DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

İKİ DÜNYANIN HİKÂYESİ

Yayınlanma Tarihi :
İKİ DÜNYANIN HİKÂYESİ

Halim Kaya

 

Merak ettiğim ve daha önce Sabri F. Ülgener, Mümtaz Turhan, Mehmet Genç gibi yazarların Kültür Değişimi, Zihniyet ve Osmanlının Geri Kalıp Kalmadığı üzerine yazdıkları sonucu kapitalizm üzerine okuduklarım sonucu Süleyman Eryiğit’in yazdığı ve severek okuduğum, ancak Mehmet Genç’ten ve diğer Osmanlının geri kalmışlığına yönelik yazı yazanlardan farklı bir tez düşüncelerini ile ortaya koyduğu  “Osmanlı Ve Kapitalizm” adlı kitabı ile tanıdım. Sonra ulaşa bildiğim “İki Dünyanın Hikâyesi”, “Kapitalizmin Metafiziği-Hristiyanlık ve Kapitalizm”, “İnsanını Metafizik Anlam İhtiyacı ve Din”, “Bilim ve Felsefe Üzerine Düşünceler”, “Erol Güngör Eleştirel Bir Okuma” adlı beş kitabını da aldım. Şimdi “İki Dünyanın Hikâyesi” adlı kitabını okuyarak değerlendireceğiz.

Süleyman Eryiğit’in yazdığı “İki Dünyanın Hikâyesi” adlı bu kitabın ilk baskısını Ötüken Neşriyat 2015 yılında İstanbul’da yapmış. Kitaptaki yazılar Türk Yurdu Dergisinde daha önceden yayınlanmış yazılar. Bu kitap için tekrar elden geçirilerek düzenlenmiş. Yazar bu yazıları yazmak için kırk yıl okudum ve dinledim diyor. Yanı kırk yıl dolmuş, bu kitaptaki yazılar ile de artık yazarak biriktirdiklerini çevresine saçmıştır. Okuyup anlamaya çalışanlara, çalışacaklara sunmuştur. Kitap “Din, Anlam ve İnsana Dair”, “Din ve İdeolojiye Dair”, “İnsan ve İdeolojiye Dair”  şeklinde adlandırılmış üç bölümden oluşmakta ve her bölümde farklı alt başlıklarla konu 221 sayfada işlenmiş bulunmaktadır.

Hakikati bilmenin, anlamanın, idrak etmenin tek imkanı olan “akletme” İslam geleneğinde bir çaba kılınırken, insanın tahdit ve tecessüm ederek anlama eğilimleri de “sözle” önlenerek aklın özgürlüğü temin edilmiştir.” (s.19) “Söz”  yani kelamın soyut olduğunu ancak Hristiyan dünyasının bunu Hz. İsa’yı tanrı edinerek, Hz. İsa ve Hz. Meryem’in heykellerini yaparak vs. somutlaştırdığını, gözle görmediğine inanmadığını, ancak İslam dünyasının soyut varlığa inandığını bu yüzden İslam dünyasındaki düşünme, fikretmenin sonsuz olduğunu, Hristiyan dünyasında ise somutlaşmadan dolayı terk iekil tek form halinde düşünüldüğünü söyleyen Süleyman Eryiğit Hristiyan Dünyasının soyut düşünmeyi rasyonalizm/akılcılık ile aşarak pozitif olanın bilgisine ulaştıran araçsal akılla ulaşmaya çalışmıştır (s.18, Dip Not 2). Somut olanı anlama, kavrama durumunda olan batı Medeniyeti tanrıyı da somutlaştırmış, kendi dışında bir varlık kılmıştır. Tanrıyı heykel olarak tahdit etmiş, tecessüm ettirmiştir. İslam baştan beri soyut bir düşünce vazederken Allah’ı zaman ve yerden münezzeh kıldığı gibi cismanilikten de münezzeh kılarak aklı tasavvur edilemeyen soyut varlıklar üzerine düşünmeye sevk etmiş ancak Batı dünyası bu düzeye rasyonalizm/akılcılık yoluyla ve modern matematikte geometri alanında sanal uzay boşluğu tasavvuru ile ulaşmaya çalışmış ancak günlük hayattaki Hz. İsa’nın tanrı oluşu inancından vazgeçememiştir. Hristiyan dünyasında bilim alanında rasyonalist/akılcı bir düşünce yapısı varken, günlük hayatlarında, dini düşüncelerinde somut olana gözleriyle gördüklerine inanma gibi ikili bir düşünce yapısı vardır.

Süleyman Eryiğit’in “Osmanlı ve Kapitalizm” kitabını okuyunca anlamakta hiç zahmet çekmemiştim ancak “İki Dünyanın Hikâyesi” itabını anlamakta zorlanıyorum. Ha bu demek değil ki Süleyman Eryiğit’in cümle kurmak için kullandığı kelimelerin manasını anlamıyorum. Aksine her kelimeyi tek tek gayet net anlıyorum, hatta anlam ve manasında tereddüt ettiğim kelimeleri sözlükte bularak tekrar anlam üzerine düşünüyorum. Kastetmek istediğim Süleyman Eryiğit bu “İki Dünyanın Hikâyesi” itabında felsefe yapmakta ve felsefe yaparken bütün felsefe kitaplarında olduğu gibi fikrini ifade etmek üzere kurduğu ve kullandığı cümle bende bütün olarak beynimde somutlaşacak bir düşünce oluşturmuyor. Felsefenin genel yapısı gereği kurulu cümleleri anlamlandırma problemi yaşıyorum.

Süleyman Eryiğit Batı felsefesini “Tanrıyı ararken Tanrıyı panteizmde [tabiata içkin bir tanrı, her şey tanrının bir parçası] kaybeden bir düşünce sistemi” tanımlıyor. Bu düşüncenin netice de tabiatta aranan tanrı algısının Hristiyanlığın tanrı anlayışının Baba-Oğul-Ruhu’l Kudüs üçlemesine dönüşerek çok sayıda tanrıya dayandığına işaret etmektedir.

İnsanı insan yapan ya da yaratılmış diğer canlılardan ayıran vasıfları üzerine düşünen Süleyman Eryiğit, insanın kendisinin var olduğunu bilinçli bir şekilde idrak etmesiyle var olduğunu ifade eder ki idrak etmek var olmaktır der (s.27). Diğer canlılar anlam idrakine sahip olmadığı için insan mertebesinde değildir. Bu yüzden diğer canlılar resim yapamazlar, şiir söyleyemezler, resim çizemezler, alet üretemezler ve kullanamazlar; yani ‘yaratamazlar.’ (s.28) Çünkü insana Allah kendi ruhundan üflemiştir. Yani insan Allah’tan bir parça taşımaktadır. “İnsan inşa ederken de imha ya da ifsad ederken de özgürlüğünü, özgür seçimini kullanmaktadır.” (s.28) İnsan idrak eden, anlamlandıran, inşa eden ve bu vasıflarından dolayı da serbest tercih etme iznine sahip kılınmış bu serbest tercih hakkı da kendisini yapıp ettiklerinden sorumlu tutulmasına sebep olmuştur. “İnsanı sorumlu kılan özelliği, onun anlama ve anlamlandırma yeteneğidir. Anlama, anlamlandırma, ancak idrak etmekle mümkündür. (…) dış âlemden aldığımız veriler bizi- sadece kendileri olarak kalmaları halinde- herhangi bir anlam, idrak seviyesine yükseltememektedirler. Bunların bir anlam dünyası oluşturmaları için yorumlanmaları; yeniden inşa edilmeleri gerekmektedir.” (s.29) Kısaca insan idrak eder, anlar, anlamlandırır, yorumlar ve yeniden inşa eder.

İnsanı idrak sahibi anlama ve anlamlandırma melekesiyle yorumlayıp yeniden nşa eden olarak tarif eden ve anlamın Tanrı olmadan olmayacağını, dinin de anlamın içeriğini yani Tanrı’nın neliğine açıklık getirdiğini söyleyen Süleyman Eryiğit en sonunda ölümlü ve ölümü aşamayan insanın tanrıya muhtaç olduğunu ifade eder. Bu yanıyla Süleyman Eryiğit Batı’nın aydınlanması sırasındaki tanrı tanımaz bilim anlayışından ayrılmaktadır. Süleyman Eryiğit’e göre; İnsan ister Tanrı bu isteğe izin verir ve kesbe çeviri dolayısıyla da insan inşa eder. “Bilgimiz ne kadar katlanırsa katlansın, dünyaya ve evrene ne kadar hükmedersek edelim; sadece bu fetihlerimizin bizlere verdiği kibir ve özgüven üzerinden bir anlam inşa etmeye muktedir olamayacağız. Çünkü ölmek zorunda olan varlık Tanrı olamaz. Tanrı olamayan bir varlık anlamın kendisi olamaz. Anlam, onun dışında ve ötesinde, ama idrakinde içkin olarak kendi içindedir. Onun için Allah’ın Resulü çağlar üstü bir sözle “Nefsini bilen Rabbini bilir” diyerek tüm felsefeyi/hikmeti hülasa etmiştir.” (s.33)

Modern dünyamızı yaratan ve el’an da değiştirmekte olan bilim/bilgi üretme sürecinde Müslümanların bir payının olmadığını kabul etmek zorundayız. Özellikle 18’inci yüzyılda ivmelenen ve müteakip asırlarda daha da süratlenen modern bilginin oluşumunda Müslümanlar yoktu. Bu bağlamda 8’inci yüzyılla 12’inci (hadi zorlayarak 16’ıncı yüzyıl diyelim) arsındaki üretimimize dayanıp, bu günkü bilgi paradigması sanki o yüzyıllarda da aynı imiş gibi; “bugünkü bilgi üretimi biz olmasa idik olmazdı” gibi basit, yerli oryantalist (müstağrib) tesellilerle avunmaya çalışmak, bize bir şey kazandırmamaktadır.” (s.34-35) Süleyman Eryiğit bugüne kadar İslam dünyası tarafından bugünkü bilimsel gelişmişliğin temelinde İslam âlimlerinin Yunan filozoflarından yaptığı tercümeler ve bu tercümeler ile 10.yüzyıl civarında yapmış oldukları bilim çalışmalarının aslında bugünkü Batı tarafından geliştirilmiş olan bilimsel bilginin oluşumuna hiçbir katkı sağlamadığı iddiası ile meydan okumaktadır. Bu meydan okuyuşunu da her ne kadar İslam oruç ve namaz vakitlerinin tespit edilmesi gibi sebeplerle matematik, cebir ve astronomi bilmeyi mecbur tutsa da Müslümanların bunu daha ileri safhalara taşıyamadığını savunmaktadır. Hatta Hicaz’da üretilemeyen ancak Endülüs, İstanbul, Bağdat, Semerkant Buhara gibi bilim merkezlerinde üretilen bilgi ve bilgi merkezlerine rağmen İslam dünyasının modern bilgiye katkı vermediklerini düşünmektedir. Ve İslam dünyasındaki çoğunluğun aksine Gazali’nin de bu kısır ilmi çevrenin sebebi olmadığını savunmaktadır. Bunun sebebini de İslam dünyası ile Batı dünyası arasındaki bilgiye bakış açısında ve tarifindeki farklılıkla açıklamaktadır. Batının sahip olduğu  “Modern bilim kendisini ‘nedir?’ sorusundan daha çok ‘nasıl?’ ve ‘nasıl çalışır?’ sorusu üzerinden var kılmıştır. Niçin sorusu ile neredeyse hiç ilgilenmemiştir. ‘Niçin?’ sorusu da dinlerin ve felsefenin meşgul olduğu bir soru olmuştur.” (s.41) Yani buradan şu sonucu çıkarıyoruz İslam dünyası hep ‘Niçin?’ sorusunun peşinde oldu ve bunun sonucu da hep hikmeti arar olmayı getirdi. “Modern bilimin ‘niçin?’ sorusuyla hiç işi olmadı. Çünkü niçin sorusunu sormak anlam, değer ve gaye aramayı icap ettiriyordu. Anlam, değer ve gaye söz konusu olduğunda işin içersine hem ahlak hem de din giriyordu. Bir başka şekilde ifade edecek olursak, ‘niçin?’ sorusu bizi hikmete götürüyordu. Hikmeti ister felsefe yoluyla ister din yoluyla arayalım; böyle bir bilgi biçimi, bilim ve üretimlerini sorgulanır yapmaktaydı.” (s.41) İşte Batı dünyasının kalkınmasını sağlayan kapitalizmin temelini oluşturan Modern bilimin kökeni; ‘niçin?’ sorgulamayan, hikmeti aramayan, ahlak ve din duygusu bulunmayan, ne olursa olsun kabul eden bir anlayışın hâsılası, ürünüdür.

Modern bilim ile Hikmet arasında “bilginin ne olduğu, bilginin mahiyeti, bilginin amacı ve hikmeti” (s.43) konusunda üretim bakımında bir farklılık vardır ve bu farklılık İslam bilgi geleneğinde Allah kelamı Vahye istinat etmesi dolayısıyla Modern bilimle aralarında bir fark oluşmuş İslam dünyası bu modern bilimi üretememiştir. Modern bilimi üretmek ve sahip olmak için Kur’anı ve dolayısıyla dini doğru anlamak ve dolayısıyla modern bilimi anlamamız, üretmemiz, hayatımıza sokmamız, gücü elde etmemiz gerektiğini ifade eden Süleyman Eryiğit ayrıca  “Ancak böyle bir tercihi asla ve kat’a hikmeti kaybetme karşılığında olmamalıdır. Çünkü din, hikmettir.” (s.44) diyerek Türk ve İslam dünyası aydınları içinde belki de ilk olacak başka bir noktaya dikkatimizi çekmektedir. Süleyman Eryiğit yaptığı bu Modern bilim ve Hikmet (Vahyi-Dini bilgi) ayrımını “Batılı bilim adamı için konuşacak olursak; bilimsel bilginin artması insanları daha mü’min yapmamaktadır. Bu da bizi ‘Allah’tan en çok bilgi/ilim sahibi olanlar/âlimler korkar’ ayeti ile kastedilen bilgi ile bilimsel bilginin farklı olduğu düşüncesine sevk etmektedir. Ve ayrıca belirtmek gerekir ki modern anlamıyla bilimsel bilgi bu günkü verileri ve istikametiyle insanlığı sonu felaket olan bir geleceğe götürmektedir.” (s.44, Dip Not 9) diyerek izah etmekte ve modern bilimsel bilginin tehlike arz ettiğine dikkate çekerek Kapitalist ve liberal bir ekonomik sisteme giden Batı düşüncesinin sakatlığının temelini göstermektedir.

Batı uygarlığı kendisini çatışma üzerine var eden bir uygarlıktır. Bunun için dünyevi iktidar ve güç anlamıyla bu uygarlık bu gün de rekabetçidir; bunun için yaratıcıdır, bunun için öldürücüdür. Özgürlük, liberalizm, kapitalizm, yurttaşlık ve Batıdaki anlamıyla ulus-devleti anlamak, bu çatışma kültürünü görme ve anlama olmadan mümkün değildir.” (s.51) diyen Süleyman Eryiğit Batı kültürünün birbirleriyle çatışa çatışa oluştuğunu ve homojen toplum olmada uzlaştıklarını, bu çatışma/rekabet kültürünü devam ettirmenin daha incelikli ve yaratıcı yöntemlerle sürdürmenin yollarını da bulduklarını ifade etmektedir. Sınıf ve menfaat çatışması olmayan Türk ve İslam toplumunda “Kendi siftahını yaptıktan sonra müşterisini komşusuna yönlendiren esnaf anlayışından kapitalist düşünce doğmazdı ve doğmamıştır.” (s.52) diyerek Sabri F. Ülgener’in temas ettiği zihniyetin topluma ve ekonomik anlayışa etkisini, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” ilkesini vazeden Hz. Muhammed’in şeriatını ilahi bir düstur olarak kabul etiğimize işaret etmekte ve Mehmet Genç’in İslam inançlarının vazettiği medeniyetin bilinçli bir tercih olduğuna da gizli bir gönderme vardır. Nitekim Osmanlı’da modernleşme çabalarının sonlarında medeniyet değiştirmekten, din değiştirmekten, hatta Avrupa’dan damızlık erkek getirerek insan genetiğini değiştirmekten bahseden modernleştirmeciler görülmüştür.

İslam geleneği kendisini şu beş esas üzerine bina etmiştir: Aklın, malın, neslin, canın ve Din’in korunması. (…) İslam öğretisi, bu genel çerçevenin içersinde bu korumayı Müslümanlar için özelleştirir; bu koruma eylemini hem bir görev hem de bir sorumluluk olarak Müslüman mümine; yani dindara yükler. Bu görev her asra ve her şarta dairdir, tarihsel değildir.” (s.88) İslam’ın insana kendini, aklını, malını, canını, nesebini ve dinini koruma görevi verdiğini ve insan bunları korumak için Allah’ın izin vermediğini, Din’in buyruğu olmayan ya da yasakladığı hiçbir kötü şeyi yapamaz diyen Süleyman Eryiğit insanı takatinin yetmediği koruma işlerini de “Ulul Emr” dediği devlet adamı, devlet başkanının yapması gerektiğini ifade eder. Yani iki kademeli bir koruma söz konusudur, önce insan kendini kendinden de dâhil olmak üzere her türlü tehlikeden koruyacak, daha sonrasında dışarıdan gelecek takatini aşan tehlikelerden de devlet koruyacaktır. Süleyman Eryiğit İslam’ın bu insanı koruma prensibi üzerinden Post Modern Liberalizm kıyaslaması yaparak günümüzde liberalizmin klasik liberalizmin sınırlarını aşarak “insanın ‘metafizik özgürlük meselesi”ni İlahi bağlamından kopartarak, insanın kutsallığı argümanı etrafında sekülerleştirmiş” (s.90) olduğunu yani liberalizmin insanı tanrıdan kopardığını, Tanrı ile hiçbir bağ kurmasına müsaade etmediğini ifade etmektedir. Liberalizmin tanrı tanımaz bu hali de geleneksel Müslüman aydını “Din elden gidiyor” ya da “Tanrı’yı kaybediyoruz”  korkusuna sevk ederek birbirlerinin türevleri olan liberalizme, kapitalizme, pozitivizme aynı komünizm gibi dinsizlik addederek karşı cephe almasına bir sevk-i tabi ruh haliyle her derecelerine her seviyelerine karşı durmalarına sebep olmuştur.

Hristiyanlığın bir şeriat vazetmediği, papanın yorumlarıyla bu işi gördüğü, Luther ve Calvin vasıtasıyla sekülerleşerek daha da dünyevileştiğini söyleyen Süleyman Eryiğit, İslam’ın bir şeriat vazettiğini ve dünyadaki her şeye Allah’ın müdahil olduğunu dolayısıyla İslam toplumlarında demokrasinin üretilemeyeceğini ancak Batının ürettiği demokrasiye eklemlenerek devam ettiklerini, başörtüsü probleminin çözümünde bile dini bir emrin gereği olarak değil de insan hakları bağlamında ele alınarak çözüldüğü için İslam toplumlarının da seküler demokrasinin tezahürlerinden yararlandığını, dini yani İslam teolojisi olarak bir çözüm üretemediklerine işaret etmektedir. Aslında çözüm üretmediği de ancak seküler dünyanın dayatmasına istinaden doğrudur, dinin, şeriatın kendi çözümü başı kapatmak olduğu için din kendi adına üreteceği hükmü üretmiştir. Çatışma şeriat ve seküler düzen arasındadır ki insanoğlunun hayat tarzı tercihi seküler dünyanın dayatmalarından yana olduğu için de problem olmaktadır. Yani insanoğlu ya Allah’ın vazettiği dini hayatı esas alan bir yaşantıyı ya da seküler dünya düzenin dayattığı yaşantıyı tercih ederek problemi çözecektir. Ama insanoğlu seküler dünya taraftarlarının çokluğu ve güçlü oluşu dolayısıyla seküler dayatmalara maruz kalmaktadır. İslam dininden bir demokrasi çıkarmanın ancak dinin ahlakileşmesiyle mümkün olacağını ifade etmektedir Süleyman Eryiğit ve dolayısıyla bu günü kadar kendi içinden bir seküler demokrasi çıkaramamış olan İslam dinin ahlaklaşan kaidelerinin demokrasi çıkaracak karakterde olmadığını zımmi olarak ifade etmektedir (s.112).

Dinin kültürleşmesi onu din olmaktan çıkartır mı? Veya din kültürleşir mi? Din kültürleşirse kaçınılmaz olarak sekülerleşmesi, onun amaçladığı bir şey mi?” (s.114) diye soran Süleyman Eryiğit’in vereceği cevap İslam toplumunu meşgul eden kültürleşmiş bir ibadet anlayışıyla Müslümanlar neler yaptıklarının şuurunda değiller ve dolayısıyla ibadetlerinin de Allah katında bir değeri yoktur diyenlere de bir cevap vermiş olacaktır. Süleyman Eryiğit bu sorulara  “Dinin kültüre dönüşmesi dini tahrif etmeyeceği gibi aksine kültüre dönüşmüş din toplumu sağlıklı olarak inşaya ve yaşatmaya devam eder. … oysa kültürleşmiş bir dinin artık bir bilinç halini değil, bir refleks, bir alışkanlık halini ifade ettiği; bu anlamda ‘inanıp Salih amel işleme’ buyruğunu ve uyarısını ihmal ettiği ileri sürülebilir. Bu belki gündelik hayata çağrı ve nüfuz edememiş dinler için söylenebilir. Ancak İslam söz konusu olduğunda bunu söyleyebilmek mümkün görünmemektedir. Çünkü her gün beş defa ezan marifetiyle tebliğ yapan ve yine her gün beş defa namaza çağıran bir dinin sadece ritüele ve reflekse dönmesi mümkün değildir. Ayrıca dinin öncelikle adalet ve ahlakî özüyle oluşmuş olan kültürel bir iklimin Allah’la irtibatının kesileceğini ileri sürmek gerçekçi değildir. Kaldı ki klasik öğretimiz ibadetin alışkanlığa dönüşmesini teşvik etmekte; bu halde dahi kişinin hadsiz sevaplar kazanacağın bize talim etmektedir.” (s.118) şeklinde bir cevap vermekte bu cevap da karşılık toplumuzdaki ezanı duymayan ve namaz kılmayan Müslüman insanların durumlarının nasıl izah edileceğini soracak olanlara da biz Süleyman Eryiğit’in az yukarıda ifade ettiği “İslam’ın ahlakîleşmesi ve kültürleşmesi” şeklinde ifade ettiği yol ile olacağını ancak bu kişilerin yaşadıkları toplumun İslam Ahlakı ve İslam kültüründen nasiplenmedikleri/nasiplenemedikleri şeklinde bir cevap verilebilir diye düşünüyoruz.

Süleyman Eryiğit 1970-1990 arasında Türkiye’deki Siyasal İslamcıların İslam dünyasının entelektüellerinden ancak mustağrip (Batı tarafından beyinlerine ifade ettikleri fikirler bir şekilde zerk edilmiş aydın)  Seyyid Kutup, Hasan el-Benna, Muhammed Abduh, Ali Şeriati gibi kişleri okuyarak (s.133) kendi problemlerini çözdüklerini düşündüklerini, bu suretle Türkiye için ‘Medine Sözleşmesi’ ve “Çok Hukukluluk’ kavramlarını üretip önerdiklerini (s.139) ancak İslamcı iktidarlarının sonucu bu söylemlerden sarfınazar ederek yeni duruma uygun bir düşünce geliştirmek için “Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak” tezini ileri sürdüklerini ancak bu tezin bir ayağı olan “Tek Dil”in eksik bırakıldığını ifade eder ki bu ifadenin de bir eksiği vardır ki o da bu Siyasal İslamcıların milletten kasıtları da Ümmet olduğunun bilinmesi gerektir. Süleyman Eryiğit ‘Medine Sözleşmesi’ hususunda Kur’an’da hiçbir ayet olmadığını, peygamberin kendi tercih ve kararı olan bir uygulama olduğunu, devlet gibi çok şehirli bir ülkede uygulanmadığını, sadece Medine gibi bir şehirde uygulandığını, uygulamanın geçici bir süre tatbik edildiğini, sonra Yahudilerin Medine’den tehcir edildiğini, uygulamanın Peygamber efendimizden sonra İslam tarihi boyunca bir daha gündeme gelmediğini söyleyerek ilahi emre dayanan bir sistem olmadığını veya sünnet olarak algılanmayacağını ifade ederek günümüzde çok hukukluğa İslami bir dayanak olmasını mümkün görmemektedir.

Her ne kadar Medine sözleşmesinin ne vahye dayanan bir tarafı ne de sünnete dayanan bir tarafı yok dese de Süleyman Eryiğit Kur’an’ın bize bir ortak köken bilinci, kutsal bir mekân bilinci, Kureyş Arapçası üzerinden ortak bir dil ve kültür bilinci vererek “Tek Devlet, Terk millet, Tek Bayrak ve Tek Dil” bilinci verdiğini (s.144) hatta İlahi vahyini bunu emrettiğini farklı bir düşünce olarak ama doğru bir çıkarım olarak millet bilincini işaret ettiğini ifade etmektedir.

Kürt meselesi” olarak adlandırılan bu sorunu üretenler, dün Marksist-Leninist sol ideolojik yapılanmaların üst kimliği altına gizlenerek bölücü taleplerine alan açarken, bu gün meşruiyeti temin etmek için Türkiye Muhafazakârlarının kaynaklarına müracaat etmekte; dini metinlerden meşruiyet aramaktadırlar.” (s.157) Aslında tarih boyunca ülkemizdeki Siyasal İslamcılar ile Marksist-Leninist Dinsiz ideolojiyi savunan komünistler kol kola olmuşlardır. Birisi halkların kardeşliği adına mücadele ederken diğeri siyasal ümmetçilik adına mücadele etmiş ve “çoklu hukuk sistemini” savunmuşlar, saha da bir birlerinin alanlarında fikri ve fiili olarak serbestçe hareket etmişlerdir. “Türk Muhafazakârlar” diyerek siyasal İslamcıların kastedilmesi hem kavramın kapsam genişlemesine mesela kastedilenlerin içine milliyetçilerinde katılmasına sebep olacak hem de Siyasal İslamcıları ifade etmekte artık kabul görmüş ve az çok kamuoyunda tarif edilmiş kavram olan “Siyasal İslamcı”  kavramının anlattığı ve anlatmak istediği manadan sıyrılmalarına sebep olacağı için farklı kavramların kullanılması “Siyasal İslamcı” kavramının ifade ettiği mananın azaltılmasına, hafifletilmesine neden olacaktır. Onun için üzerinde uzlaşma sağlanmış “Siyasal İslamcı” kavramından başka kavramın kullanılmamsı gerekir. Daha önce kendilerinin bölücü olmalarının yanında Marksist-Leninist, Dinsiz hatta Güneşe tapan, ateşperest Mecusi olduklarını ilan eden terörist grup günümüzde İslam dininden hareketle Siyasal İslamcıların Medine Sözleşmesi ve Çok Hukuklu sistem ile ümmet olarak bir arada yaşamamızı salık veren görüşlerinden de istifade etmenin çabası içindedir. Bölücü Kürtçülüğü destekleyecek kitleyi artırmak ve toplumun daha başka grupları ile işbirliği yaparak cepheyi genişletmek amacıyla İslam ve ümmet üzerinden Marksist-Leninist ve dinsiz olduklarını gizleyecek bir takiye yaparak siyasal menfaat devşirmeye çalışmaktadır.

Türkiye’de mukim insan topluluğu artık bir millet teşkil etmediği gibi, nispeten türdeş/mütecanis olduğunu söyleyebileceğimiz büyük çoğunluk da hızla, milletleşmeden uzaklaşarak vatandaşlık anlamında bireyleşmektedir.” (s.197) Cümlesinde ifade edilen mana bir millet için büyük bir tehlike arz ediyor demektir. Çünkü milleti oluşturan Millet ve Vatan kavramlarının manasını kaybettiğini söylemektedir bu ifade ile Süleyman Eryiğit. Zaten “Türkiye’de mukim” demekle de sadece oturan denilmekte oturulan yer ve diğer kişilerle olması gereken ortak değerlerin ve karşılıklı bağların olmadığı ima edilmektedir. Süleyman Eryiğit Vatan kavramının taşıdığı manayı “dirlik, düzenlik, namus, namerde muhtaç olmama, bağımsızlık, özgürlük, din ve devlet” (s.199) olarak tarif eder ki manasını değiştiğini ifade ettiği vatan kelimesinin bu manalardan sıyrılarak bireyselleştiğini, hata bireyselleşen kişilerin ortak hiçbir değere önem vermediği için bu unsurları sağlayanın Türk milleti, Türk vatanı olmasının bile bir kıymeti harbiyesinin kalmadığı, her hangi bir vatan ya da devlet veya millet fark etmez bir anlayışa evrilir. Vatan ile aynı kökten olan “vatandaş” kelimesinin de manada bireyselleşmesi sonucu “Kavram sadece devlet denilen teşkilatla sanki hasmane ilişkiler içinde bulunduğu varsayılan bireyin, kendi hukukunu teminat altına almak için yaptığı/yapacağı sözleşmenin tarafı özneyi” anlatır hale geldiğini “Yani bir yanda devlet, diğer tarafta vatandaş”ın olduğu rakipler gibi ortak değerlerde buluşmayan, birbirinin hilafına varlıklarını sürdüren, zarar görmemek için birbirini kollayan tarafları anlatır (s.200) olmuş olduğu bir mana kazanmıştır. Vatandaş kelimesinin muadili de “Yurttaş” kelimesidir ki bu kelimenin taşıdığı manada da birey devlet ve millete karşı bir sorumluluk taşımaz ancak bireysel kendi haklarını korumayı amaçlar bir manası vardır.

Her ne kadar “İnsanlığın bu gelişme istikameti hakikaten artık bir tehdit unsuru olmaya başlamıştır. Bu sonuçtan Batı düşüncesi sorumludur.” demiş olsa da ve bu ifade ile biz kapitalizmin vahşiliğini kastediyor anlasak da hemen akabinde  “Aydınlanma da kapitalizm de bilgi anlayışımız ve üretimiz de, insanın hırsının sonucudur. Ve tabii ki küresel mali krizler de. Kriz kapitalizmin değil inanın krizidir. Çünkü kapitalizm insan aklının ve hırsının ürettiği bir sistemdir.” (s.210) diyerek aslında insanın yaratılıştan sahip olduğu hırsının bir sonucu olarak görmekte ve kapitalizmi temize çıkarmaktadır.

Süleyman Eryiğit’in “İki Dünyanın Hikâyesi” adlı bu kitabı her ne kadar İslam Kültür ve Medeniyeti ile Hristiyan Kapitalist dünyanın ele alındığı ya da alınacağı ekonomi sosyoloji ağırlıklı bir kitap olacağı izlenimi verse de fiiliyatta İslam teolojisi ve akaidine mahsus konuları ve Hristiyan teolojisinin hikâyesini de ele alması hatta zaman zaman ve yer yer İslam teolojisine ait konuları bir İslam kelamcısı gibi irdelemesi ve akıl yürütmesiyle modern, zamane bir kelam kitabı hüviyetine bürünmektedir.

YORUM YAP

Bağdar Caddesi Escortdeneme bonusu veren sitelerhttps://www.tedxpenn.com/https://greenhousecraftfood.com/piabetbonusBetpas thebarbeehousewife.comdeneme bonusuhttps://www.cafeneve.com/https://www.corkbin.com/istanbul escortdeneme bonusubesiktas escortwww.medlockprimaryschool.comankara escortJojobetcasibom girişholiganbetonwinonwin girişdeneme bonusu veren sitelercasino siteleriGrandpashabetgrandpashabetgrandpashabetcratosroyalbetGrandpashabetbetwoonvaycasinovaycasinoTokyobetCasibom Casino Siteleriescort izmirTokyobetPerabetankara escortdeneme bonusu veren sitelerbeste haartransplantatie kliniek nederlandhttps://denemebonusu.com.tr/Kumar Sitelerimatbetjojobet girişcasibomjojobetcasibom girişcasibommarsbahispusulabetfixbetcasibommarsbahisjojobetsweet bonanzainterbahis güncel girişmavibet girişceltabetmatadorbetmarsbahismarsbahisbetebetotobetmarsbahisbetturkeydumanbetgalabetotobetgalabetganobet girişbetsatlavistaracasibommarsbahismarsbahisMarsbahismarsbahismarsbahiscasibomjojobet girişholiganbetjojobetjojobetmarsbahis twittersahabet twittersahabet twittersahabet twittersahabet twittermarsbahisbetturkeystarzbetxslotcasibom güncel girişcasibom girişmaldives casinoRoyalbetcasibom girişkavbet güncel girişkavbetbetcio güncel girişbetciomakrobetcasibom girişcasibomBiabet 2025betcio girişdeneme bonusu veren sitelermavibetjojobetjojobetimajbetsahabetholiganbet giriştaraftarium24justin tvselcuksportshdkingroyalgrandpashabetsekabetonwinsahabet1242marsbahiszbahisvaycasinoSekabet girişTruvabetbizbetcasibom güncel girişfixbetSekabet girişsahabetmatbet1xbetOdeonbetmavibet,mavibet girişholiganbetmegabahis güncel girişmegabahistimebet güncel giriştimebethttps://deporcentrolinea.com/onwincankaya escortcasibomKavbetextrabetcasibomjojobet girişGanobet girişcasibomİzmit escortKuşadası escortjojobet girişcasibom girişpusulabetbetturkeybetturkeycasibomcasibom girişbahsegel girişbetoffice bahsegelcasibom girişMarsbahisbets10 girişruntobet girişcasino siteleri 2025meritbetBetgarantiMARSBAHİStipobetmadridbetcasibomkralbetholiganbet güncel girişholiganbet güncel girişjojobet güncel girişmadridbet güncel girişvaycasinomarsbahiskingroyalBetnanomrbetmrbetmrbetultrabettrendbetfixbet güncel girişmarsbahismarsbahissahabet güncel girişmatbet güncel girişbets10sahabetmatbetsekabetonwinbets10 girişbonus veren sitelercasibomjojobetpusulabetkingroyal girişfixbet girişjojobet girişpadişahbetpusulabet twitterjojobetjojobetonwinjojobetjojobetDeneme BonusuDDeneme Bonusuufixbet twitterDeneme BonusuBahis Sitelerimadridbet girişkingroyal giriştipobet twittermavibet twitterklasbahis twitterkralbet twittervaycasino twitterpusulabet twitterjojobet twitter girişjojobetcasibomjojobetmarsbahisselcuksportscasibom giriştaraftarium24selçuksportsklasbahisjojobet canlı bahis sitesimarsbahisbetsatcasibom üye olkulisbet twittermatbet girişbets10 twittercasibom girişjojobetmarsbahis twittermatadorbetgrandpashabet twittersahabetsekabet twitteronwin twittermatbet twitterjojobet girişsekabet giriş
escort Bağcılar escort Bahçelievler escort Bakırköy escort Bayrampaşa escort Beylikdüzü escort Güngören escort İstiklal escort Kadıköy escort Sultanbeyli escort Üsküdar escort Avsallar escort Mahmutlar escort Oba escort Mecidiyeköy escort Ölüdeniz escort Güllük escort Kültür escort Ataşehir escort Avcılar escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Adapazarı escort Yalıkavak escort güvenilir casino siteleri Yalova escort Muğla escort Aydın escort Çanakkale escort Balıkesir escort Tekirdağ escort Manisa escort Trabzon escort Kahramanmaraşescort Kütahya escort Osmaniye escort Sivas escort Tokat escort Çorum escort Yozgat escort Isparta escort Elazığ escort Ordu escort Edirne escort Erzincan escort Zonguldak escort Rize escort Uşak escort Kırşehir escort Erzurum escort Giresun escort Amasya escort Sinop escort Niğde escort Bolu escort Karaman escort Kırıkkale escort Bayburt escort Ardahan escort Gümüşhane escort Artvin escort Çankırı escort Bartın escort Sinop escort Bilecik escort Karabük escort Burdur escort Nevşehir escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kastamonu escort Düzce escort Aksaray escort Adıyaman escort Afyon escort Arnavutköy escort Bebek escort Beşiktaş escort Beykoz escort Beyoğlu escort Büyükçekmece escort Çatalca escort Çekmeköy escort Eyüpsultan escort Kağıthane escort Sancaktepe escort Sarıyer escort Şile escort Silivri escort Şişli escort Taksim escort Zeytinburnu escort Aliağa escort Balçova escort Bayındır escort Bayraklı escort Bergama escort Beydağ escort Bornova escort Buca escort Çeşme escort Çiğli escort Karşıyaka escort Fehiye escort Marmaris escort Gaziemir escort Dikili escort Menderes escort Menemen escort Torbalı escort Atakum escort Çerkezköy escort Yenişehir escort Bodrum escort Toroslar escort Tarsus escort Silifke escort Mezitli escort Erdemli escort Anamur escort Akdeniz escort Melikgazi escort Elbistan escort Lüleburgaz escort İzmit escort İlkadım escort Çorlu escort Battalgazi escort Yeşilyurt escort Milas escort Ceyhan escort Çukurova escort Kozan escort Sarıçam escort Seyhan escort Emirdağ escort Sandıklı escort Merzifon escort Suluova escort Taşova escort Altındağ escort Batıkent escort Çankaya escort Çubuk escort Etimesgut escort Haymana escort Kahramankazan escort Keçiören escort Kızılcahamam escort Mamak escort Polatlı escort Pursaklar escort Sincan escort Ulus escort Yenimahalle escort Aksu escort Alanya escort Belek escort Demre escort Döşemealtı escort Elmalı escort Finike escort Gazipaşa escort Kaş escort Kemer escort Kepez escort Konyaaltı escort Korkuteli escort Kumluca escort Lara escort Manavgat escort Muratpaşa escort Serik escort Side escort Didim escort Efeler escort Nazilli escort Söke escort Altıeylül escort Ayvalık escort Bandırma escort Bigadiç escort Burhaniye escort Dursunbey escort Edremit escort Erdek escort Gömeç escort Gönen escort Havran escort İvrindi escort Karesi escort Kepsut escort Susurluk escort Büyükorhan escort Gemlik escort Görükle escort Gürsu escort Harmancık escort İnegöl escort İznik escort Karacabeyescort Kestel escort Mudanya escort Mustafakemalpaşa escort Nilüfer escort Orhangazi escort Osmangazi escort Yıldırım escort Biga escort Çan escort Gelibolu escort Karahayıt escort Merkezefendi escort Pamukkale escort Keşan escort Aziziye escort Palandöken escort Yakutiye escort Odunpazarı escort Tepebaşı escort Araban escort İslahiye escort Karkamış escort Nizip escort Nurdağı escort Oğuzeli escort Şahinbeyescort Şehitkamil escort Yavuzeli escort Bulancak escort Espiye escort Görele escort Altınözü escort Arsuz escort Antakya escort Defne escort Dörtyol escort Erzin escort Hassa escort İskenderun escort Kırıkhan escort Kumlu escort Payas escort Reyhanlı escort Samandağ escort Eğirdir escort Yalvaç escort Foça escort Karabağlar escort Kemalpaşa escort Kiraz escort Kınık escort Konak escort Narlıdere escort Ödemiş escort Tire escort Urla escort Safranbolu escort Akhisar escort Alaşehir escort Kırkağaç escort Salihli escort Sarıgöl escort Şehzadeler escort Soma escort Turgutlu escort Yunusemre escort Akkışla escort Bünyan escort Develi escort Kocasinan escort Talas escort Yahyalı escort Gazimusağa escort Girne escort İskele escort Lefke escort Lefkoşa escort Başiskele escort Çayırova escort Darıca escort Afşin escort Dulkadiroğlu escort Göksun escort Onikişubat escort Türkoğlu escort Kızıltepe escort Mut escort Dalaman escort Gümbet escort Datça escort Kavaklıdere escort Köyceğiz escort Menteşe escort Turgutreis escort Ula escort Yatağan escort Fatsa escort Altınordu escort Ünye escort Düziçi escort Kadirli escort Ardeşen escort Akyazı escort Arifiye escort Erenler escort Geyve escort Hendek escort Karasu escort Kaynarca escort Sapanca escort Derince escort Dilovası escort Gebze escort Gölcük escort Kandıra escort Karamürsel escort Kartepe escort Körfez escort Akşehir escort Beyşehir escort Bosna escort Ereğli escort Karapınar escort Meram escort Selçuklu escort Gediz escort Simav escort Tavşanlı escort Doğanşehir escort Bafra escort Çarşamba escort Boyabat escort Kapaklı escort Süleymanpaşa escort Erbaa escort Niksar escort Turhal escort Akçaabat escort Of escort Ortahisar escort Yomra escort Armutlu escort Çiftlikköy escort Çınarcık escort Akdağmadeni escort Boğazlıyan escort Sarıyaka escort Sorgun escort Alaplı escort Çaycuma escort Devrek escort Ereğli escort Kilimli escort Kozlu escort