Alternatif), İngiltere’de Reform UK’yi destekleyeceğini söyledi. Kraldan; İngiltere Başbakanı Starmer’i, başsavcılık yaptığı dönemde, çocuk istismarı yapan çeteleri yeterince cezalandırmadığı için görevden almasını istedi.
AfD’nin başarı nedeni göçmen karşıtlığı mı?
Almanya’da yapılan seçimlerde; göçmen karşıtı Afd (Almanya İçin Alternatif) % 20 oy alarak hem oyunu ikiye katladı, hem de ikinci parti konumuna geldi. Bu, Almanya’da göçmen karşıtlığının yükselişi olarak değerlendirildi.
Bunu, göçmen karşıtlığı ile açıklamak yanlıştır. Zira birinci parti olarak çıktığı bölge, göçmenlerin diğer bölgelere oranla az olduğu eski doğu Almanya toprakları. Bu da;bunun göçmen karşıtlığı ötesinde, küresel sisteme yöneliktepkiden kaynaklandığını gösteriyor. Trump’ın yanı sıra Rusya’nın destek vermesi de bunu gösteriyor.
CDU/CSU lideri FriedrichMerz; AfD ile bir koalisyona gitmeyeceğini söyledi. Her iki partinin; arka planında, farklı bir gücün olması bunun nedenidir. Ancak; bunda, fazlaca direneceğini düşünmüyorum.
Korumacı Tedbirler
Trump; dış ticarette açık verdiği ülkelere, gümrük vergisi koyacağını söyledi. Bir de bunu üretimini teşvik ettiği mallar ile genişletti. Demir-çelik ve alüminyum ithalatı için, % 25 ek gümrük vergisi kararı aldı.
Kanada-Meksika’ya % 25, Çin’e % 10 ek gümrük vergisi koydu. Ancak Kanada-Meksika’ya olan uygulamayı erteledi. Buna karşılık; Çin, ABD menşeli mallara %10-15 gümrük vergisi kararı aldı, Google hakkında tekel oluşturma davası açtı.
Hedefi nedir?
Trump’ın; biri cari açığı azaltmak, diğeri ülkeyi üretim merkezine dönüştürmek gibi iki hedefi var.
ABD’nin, 1 trilyon dolar cari açığı var. Çin-Kanada-Meksika, en çok açık verdiği 3 ülke.
Bu kararı ile cari açığı azaltsa bile, ithal edilen malların üretimini kısa sürede yapması mümkün görülmüyor. Bu da fiyat artışını getirecektir.
ABD,1980’den itibaren,birçok malın üretiminden vaz geçti. Bu ülkedeki birçok fabrikanın kapanmasını, üretimin başka bir ülkeye taşınmasını getirdi. Yüksek teknoloji ürünleri üretiminin bile büyük kısmını dışarda yapıyor. Çin’in üçte biri kadar üretiyor, Rusya’nın mühimmat üretimi ise ABD’nin iki katı.
Bir üretim merkezi olmadan, ABD’nin liderliğini sürdürmesi mümkün değildir. Bu nedenle; dışardaki başta ilaç-otomotiv-teknoloji üretimi taşıyarak ülkeyi bir üretim merkezine dönüştürmeyi düşünüyor.
Trump’ın NATO’dan Çıkma Tehdidi
Trump; NATO ülkelerinden, en az GSMH’nın % 5’i kadar savunma harcaması yapmasını istedi. Aksi halde ABD’nin NATO’dan çıkacağını söyledi.
Hedefi nedir?
ABD’nin yıllık 800 milyar dolarlık savunma harcaması var. Bunu; 500 milyar dolara düşünmeyi, NATO ülkelerine silah satmayı düşünüyor.
Rusya ve Çin ile yapacağı nükleer silahların azaltılması anlaşmasıyla savunma bütçesini düşürebilir. Avrupa’da hükümdarlığını sürdürmesi, AB ülkelerine silah satması ise NATO’da kalmasına bağlıdır. Bunun için “NATO’dan ayrılma” sözü üslup ve yöntemi ile ilgilidir.
Avrupa Ordusu kurulur mu?
ABD; NATO’dan çıkmadığı müddetçe, Avrupa Ordusu kurulamaz.
Trump-Netanyahu Görüşmesi
Beyaz Saray’da Netanyahu ile yaptığı görüşmede; Netanyahu’yu koltuğa oturtması, Netanyahu’nun Trump’a altından çağrı cihazı hediye etmesi jest değil, restleşmedir. Zira biri diğerine koltuğun bana bağlı derken, diğeri hayatın tehlikede dedi.
Filistinliler Gazze’yi Boşaltsın
Trump; “Filistinliler Gazze’yi boşaltsın, Mısır ve Ürdün’e yerleşsin” dedi Beklenmeyen bu şok açıklama, dünyada tepki ile karşılandı.
Konuyu görüşmek için, Ürdün Kralı II. Abdullah’ı ABD’ye davet etti. Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede; teklifini tekrar eder iken, Ürdün Kralı II. Abdullah “Mısır ile görüşeyim” dedi.
Trump’ın teklifi, Mısır-Ürdün tarafından ret edildi. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan ise; Trump’ın hatalı bir karar aldığını, bunun uygulanamaz ve Ortadoğu’da çatışmayı körükleyici özellikte olduğunu söyledi.
Mısır ve Ürdün neden ret etti?
Mısır, Ürdün (siyaseten İngiltere’ye bağımlı), ABD’den dış yardım alan ülkeler. Ancak;“Filistinlileri kabul etmesi”, tabanda oluşacak infial ile Mısır’da Sisi’nin, Ürdün’de II. Abdullah’ın iktidardan alaşağı edilmesi gibi bir sonucu doğurur.
Mısır’ın Teklifi
Mısır; “Hamas Gazze’yi boşaltsın, yönetimi Filistin’de kalsın, burayı yeniden imar edelim” dedi.
Bu olur mu?
Trump için İsrail; ABD’nin 51’nci eyaleti, Ortadoğu’daki karakolu özelliğinde. Hem İsrail’in güvende olmasını, hem de Araplarla olan sorununun bitmesini istiyor. Zira enerjisini Ortadoğu’da harcamak istemiyor.
8 milyon Yahudi (4 milyonu çifte vatandaş), 4 milyon Filistinlinin (2 Milyonu Gazze’de) yaşadığı İsrail’in; hem Filistinlilerle çatışmasının bitmeyeceğini, hem de komşuları ile iyi olamayacağını düşünüyor. Göç konusunda Netanyahu ile aynı düşüncede olmasının nedeni de budur.
İsrail’in Gazze’de halkı göçe zorlayacak yoğun bir saldırıya geçmesi; bölgede-dünyada oluşacak tepkilerle kendisinin ve ABD’nin itibarını kaybetmesi, Ortadoğu ile ilgili planlarının altüst olması demektir. Zira Ortadoğu’da Suudi Arabistan’a önemli bir rol vermeyi, İsrail’in Suudi Arabistan-Mısır ve Türkiye ile anlaşmasını istiyor.
Kısaca; çözümü gelişmelere bıraktığı, Mısır’ın “Gazze Planına” evet demese de, Arapları dâhil etmeden sorunu çözemeyeceğini biliyor.
Tehdit ve Uzlaşma
Trump; Ukrayna-Rusya Savaşı’nda, Putin’in barışı kabul etmemesi halinde, petrol fiyatını düşürerek Rusya’nın ekonomisine bir darbe vuracağını söyledi.
Daha sonra; Putin ile ateşkes, Ukrayna’da seçim, anlaşmaolmak üzere üç aşamalı bir planda anlaştık dedi. Konu hakkında; görüşmek için, ABD-Rusya Federasyonu temsilcilerinin Riyad’da toplanacağını belirtti.
Zelenski’nin Hamlesi
Zelenski; ABD yardımlarının karşılığı olduğunu, teminat olarak nadir toprak elementlerin işletme hakkını vereceğini, buna karşılık ABD’nin güvenlik garantisi vermesini ya da “Avrupa Barış Gücü’nün” güvenliği sağlamasını, Putin’e inanılmamasını dile getirdi.
Paris’te Ukrayna Gündemli Zirve
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un başkanlığında; AB’nin önde gelen yedi liderin katılımı ile yapılan toplantıda, AB’nin Riyad’daki toplantıya davet edilmemesi eleştirildi.
Ukranya’nın güvenliğini sağlamak için,“Avrupa Barış Gücü’nün” kurulması söylendi ise de; İngiltere Başbakanı Starmer “Ukrayna’nın güvenliğini ABD sağlasın” derken, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez “asker vermem” dedi, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz “ülkemde secim var” diyerek toplantıyı terk etti. Yani bir sonuç çıkmadı.
Erdoğan-Zelenski Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukraynalı mevkidaşı Zelenski ile yaptığı ortak basın açıklamasında, “Çok sayıda masumun ölümüne neden olan bu savaş, artık sona ermelidir” dedi.
Zelenski’nin ne istediği hakkında bir açıklama yok. Ancak; Türkiye’nin masada olması ve barış gücüne asker vermesi hakkında konuştuğunu tahmin ediyorum.
Riyad Toplantısı
Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde bir araya gelen ABD-Rusya heyeti, toplantının olumlu geçtiğini söyledi.
Toplantıda; sadece Ukrayna-Rusya barışının değil, Gazze, Suriye ve Rusya’nın çok kutuplu yeni bir dünya düzenindeki rolü gibi konuların da ele alındığını düşünüyorum.
Zelenski’nin İsyanı
Trump; ABD’nin bugüne kadar Ukrayna’ya 350 milyar dolar yardım yaptığını, bunun için Ukrayna’nın 500 milyar dolar değerinde nadir toprak elementini vermesini istedi.
Zelenski; ABD’den 350 değil, 90 milyar dolar yardım aldığını, haliyle 500 milyar dolarlık maden anlaşmasını imzalamayacağını söyledi.
Trump-Zelenski Tartışması
Zelenski; ABD şirketlerinin işleteceği madenlerin gelirinin % 50’sinin Ukrayna’da kalmasını içeren maden anlaşmasını kabul ettiğini, bunun aynı zamanda Ukrayna için bir garanti olduğunu belirtti.
Anlaşma için, Beyaz Saray’a gitti. Ancak Trump ile yaptığı görüşme bir tartışmaya dönüştü, Beyaz Saray’dan zorunlu ayrılışını getirdi. Bu da “ABD Zelenski’yi gözden çıkardı” şeklinde değerlendirildi
Ukrayna-Rusya Anlaşması olur mu?
Ukrayna, ABD’nin teklif ettiği 30 günlük ateşkesi kabul etti. Rusya ise bunun kalıcı olmasını istiyor. Bir de Kursk hedefi var. Zira Kursk’u ele geçirdikten sonra masaya oturmayı düşünüyor. Haliyle ateşkesin kısa sürede ilan edileceği, anlaşmanın zaman alacağı görülüyor. Garantör devletler konusu ve pazarlıklar ise bunun süresini belirleyecektir.
Kim kazandı, kim kaybetti?
ABD’nin, karlı çıkacağı görülüyor. Zira hem Ukrayna üzerinde hak sahibi oldu, hem de Rusya’yı yanına aldı.
İngiltere, Rusya’daki Putin iktidarına son veremedi. Zelenski’nin düşüşü ile Ukrayna’daki etkinliğini kaybedeceği görülüyor. Oyun dışı kalmamak için; Zelenski’ye umut ve cesaret veriyor, O’nu koz olarak elinde tutuyor.
Fransa, özellikle Almanya; ekonomisi derinden sarsıldı, mali-askeri yardımı karşılıksız kaldı. Şimdi Ukrayna’ya yaptığı 100 milyar dolarlık yardımı nasıl tahsil edeceğini düşünüyor.
Ukrayna; toprağının % 20’sini Rusya’ya kaptırdı, doğal kaynaklarını ABD’ye ipotek etti, alacaklı İngiltere-Fransa-Almanya fırsat kolluyor, ülkenin yeniden imarı için 500 milyar dolarlık kaynağa ihtiyacı var.
Rusya; Ukrayna’nın % 20’sini ele geçirdi ise de önemli ölçüde askeri-mali kayba uğradı, Batı ülkelerindeki 350 milyar doları bloke edildi, yaptırımlara maruz kaldı. Bloke-yaptırımların kalkmasıyla ekonomisini toparlamayı düşünüyor.
Komşuları için tehdit olur mu?
Rusya; 17 milyon km kare yüzölçümlü, 147 milyon nüfuslu bir ülke. Savaş, Rusya’yı epey hırpaladı.
Ekonomisini toparlasa bile; siyasi müdahale (Gürcistan-Ermenistan) dışında, bir savaşı göze alacağını düşünmüyorum. Zira insan kaynağı yetersiz, Ukrayna savaşı da bunu gösterdi.
Trump’ın Suriye Politikası Belirsizliği
Trump; “Türkiye Suriye’de anahtar konumdadır” derken, Fırat’ın doğusundan asker çekip-çekmeme konusunda bir şey söylemiyor. Sadece “değerlendireceğiz” demekle yetiniyor.
Suriye’deki Şara Hükümeti ve Türkiye, PKK-PYD’nin tasfiye edilmesini ve Suriye’de üniter devlet yapısının inşasını hedefliyor. Buna karşılık; İsrail, oyun dışı kalan Rusya ve İran federatif devletten yana. ABD’nin de bu görüşte olduğu söylense bile kesin değil.
Trump; bölgede ve Orta Asya’da etkin Türkiye’yi karşısına almayı değil, Türkiye ile işbirliği yapmayı düşünüyor. Türkiye’nin Gazze’ye bakışı, İsrail ile olan sürtüşmesi ise O’nu kararsız kılıyor. PKK-PYD’yi de bir koz olarak elinde tutuyor.
İç Savaş ve Darbe Girişimi
8 Mart 2025’te; Esad kalıntılarının, Humus’ta güvenlik kuvvetlerine yönelik başlattığı saldırılar, Lazkiye ve Tartus’a sıçradı.
PKK militanları Halep’te kontrol noktaları oluşturdu, İsrail destekli ayrılıkçı Dürzi gruplar Süveyda’da Suriye bayrağını indirerek Dürzi bayrağını çekti.
Esad kalıntıları, PKK-PYD ve İsrail destekli ayrılıkçı Dürzi grupların katıldığı bu kalkışma; Suriye Ordusu’nun müdahalesi, halkın sokağa çıkması ve Türk Ordusu’nun katkısı ile bastırıldı.
Amman Toplantısı
9 Mart 2025’te; Ürdün’ün başkenti Amman’da toplanan Türkiye-Suriye-Irak-Ürdün-Lübnanüst düzey heyetleri, Suriye hükümetine olan desteğini açıkladı, IŞİD’e karşı ortak mücadele kararı aldı.
Suriye Hükümeti-Suriye Demokratik Güçleri (SDG)Anlaşması
10 Mart 2025’te; Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Ahmet Şara ile SDG lideri Mazlum Abdi arasında bir anlaşma imzalandı. 8 maddeyi içeren bu anlaşmada; SDG, uhdesinde yer alan tüm sivil ve askeri kurumları merkezi yönetime devretmeyi kabul etti.
Anlaşma metni ile yapıldığı ortamda; otonom-özerk-federal yapıyı çağrıştıran söz-harita-flamaya izin verilmemiş, imzada sadece “Bay Mazlum Abdi” ifadesi kullanılmış.
SDG anlaşmayı neden kabul etti?
Bunun; iç savaş-darbe girişiminin başarısızlığa uğraması, Türkiye’nin kararlılığı, ABD’ye duyulan güvenin azalması gibi nedenleri var. Kimisi de “zaman kazanmaya çalışıyorlar” diyor. Gerçek nedenini, uygulama gösterecek. Anlaşmaya uymamak ise Türkiye ve Suriye Hükümetinin kaçınılmaz bir operasyonunu getirecektir.