Kenan EROĞLU
Monşer: Güç bozar, aşırı güç daha da bozar. Güçlenen insan, güçlenen iktidar ise mutlaka bozulur. Bozulmak zorunda.
Odgurmuş: Yine rakipleri sindirmek amacı ile bir vecize icat etmişsiniz gibime geldi. Hangi güç bozar pek anlaşılmadı. Güç neden bozar? Güç neden bozar. Yani diyorsunuz ki, insanlar, kurumlar veya hükümetler, liderler güçlü olmasın. Güçlenirlerse bozulurlar. Dolayısı ile zarar verirler demek istiyorsunuz. Peki bozulursa ne olur? Ne yapılır?
Monşer: Ne diyor ünlü İngiliz tarihçi ve düşünür John Dalberg: “Güç yozlaşmaya eğilimlidir ve mutlak güç mutlak olarak yozlaşır.” Bu sözü John Dalberg söylemişse doğrudur, hele de bir İngiliz tarihçi söylemişse mutlak doğrudur. Kısaca güç yozlaşır ve bozar.
Odgurmuş: Ne demek bir sözü bir İngiliz söylemişse mutlak doğrudur. Bu düşünür dediğin kişi belki de o günün İngiltere’si için söylemiştir. Hristiyan geleneğe dayanan bu acımasız İngilizler gücü ellerine geçirdikleri takdirde yozlaşıyor olabilirler. Bu yozlaşma ve gücüm bozması konusunu tüm dünyaya şamil edemezsiniz. Hala de “Güç yozlaşma eğilimlidir” derken Batı insanını ve batılı devletleri kastederseniz doğruyu, mutlak doğruyu söylemiş olursunuz. O zaman bu ifadenize ben de katılırım.
Ayrıca siz o kadar Batı hayranlığına kapılmışsınız ki batıdan gelen her şeye doğru gözüyle bakıyorsunuz. Belirtilen söz bizim toplumda da siyasi iktidar için zaman zaman kullanılıyor. Batılılar söyledi diye en gerçekmiş gibi bir yaklaşım sergilenerek kendi iktidarlarımızın da bozulacağı, hatta güç zehirlenmesine kapılacağı Kanaat’ını peşin peşin kabul ediyorsunuz. Ardından da doğruymuş gibi inanıyorsunuz. Ne meraklıymışsınız bu Batı’nın peşine takılmayı ve her söylediklerinin mutlaka doğru olduğuna inanmayı.
Sizin mantığınıza göre Cumhuriyete geçişimizden sonra iktidarda bulunalar da güç zehirlenmesine sebep olmuşlardır.
Yukarıda belirtilen söz ve sizin de aynı kanaati taşıdığınız düşünce biz Türkler için asla geçerli değildir. Türk tarihinde kurulan devletlerimiz her dönemde ve her çağda insanlara adaletle hükmetmiş, güç elinde diye bozulmamış, sınırları içerisine aldıkları toplulukları hangi ırktan, hangi soydan, hangi din ve mezhepten olursa olsun onların tamamını “Yüce Allah’ın bir emaneti” olarak görmüşler ve inanç ve ibadetlerine karışmamışlardır.
Monşer: Bunun Batı’sı, Doğu’su yok. Her kim olursa olsun, hangi iktidar olursa olsun mutlaka güç zehirlenmesine sebep olur. Bu sosyal bir kuraldır. Bu kuralların dışına çıkamazsınız.
Odgurmuş: Batılı kalıplarla Türk milleti ve Türklük izah edilemez. Siz önce bunu anlamalısınız. O güç bozulması dediğiniz şey ancak Batı ve Batılılar için geçen bir kuraldır. Batı’da güç zehirlenmesi var diye illa bizde de olması gerekmiyor.
Devlet-i Aliyye’mizin en güçlü olduğu zamanlar bile devletimiz hak ve adaletle hükmetmişlerdir. 72 milleti hiç kimsenin burnu kanamadan huzur ve sükûn içinde idare etmişlerdir.
Bırakalım bu öldük bittik edebiyatını. Bırakalım artık bu batı kalıplarını, batılı yazarların özlü sözlerini ve tesbitlerini. Unutulmamalıdır biz bize benzeriz. Bizi başkalarına benzetmekten de vazgeçin.
Biz Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş Türkleriz.