Türk Milletinin varlığını korumak, yüceltmek ve ölümsüzleştirmek düşüncesi başka her çeşit davanın üstünde ve her türlü hareketin önünde yer almaktadır.
Gerek Türkiye’de ve gerekse Türkiye dışında meydana gelen her olay, yukarıda belirtilen bu düşüncenin ışığında incelenmeli ve değerlenmelidir. Türk Milletinin yükselmesini sağlayacak en kutsal güç kaynağı, Milliyetçilik ve Türkçülüktür.
Milliyetçilik, Türk Milletini, Türk Vatanını ve Türk Devletini sevmek bunların iyiliği için ve yükselmesi için köklü bir ihtiras ve şuur sahibi olmak demektir.
Türkçülük ise, kültürde ilim ve teknikte, politikada, ekonomide ve ticarette her şeyin Türk’e özel ve Türk’e uygun bir havada olmasını istemek ve sağlamak demektir, «HER ŞEY TÜRKLÜK iÇİN VE TÜRK’E GÖRE» ilkesi ile ifadesini bulan bir görüştür.
Türkiye’nin bugünkü sınırları dışında kalan diğer Türklerle ilgilenmek ve onların iyiliği için, kurtuluş ve selameti için elden gelebileni yapmaya çalışmak, Türk Milliyetçiliğinin kutsal bir görevidir. Ancak bu görevin yapılmasında ön bir şart bulunduğunu hiçbir Türk asla hatırdan çıkarmamalıdır. Bu da Türkiye dışındaki Türkler için yapılacak yardım ve hizmetlerin Türkiye Cumhuriyetine hiçbir zarar vermeden yapılması şartıdır. Türklüğün biricik bağımsız devleti olan ve Türkçülük ülküsünün dayanağı bulunan Türkiye Cumhuriyetini her çeşit zarardan ve tehlikeden korumak Türk Milliyetçiliğinin temel ilkesidir. Bununla beraber Doğu ve Batı Türkistan, Azerbaycan, Kırım, Kerkük, Kıbrıs, Batı Trakya ve daha birçok yerlerdeki Türkleri daima gönlümüzde yaşatmak ve oralardan Türkiye’ye gelenlere karşı kucağımızı açık bulundurarak onlarla her yönden sımsıkı bağlar kurmak lazımdır.
Türk Milleti için diğer bir kutsal güç kaynağı da, hemen bütün Türklerin bin yıldan beri kabul ederek benimsemiş oldukları İslamiyet dinidir. Milletimizi meydana getiren kalabalık toplulukların yaşamak felsefesine ve ahlak görüşlerine yön veren İslamiyetin hakiki çehresi ile ve yüksek prensipleriyle ele alınması, Türklüğe yeni bir güç ve hız verecektir. Türklük ve İslâmiyeti; birbirinden ayrı ve hele birbirine zıt veya birbirine düşman iki ayrı varlık gibi görmek, Türk Milliyetçiliği için zararlıdır. Bugün memleketimizde Türklüğe cephe alan veya Türklüğü inkâra kalkışan bazı kimseler, her şeyin dinden ibaret olduğunu ileriye sürmektedirler. Bu gibiler ya bilgisizlik ve gafletin esiri olan kimselerdir veya Türk Milletini yıkmak isteyen kötü emellerin hizmetçisi olanlardır.
Türk Milletinin kutsal güç, kaynaklarından bir diğeri ise, birlik beraberlik ve iç barış ülküsüdür. Birlik ve beraberliğini koruyamayan bir milletin çok geçmeden yere serileceği kesin bir gerçektir.
Bugün milletimizi baltalamak ve yıkmak için işbirliğimizi bozma çabaları gösterilmektedir. Bölgecilik, azınlık ırkçılığı, mezhepçilik ve komünizm milli birliği engelleyen, çok tehlikeli hareketlerdir. Türkiye sınırları içinde yaşadığımız bu çağda Türk olmayan pek az insan bulunmaktadır. Bu gerçeğe rağmen, Dil ve lehçe ayrılıklarını bahane ederek, ayrılıklar ve sinsi bir azınlık ırkçılığı yapılmaya çalışılmaktadır. Türk Milliyetçiliği birliği bozucu her çeşit hareketin düşmanı olduğu gibi her türlü azınlık ırkçılığının da karşısındadır. Milli varlığımız için zararlı olan azınlık ırkçılığına karşı çıkmak en önemli görevlerden biridir.
Türk Milletinin insanlık tarihinde ve medeniyet hayatında daima üstün bir yeri ve vazifesi olmuştur.
Türk Milleti içine kapanık, cihan ve insanlık bütünlüğünden tecrid edilmiş bir hayata hiçbir zaman iltifat etmemiş, cihanşümul bir hayatı kıt’alar üzerinde cihan devletleri kurarak yüz yıllar boyu sürdüre gelmiştir. Yoğun bir medeniyet kuruculuğu ve taşıyıcılığı yapılmış milletlerin ve insanlığın hayatına daima müspet yön verilmiş, hak, adalet ve nizam fikri, teşkilatçılık üstünlüğü ile insanlığa mutluluklar sağlanmıştır.
Türklük bugünde eski dünyanın bel kemiğini teşkil eden bölgede; Milletlerarası hayat ve siyasetin en hareketli bir kuşağında bulunmaktadır.
Son yüz yıl içinde uğranılan felaketler geçirilen ciddi mücadeleler milletimizi büyük hayat ve hakimiyet gücünü kırmamıştır. Milletimizin sedyesinde saklı bulunan yaratıcı kudretin lütfu olan meziyetler, Türk Milletini her engeli aşmaya, her zorluğu yenmeye yeterli kılmaktadır.
Türklük beşeriyet için müspet ve ilahi bir misyona sahiptir, bugünkü gençliğin milli şuurla uyanarak titreyip kendine dönmesi, Türk Milletini şerefli yeni bir geleceğe doğru uçuracaktır.
20. yüzyılın bu ikinci yarısında Türk Milletini yine Ergenekon şartları içinde görmekteyiz. Canlanmaya başlamış olan Milliyetçi harekete önümüzdeki Ergenekon setini eritecek ateş tutuşmakta ve güçlükleri yenecek irade gelişmektedir.. Eriterek aşılacak olan bu settin ötesinde Türklüğü geniş ufuklar ve mutlu yarınlar beklemektedir.
Bu ufuklar ve o yarınlar ellerde ve gönüllerde taşınmakta olan DOKUZ IŞIK Meş’alesi ile aydınlanacaktır.
Millî Hareket Dergisi, Haziran 1969