Kenan EROĞLU
Bilindiği gibi kadim devlet ve mutluluk kitabımız olan Kutadgu Bilig üzerinde çok duruyor ve sürekli yaptığı alıntılarla Kutadgu Bilig’in düşünce yapısını günümüze taşıma gayreti içinde oluyorum. Bu yazıda Ali F. Karamanlıoğlu tarafından Kutadgu Bilig kitabımızda bulunan “Kumandan” konusundaki bilgileri aktarıyorum. Görüldüğü gibi bu bilgiler iyi bir kumandan için çok geçerli olduğu kadar, herhangi bir konuda iddiası olan çeşitli kademede bulunan yöneticilerde de bulunması gereken özelliklerdir. Bu yüzden en az bin yıl öncesinden biz Türklerin yönetim anlayışı üzerinde verilen bu bilgilerin önemi bugün için bir kat daha artıyor.
“İslami Türk edebiyatının biri filolojik, diğeri edebi ve kültürel sahada olmak üzere iki büyük abidesi Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it-Türk’ü” ile Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig” adlı ölümsüz eserleridir. Her ikisi de birbirinden farklı yönlerde Türk kültürünün iki büyük hazinesidir. Divan nasıl bilhassa filolojik bakımdan Türk dilinin tarihi gelişmesini aydınlatıcı bir bilgi ve malzeme zenginliğine sahip ise, Kutadgu Bilig’de edebi değeri yanında o devir ictimai hayatını aksettirmesi bakımından aynı ehemmiyeti haizdir.”
“Kutadgu Bilig’in hemen tamamı, birer sembol olan şahıslar arasında karşılıklı uzun konuşmalar şeklinde geçer. Bu diyaloglarla Yusuf Has Hacib o devir Türk içtimai hayatının bilhassa devlet idaresinin adeta temel kitabını ortaya koyar.”
“Kumandanın nasıl bir kimse olması ve vasıfları hakkında eserde söylenenler, tabiatiyle, tarih boyunca bu kabil çeşitli eserler de ve çoğu sade bir kumandan için değil, kitle idare eden, hatta sadece başarılı ve iyi bir insan olmak isteyen herkeste bulunması gereken vasıflardan başka bir şey değildir.”
“H. 462 (1069-1070) yılında Kaşgar’da tamamlanan Kutadgu Bilig’e göre;
– Kumandan her şeyden önce çevik, sert, tecrübeli, tam ve pek yürekli bir kimse olmalıdır.
– Aynı zamanda seçkin bir insan olup, töhmet altında kalmamak için ihtiyatlı ve uyanık davranmalıdır.
– Cömert, cesur, alçak gönüllü, soğuk-kanlı ve sofrası herkese açık bulunmalıdır.
– Kendisine, at gibi, giyim-kuşam, silah ve teçhizat gibi en lüzumlu şeyler dışında bütün mal ve servetini askere dağıtmalıdır.
– Ona şöhret kazanıp dünyaya nam salmak yeter.
– Ailesini, çoluk çocuğunu düşünerek, mal mülk peşinde koşmamalı veya mal-mülk, bağ-bahçe edineceğim diye gümüş (para) yığmamalıdır.
– Silah arkadaşlarına sık sık ihsan ve ikramda bulunmalıdır. Böyle olursa onun etrafında mert yiğitler toplanır ve icabında tatlı canlarını feda ederler.
– Kumandan çok cesur olduğu kadar zeki, aynı zamanda mert ve geniş yürekli olmalıdır.
– Bir kumandan için en kötü vasıf korkak olmaktır. Harpte korkak kimselerin yeri yoktur.
– Korkakların zararı yalnız kendisine de kalmaz, orduyu da bozarlar.
– Halbuki harpte düşmanın her türlü hücumuna karşı cesur yiğitler dayanır ve ölüm için de ancak ecelin gelmesi lazımdır, eceli gelmeden kimse ölmez.
– Kumandan haysiyet sahibi olmalıdır. O düşmana şerefi için karşı koyar ve intikamını almadan geri dönmez.
– Harpte ilk önce şerefsiz insanlar kaçar. Şerefli insanlar ise, düşmanı darma-dağın eder.
– Cesur insanlar haysiyetli olur, haysiyetli insanlar da ancak vuruşarak ölürler.
– Kumandanın aynı zamanda halka ve askere kendisini sevdirmesi için iyi tabiatlı ve alçak gönüllü olması gerekir.
– Alçak gönüllü kimseler karşısındakine kendisini sevdirir. Onun kalbini kendine ısındırır.
-Kötü dilli ve hiddetli kimseler ise, insanları kendinden soğutur ve uzaklaştırır.
– Hele ordu kumandanı mağrur olursa, düşman karşısında da mağlup olur. Çünkü mağrur adam ihmalkarlık eder, ihmalkâr adam da ya bozguna uğrar ya da vakitsiz ölür.
– Kumandanın nam salması için cesur ve heybetli olması yanında kılık-kıyafeti, saçı, sakalı, giyim-kuşamı da düzgün olmalıdır.
– Nasıl sevmeleri için iyilere iyi davranması gerekiyorsa, kötülere de kendisinden korkmaları için heybetli görünmesi lazımdır.”
“- Disiplin olursa, ordu başsız kalmaz, ordu başsız kalırsa, artık ondan hayır gelmez ve bozulur.
– Kötülere haşmet, iyilere hürmet gerekir. İyi insanlara iyi davranmalı ve bütün yükü onlara yüklememelidir. İnsanlar bunu ararlar ve iyiliğini gördüğü kimselere kul olurlar.
– Kumandanın yüreği harpte Arslan yüreği gibi, bileği de kaplan pençesi gibi olmalıdır.
– O domuz gibi inatçı, kurt gibi kuvvetli, ayı gibi azgın ve yaban sığırı gibi kinci olmalıdır.
– Aynı zamanda tilki gibi kurnaz davranmalı ve deve gibi kin gütmelidir.
– Saksağandan daha ihtiyatlı, kaya kuzgunu gibi gözü uzaklarda olmalı ve hamiyeti Arslan’ca olup, baykuş gibi de geceleri uykusuz geçirmelidir.
– İnsan bu vasıflarla harpçi ve işinin ehli olur, dolayısı ile düşmanı vurur ve zafer kazanır.
– Yiyecek ve içeceği de bol olup, etrafındakilerden bunları esirgememelidir. Büyüklük böyle elde edilir.”
Ayrıca;
“- Söyledikleri doğru olmalı ve sözüne emniyet edilmelidir.
– Büyükler yalancı olursa, halkın itimadı kalmaz, cömertlik ve cesaret tekrarlanıp yine hasislik ve korkaklık yeriliyor. Hile ve kurnazlık yollarını da bilmesi tavsiye ediliyor. Muzaffer olmak için sebatkar, askeri coşturmak için de kesin olmalıdır. Böyle bir kumandan askerin başına geçerse, her zaman başarıya ulaşır. Onun askeri de çok değil, fakat seçme olmalı, teçhizatı da tamam bulunmalıdır. İşe yaramayan kalabalığa lüzum yoktur, bunlar faydadan ziyade zarar getirir. Kalabalıkta disiplin de kaybolur.”
Yusuf Has Hacib kumandana “Çok asker isteme seçkin asker iste!” diye nasihat ediyor. “Birçok kumandan çok askerle bozguna uğradılar.” Diyor.
Öyle inanıyorum ki kadim kitabımız olan Kutadgu Bilig konusunda alıntılar yaparak paylaşmak gerekiyor. Bizden önce yaşamış olan atalarımızın neyi nasıl düşündükleri konusunda bilgi sahibi olmamız gerekir.
Metin aslında düz yazı şeklinde hazırlanmıştı. Ben ise metni maddeleştirerek daha dikkat çekici olmasını istedim. Umarım faydalı olmuşumdur.
**
Kaynak: A. F. Karamanlıoğlu, Türk Kültürü dergisi, Türk Kültürü Araştırmaları yayını, Ayyıldız matbaası Ankara Ağustos 1967, sayı: 58, sayfa:45-48