Suriye İç Savaşı, yalnızca yerel bir çatışma değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güçlerin çıkar çatışmalarını yansıtan karmaşık bir vekalet savaşına dönüşmüştür. Bu makale, savaşın aktörlerini ayrıntılı bir şekilde ele alarak Türkiye’nin stratejik rolünü Türk milliyetçiliği perspektifinden analiz etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin güney sınırında karşılaştığı zorluklara rağmen milli güvenliğini sağlamak ve insani sorumluluklarını yerine getirmek adına gösterdiği başarılar, Orta Doğu’daki dengeleri köklü bir şekilde değiştirmiştir. Makale ayrıca, gelecekte bölgedeki Türk liderliğini daha da güçlendirmek için uygulanabilir çözüm önerileri sunmaktadır.
- Giriş
2011 yılında Arap Baharı’nın etkisiyle Suriye’de başlayan halk hareketleri, kısa sürede şiddetli bir iç savaşa dönüşmüştür. Bu süreçte, ülkedeki etnik, dini ve siyasi ayrışmalar derinleşmiş; bölgesel ve küresel güçlerin müdahaleleriyle savaş, çok katmanlı bir vekalet çatışmasına evrilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, bu süreçte hem sınır güvenliğini koruma hem de insani krizleri yönetme sorumluluğu ile hareket etmiş, bölgedeki en aktif aktörlerden biri olmuştur. Türkiye’nin askeri, diplomatik ve insani yardımları, bölgedeki milyonlarca insanın hayatını değiştirmiş ve ülkemizi bölgesel bir lider konumuna taşımıştır.
- Suriye İç Savaşı: Temel Aktörler ve Türkiye’ye Etkileri
Suriye’deki iç savaş, çok sayıda yerel, bölgesel ve uluslararası aktörün dahil olduğu karmaşık bir yapı sergilemektedir. Bu bölümde, savaşın temel aktörleri ve Türkiye’ye olan etkileri detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
2.1. Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ)
HTŞ, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesinde kontrolü elinde bulunduran radikal İslamcı bir örgüttür. Nusra Cephesi adıyla El Kaide’ye bağlı olarak başlayan yapı, 2016’da adını değiştirerek HTŞ’yi oluşturmuştur.
Rolü ve Gücü: HTŞ, İdlib’deki diğer muhalif grupları büyük ölçüde etkisiz hale getirmiş ve bu bölgeyi kendi kontrolüne almıştır.
Türkiye ile İlişkisi: Türkiye, HTŞ’ye doğrudan destek vermemekle birlikte, İdlib’deki olası bir insani krizi önlemek için bir takım girişimlerde bulunmuştur.( Türkiye ve HTŞ birlikte mi, değil mi gizemi hala çözülememiştir?)
2.2. Suriye Demokratik Güçleri (SDG)
ABD tarafından desteklenen SDG, YPG liderliğinde faaliyet göstermekte ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurmayı hedeflemektedir.
Tehdit:SDG’nin, PKK ile organik bağı nedeniyle Türkiye için doğrudan bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğu açıktır.
Türkiye’nin Yanıtı: Türkiye, SDG’nin planlarını bozmak amacıyla sınır ötesi harekatlar gerçekleştirmiş ve bölgede güvenli koridorlar oluşturmuştur.
2.3. Esad Rejimi ve Şii Milisler
Beşar Esad rejimi, Rusya ve İran’ın desteğiyle savaştaki konumunu güçlendirmiştir. Özellikle Şii milisler ve Hizbullah, rejimin kara gücü olarak önemli bir rol üstlenmiştir.
Türkiye ile Çatışma Alanları: Rejim güçleri, Türkmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde etnik temizlik girişimlerinde bulunmuş, Türkiye ise bu halkı korumak için siyasi ve askeri adımlar atmıştır.
2.4. Suriye Milli Ordusu (SMO)
Türkiye’nin desteğiyle yeniden yapılandırılan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Suriye Milli Ordusu (SMO) adını almış ve bölgedeki güvenli bölgelerin korunmasında etkin rol oynamıştır.
- Türkiye’nin Bölgedeki Stratejik Gücü
3.1. Askeri Güç
Milli savunma sanayisindeki atılımlar, Türkiye’nin sahada operasyonel üstünlük sağlamasını mümkün kılmıştır. Bayraktar TB2 İHA’ları, rejim ve terör unsurlarına karşı belirleyici bir rol oynamıştır.
3.2. Diplomatik Güç
Türkiye, Astana ve Soçi süreçleriyle bölgedeki kriz yönetiminde anahtar bir aktör olarak öne çıkmış, hem Rusya hem de İran ile dengeli ilişkiler kurmuştur.
3.3. Ekonomik Güç
Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde altyapı ve eğitim yatırımları, halkın refahını artırmış ve bölgedeki istikrarı sağlamıştır.
- Çözüm Önerileri ve Stratejik Planlama
- Sınır Güvenliği: İleri teknolojik sistemlerle sınır güvenliği güçlendirilmeli, uluslararası terörle mücadele mekanizmaları etkin şekilde kullanılmalıdır.
- Güvenli Bölgeler: Güvenli bölgelerde yerel yönetimler desteklenmeli, mültecilerin gönüllü geri dönüşü teşvik edilmelidir.
- Türkmenlerin Güçlendirilmesi: Türkmenlere siyasi ve askeri destek artırılmalı, uluslararası platformlarda etkin temsil edilmeleri sağlanmalıdır.
- Diplomatik İşbirlikleri: ABD, Rusya ve Avrupa ülkeleriyle yapıcı ilişkiler geliştirilerek bölgedeki krizlerin çözümüne yönelik girişimler artırılmalıdır.
- Savunma Sanayii: Milli savunma sanayiine yapılan yatırımlar devam ettirilmeli, teknolojik üstünlük korunmalıdır.
- Sonuç
Suriye İç Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti için büyük zorluklar ve tehditler barındırsa da, Türk Devleti bu krizden başarıyla çıkmayı başarmıştır. Güney sınırında terör koridoru oluşturma girişimlerini engelleyen ve milyonlarca insan için güvenli bölgeler inşa eden Türkiye, sadece bir bölgesel güç değil, küresel bir aktör olduğunu da kanıtlamıştır.
Askeri, diplomatik ve insani başarılarıyla Türkiye, bölgenin geleceğini şekillendirecek güce sahiptir. Bu süreçte atılan her adım, Türk milletinin tarihsel birikimi ve güçlü liderlik kapasitesinin bir yansımasıdır. Gelecekte, jeopolitik denklemler ve uluslararası dengeler ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti’nin yükselişi sürecektir.
…
Ve nihayet; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Suriye’nin karışık sokaklarında yankılanan fısıltılardan, çölün en ıssız köşelerinde saklı kalan sırlarına kadar her detayı kılı kırk yararak çözmüş; görünmeyen ellerle yazılan satranç tahtasında öyle bir hamle yapmıştır ki, ne dost ne de düşman bu hamlenin tam anlamını çözebilmiş, fakat herkes bu derin aklın, kökleri tarihin en derin katmanlarına uzanan, sarsılmaz bir stratejik zekânın eseri olduğunu hissetmiştir. Eminim bu burada bitmeyecek…
Gürkan KARAÇAM