Kenan EROĞLU
Yazı yazmak, Tarihe not düşmek, bilgi vermek, bizden önce yaşamış millî şuur sahibi insanları ve onların düşüncelerini günümüze taşıyıp gündeme getirmek elbette önemli bir konudur.
Amacımız; geleceğe ışık tutmaktır, bildiğimiz veya unuttuğumuz bazı konuları yeniden hatırlamak ve hoş bir seda bırakmaktır. Milletimizin geleceği için geçmişte verdiğimiz şanlı mücadelelerin yanı sıra düşünce hayatımız ile ilgili bilgilerin yazıya dökülmesi, gelecek nesillere aktarılması ve yine gelecek için dersler çıkartılmasıdır.
Elinizdeki kitap bugüne kadar yaptığımız okumalarda dikkatimizi çeken ve bizden önce yaşamış olan Türk Milliyetçisi büyüklerimizin görüşlerini içermektedir. Kitap ve dergi sayfalarında saklanmış kalmış olan ve millî şuurumuz için önemli olduğuna inandığım yazıları toparlayıp kitaba aldım. Her yazar ya da yazı için onun fikirlerini ele alışına müdahale etmeden küçük yorumlar da yaptım.
**
Şu an üzerinde yaşadığımız ve ebediyete kadar yaşayacağına inandığımız “Türkiye Cumhuriyeti” adında bir devletimiz var.
Bu devletimiz Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş ve 780 bin km2 bir alanda olmasına rağmen bizim milletimizin sınırları Adriyatik denizinden başlayarak Çin denizine kadar uzar gider. Nerede bir Türk varsa orası resmi sınırlarımız içinde olmasa da bizim millî sınırlarımız dâhilinde sayılır.
Bu devletimizin ve milletimizin dün olduğu gibi bugün de hükümetleri, yöneticileri, memurları işçileri, askerleri ve halkı var.
Devletimizi halkından, askerinden, memurundan, köylüsünden, yaşlısından ve gencinden ayırmamız mümkün mü? Elbette mümkün değil.
Halkımızı, askerimizi, memurumuzu, gencimizi, ihtiyarımızı da devletimizden ayırmamız, ayrı düşünmemiz mümkün müdür? Ne mümkün.
Devletler halkı ile milletler de devletleri ve orduları ile kaimdir. O halde bu yapı bizim temel taşımızdır. Ebediyete kadar da öyle olmaya devam edecektir.
Geçmişte ya da günümüzde, devletimizin idaresine koşulmuş bulunan herkes ister Sultan olsun ister Padişah olsun ister Başbakan ister bakan ister asker ister memur olsun, her biri bizim devletimizin idarecileridir çalışanlarıdır. Bizimdir.
Geçmişte ya da günümüzde, dünyada bugün bu büyük devletimizin ister Türk ister başka bir etnisiteden olsun. İster hangi boydan hangi soydan olursa olsun. İster kuzeyde yaşasın ister güneyde yaşasın ister bu günkü sınırlarımız içinde olsun, ister bu günkü sınırlarımız dışında kalmış olsun tamamı bizim milletimizdir, milletimizin bir parçasıdır diyebilir miyiz?
Elbette diyebiliriz. Onlar da bizimdir.
**
Türk milletinin millî değerlerini savunan ve bunu hayatının gayesi haline getiren ilim ve fikir adamlarımızın ortak tesbiti; “Okumuş insanımızdaki bozulma ve çözülmedir” Bu durum karşısında benim elbette eleştiri oklarım bu gibi millî değer ve endişelerden yoksun yarı okumuş (ya da kendini öyle sanan) aydınlarımıza yönelecektir. (Sağcı, solcu, ülkücü fark etmiyor)
Nitekim öyle yapıyorum.
Sabri Ülgener Hoca bu konuları derinlemesine incelemiş, işlemiş ve “Aydın=genellikle muhalefet görevini yüklenmiş” diyerek aslında aydınımıza eleştiri getirmekte ve ironi yapmaktadır.
Bugün bu durum sadece Marksist-sol aydınlarda gelişen ve oluşan bir durum olmayıp Türkiye’de ne kadar aydın sayılan (veya kendilerini aydın ayan) Sağcı, İslâmcı, Ülkücü, Dinci, solcu, Marksist vs. varsa onları da kapsamaktadır. Bunların her biri her zaman ve daima sanki muhalefet görevi yüklenmişlerdir.
Herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerinden bir iki kitap okuyan ve okuduğunu anlamaktan, yorumlamaktan aciz bu okumuşlar elbette Türk Milleti ile de aynı dili konuşmuyorlar. Dolayısı ile halkımız; bu, maymun gibi batıyı, doğuyu veya şurayı burayı taklit edenlerin peşinden gitmediği gibi onların siyasi oluşumlarına da onların istedikleri desteği vermiyor.
**
Bütün bunların idraki içinde eskimeyen fikirler doğrultusunda “Eskimeyen Yazılar” kitabını hazırladım.
Kitabımda ele aldığım bazı konular şöyle:
Milli ülkülere sahip olmak
Milliyetçiliğin emelleri
Millî kültürün değeri
Halk ve milî kültür
Kültür değişmeleri karşısında Türk halkı
Aydın ve seçkin meselesi
Köy gerçeği ve aydınlar
Türk donanmasının teşkilatı
Atlas Okyanusu’nda Türkler
Hint okyanusunda Türkler
Akdeniz’de Türkler
Millî mücadele başlarken Mustafa Kemal
**
“Eskimeyen Yazılar” kitabım çok yakın bir zamanda yani kasım ayının son haftasında çıktı. Diğer kitaplarım gibi nu kitabımın de ilgi göreceğine inanıyor okuyucularıma şimdiden teşekkürler ediyorum.