Kenan EROĞLU
Mehmet Fuat Köprülü, Türk edebiyatının büyük ismi. Aynı zamanda Türkolog, edebiyat tarihçisi, siyasetçi ve dışişleri bakanı olarak da görev yaptı. Edebiyat tarihi konusunda en büyük otorite olan Fuad Köprülü’nün çalışma metodu hakkında oğlu Orhan F. Köprülü’nün bir yazısından alıntılar yaparak bilgiler edinelim.
“Prof. Fuad Köprülü’nün ilmi hüviyeti ve muhtelif hususiyetleri hakkında gerek sağlığında gerek vefatından sonra pek çok şey yazılmış ve söylenmiş ise de nasıl not aldığı ve bu fişleri nasıl işlediği hususunda, bildiğimize göre, bugüne kadar herhangi bir yazı yazılmamıştır.”
“- Fuad Köprülü, daha pek gençlik yıllarından başlayarak son zamanlarına kadar durmadan okumuş ve devamlı notlar almıştır.”
“- Allah vergisi olan büyük ihata kabiliyeti sayesinde ve kendine has okuma sistemi içinde her gün yüzlerce sahife okuyarak, çok farklı mevzularda sayısız notlar alırdı.”
“- Dinlenme zamanlarında ise bu notları tasnif ederek, ait oldukları dosyalara yerleştirirdi. “
“- İlmi mahiyetteki yazılarını, ancak o mevzu üzerinde toplamakta olduğu notların muayyen bir seviyeye varmasından sonra yazmağa kalkışırdı. “
“- Bu itibarla, Köprülü’nün birçok yazılarında tesadüf edilen ’20 veya 30 senedir üzerinde çalışmakta olduğum mesele’ ifadelerin manasını belirttiğimiz sistem içinde aramak gerekir.”
“- O, fiş usulüne göre bir iki satır halinde aldığı notları ya doğrudan doğruya takriben 6×9 cm. ebadındaki, evvelden hazırlamış olduğu, küçük kağıtlara geçirir veya bu şekilde dahi zaman kaybetmek istemiyorsa, o takdirde okuduğu kitabın kabının içine gayet küçük harflerle almak istediği notu kaydederdi.”
“- Bilahare, bu kitap kaplarına yazılan notlardan fişe geçirdiklerinin yanına bir “zarb” işareti çekerdi. Bazı hallerde ise sadece sahife aralarına kâğıt koymakla iktifa ederdi.”
“- Köprülü, herhangi bir mevzuda aldığı notların ve o mevzuu yazmaya yetecek bir hale geldiğine kanaat getirince bir müddet kafasında yazmayı tasarladığı yazının hazırlığını yapar, bu sıralarda çok dalgın bulunur, başkalarıyla konuşurken dahi yazacağı yazıyı düşünürdü.”
“- Yazacağı yazının hazırlığı kafasında tamam olduktan sonra sıra, o yazının planını yapmağa gelirdi. Ancak plan hazır olduktan sonra yazmağa başlardı.”
“- Merhum okumaktan ne kadar hoşlanırsa, yazmaktan da o derece sıkılırdı. Bilhassa ilk sahifeleri çok zorlukla yazar, fakat yazı ilerledikçe nisbi bir açılma olurdu.”
“- Kendi ifadesine göre “Çok güç” yazardı. O’nun en güç ve ilmi yazılarını dahi eski harflerle, müsvedde yapmaksızın yazdığını düşünecek olursak neden güç yazdığını anlamak zor olmaz.”
“- Köprülü yazısını tamamladıktan sonra, yine kendi tabiriyle bir müddet de “Yazıyı uyuturdu”. Bu müddetin hitamında yazının üzerindeki son rötuşlarını yine aynı kâğıt üzerinde yapar, yazı ondan sonra matbaaya giderdi.”
“- Üzerinde ne kadar uzun ve ne kadar ciddi çalışırsa çalışsın hiçbir yazının tam ve mükemmel olabileceğini kabul etmez. Bundan dolayı yazısı nihai şeklini alıp basıldıktan sonra da o mevzuda yeni notlar almağa devam ederdi.”
“- Çeşitli mevzularda almış olduğu ve yazılabilecek seviyeye gelmiş olan notlarını eğer kullanması mümkün olsaydı, bırakmış olduğu yazıların hiç olmazsa on mislini daha yazabilirdi.”
“- Köprülü bir kitap meraklısı değildi. Mesela güzel bir baskı veya güzel bir cilt onun için tek başına hiçbir mana ifade etmezdi.”
“- O kitabı hiçbir zaman bir gaye olarak görmez sadece bir vasıta telakki ederdi.”
“- Diğer taraftan, kitaba karşı son derece hürmetkardı. Bir romanın dahi yatakta okunmasına tahammül edemez, bunu kitaba ve okumaya karşı bir terbiyesizlik sayardı.”
“- Herhangi bir kitabı çok çabuk ve kolay okur, kısa bir zamanda, okuduğu kitabın ilmi değeri hakkında bir hükme varırdı.”
“- Rusça, Almanca ve İngilizce gibi bilmediği dillerde çıkan kitap ve makaleleri asistan ve talebelerinin yardımıyla yakından takip eder, bu yazıların işe yarayabilecek kısımlarını tercüme ettirerek onları da kullanmayı ihmal etmezdi.”
“- Birçok kereler kalın ve gösterişli ciltlerle alakadar olmaz buna mukabil iki sahifelik orijinal bir makaleye büyük ehemmiyet verirdi.”
“- Profesör Köprülü, çok geniş not alma ve bunun tabii neticesi olarak değişik bir çalışma tarzı itibariyle gerek bizdeki gerek Avrupa ve Amerika’daki Türkologlardan büyük farklar gösterir.”
“- O, hiçbir zaman muayyen ve mahdut kalmaktan hoşlanmaz, bir araştırıcının bir veya birkaç mevzu üzerinde çalışmasını gülümseyerek karşılardı.”
“- Kendisi, bütün ilim alemince bilindiği üzere, birbirinden çok farklı gibi görünen çeşitli mevzularda kalem oynatmışsa da dikkatli bir gözle bakıldığı zaman en farklı araştırmalarını, büyük bir kadro içindeki bir bütünün parçaları olduğu kolaylıkla görülecektir.”
“- Fuat Köprülü’nün en bariz vasıflarından birisi de büyük seziş kuvvetinden istifade ederek genç nesillere yol göstermeye çalışmasıdır.”
Büyük düşünce adamı ve büyük edebiyat tarihçimiz Fuad Köprülü’nün çalışma prensiplerini içeren konular bu kadar. Umarım kitap ve okuma yazma işleri ile yakından ilgilenenler için faydalı olacağı kanaatini taşıyorum.
**
Kaynak: Orhan F. Köprülü, “Profesör Fuad Köprülü’nün Not Alma Sistemi ve Kitap Telakkisi”, Türk Kültürü dergisi, Ayyıldız Matbaası Ankara Temmuz 1967, Sayı: 57, Sayfa: 9-11