Kenan Eroğlu
Odgurmuş: Sayın Monşer; sizi hem üzgün hem endişeli hem kırgın hem de hayalleri yıkılmış görüyorum. Nedir sizi böyle üzen, kıran durum? Açıklamak ister misiniz?
Monşer: Ne anlatayım, tüm hayallerimizi suya düşürdüler. Bizi ve benim gibi arkadaşları bozuk para gibi harcadılar.
Odgurmuş: Bildiğim kadarıyla siz düşünen, doğruları söyleyen ve yorumlayan birisiniz. Son durumlardan yani Akşener’in Külliyeye gitmesinden mi söz ediyorsunuz, yoksa bu durumun bir evveliyatı var da ondan mı söz ediyorsunuz?
Monşer: Davasını çıkarı uğruna satıp milyonların umudunu yok edenlere lanet olsun!
Ön seçim tiyatrosunu kurgulayanlar mutlu musunuz? Dükkânı kapatıp inzivaya çekilenlerden ses yok. Haydan gelen huya gidermiş. Meşru olmayan yollara başvurursanız orada başarı değil sadece kirli oyunlar, kumpaslar, itibar suikastları, akçeli işler çıkar.
Hak etmeden gelenlerde kişiliği gereği oyun bitince gider. Burada şaşılacak bir şey yok. O insanları değil seçtirenlere bakın. Asıl kirlilik orada gizli.
Kahramanlar tarih yazar basit hesaplar peşinde koşanlar sadece tarihin tozlu sayfaların girer.
Bindiği dalı göz göre göre kesenlerin havada kalması yerçekimi kanununa aykırıdır. Bunu da mı hesaplayamadınız?
Tarih ve büyük Türk milletinin vicdanı Türk milliyetçilerine kurulan bu kumpasları ve mankurt’ ların önünü açan görevlileri hiçbir zaman affetmeyecektir!
Odgurmuş: Şimdi durum “Bir dokun, bin ah işit” şekline döndü. Sizin bu sözleriniz karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. Dedim ama yine de “ben size demiştim” demeyeceğim. Bunların başınıza geleceğini göremediniz. Hayal aleminde gezdiniz. Şahsen düşündüğünüz iyi, güzel ve erdemli düşüncelerinizin orada tahakkuk edeceğini sandınız. Her kötü geldiğiniz yerde her iyi ise bu bulunduğunuz yerde yanılgısına düştünüz.
Neyse sanırım siz geçtiğimiz Milletvekilleri genel seçimleri ve yapılan ön seçimlerden de çok rahatsızsınız.
Monşer: Ön seçim sevicileri bizi zamanında eleştirdiniz şimdi gidenlere laf söyleme hakkınız yok
Ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz. Sadece günaydın demek lazım.
Partiyi kimi vekil olmak için sıçrama tahtası olarak gördü kimi daha büyük oyunlara imza atmak için zenginliğini kullanarak hedefe ulaştı. Her iki halde de hedefe ulaşıldıktan sonra ayrılmalar başladı. Ve bu devam edecek…
Odgurmuş: Biz dışardan birçok konuda gelişmeler hakkında duyumlar alıyorduk ama tabii siz içerden ve içeriyi yakından baktığınız için söylediğiniz şeyler elbette çok önemlidir. Neler dönmüş de haberimiz olmamıştır. Basına bazı konular sızıyordu ama işin bu dereceye kadar vardığını tahmin etmiyorduk.
Monşer: Adayların kişiliğini bilmeden seçtilerse öngörüsüzlüktür. Adayları hakkında bilgisi olmayan zaten ülkeyi yönetemez. Eğer bilerek seçtilerse bu daha vahim bir durumdur.
Üstü bıyık altı sakal misali.
Odgurmuş: Pek tabiidir ki ister istemez tüm yaşananlar karşısında siz de elbet şaşkına dönüyorsunuz. Ve yine pek tabii ki siz bu gibi ayak oyunları karşısında şaşkına dönüyor ne diyeceğinizi ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Ama görülüyor ki çok büyük hayal kırıklığına uğramışsınız.
Devam edin isterseniz.
Monşer: Türk siyasi tarihinde bir partinin bu kadar keskin makas değişikliğini ve etik olarak çöküşüne ibretle şahitlik yapıyoruz.
Böylesi bir kirlenmişliğe karşı verdiğimiz mücadelede maalesef yenik düştük. Partiyi kurtaramadık.
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın bir sefer kirlenmiş sayfayı isteseniz de temizleyemezsiniz. Toplumda oluşan algının şiddetini yerel seçimlerde fazlasıyla gördük.
Odgurmuş: Evet bu kadar manevra, bu kadar zikzak, bu kadar tutarsızlık yerel seçimlerde alınan sonuçları doğurdu. Şimdi bazı arkadaşlarınız duruma yeni yeni bahaneler üretebilirler, yapılan tüm yanlışları tevil yoluna da gidebilirler. Bilinmelidir ki bu zırvalar hiçbir şekilde tevil götürmez. Değil kırk dere seksen dereden de su getirseler hiçbir izahat yeterli gelmez.
Monşer: Hala deve kuşu misali başını kuma gömerek toplumsal gerçeklikten çok sözüm ona geleceklerini tahkim etmek için adamcılık oynamaya devam ediyorlar. Miyop bakışlı insanlardan büyük idealler beklemek boşa gidecek bir çabadır.
Siyasette cehalet ve çıkar dürtüsü hâkim olduysa muhakeme değil taraftarlık devreye girer. Gün gelecek bu taraftarlar kendi çalıp kendileri oynayacaklar. Allah akıl fikir versin.
Odgurmuş: Bu sözleriniz ve yorumlarınız karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Haklısınız ve siz içerden bakarak bu yorumları yapıyor ve tam isabet ettiriyorsunuz.
Biraz da Akşener’in Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi konusundan söz edebilir miyiz?
Monşer: Sayın Akşener’in Beştepe’ de buluşması birçok şeye gebe olduğu gibi şimdiye kadar kurgulanan siyaseti de daha net görmemizi sağlayacaktır.
Eğer Sayın Akşener bir görevi kabul edip yoluna devam ederse İyi Parti üzerinde “Özü başına” siyasetinin kimin için yapıldığı anlaşılacaktır. İkinci Sinan Oğlan vakası olarak kabul edeceğiz ve kral çıplak diyeceğiz.
Odgurmuş: Sözleriniz biraz ağır olmuyor mu: Yıllarca siz de o partide görev yaptınız. Parti ya da hareketiniz adına fikirler üretmeye çalıştınız. Gördüğüm kadarıyla sizi pek dikkate alan olmadı. Demek ki “İyiler hareketi”, “Güneşin kadınları” vs. nitelemeleri pek ayakları yere basan bir niteleme değilmiş. Çünkü halkta bunların karşılığı olmadı.
Monşer: Eğer görev veya neyse sorumluluk almayıp Sapanca’ deki evine inzivaya çekilirse farklı yorumlar yapılacaktır. Toplantı sonucu İyi Parti kurgusunu da çok etkileyecektir. Bir iki gün içinde durum netleşecektir.
Sayın Akşener kontenjan vekil ve ön seçim başarısıyla zaten İyi Parti’nin önünü açan Genel başkan olarak da tarihe geçti. Kısacası tarih yazmaya ve arkasında alkış tufanı devam ediyor…
Odgurmuş: Sanırım burada ironi yapıyorsunuz. “Alkışlar” vs.
Halbuki yeni bir heyecanla, “Abla” diyerek yoluna düştünüz. Her erdemli şeyi ablanıza ve partinize yüklediniz. Her olumsuz şeyi de geride bıraktığınız partiye yüklediniz. Ama bir büyük hata yaptınız. Eski geldiğiniz yeri eleştirmekten asla vazgeçmediniz. Geçmişiniz de sizi takip etti. Aslında bunu yapmamalıydınız. Ayrılıp gitmişsiniz. Eski defterleri kapatmalıydınız. Siz bunu başaramadınız. Halbuki bilmeliydiniz ki Lider her yerde liderdir, parti başkanı her yerde parti başkanıdır. Hatta orada da olsa geldiğiniz yerde de olsa insanımız da aynı insan. “İyiler hareketi” diyerek liderinizi olduğundan fazla büyütmüş olmanızla bir yere varılmadığını en iyi siz anlamış olmalısınız.
Monşer: Lider sevicilik peşinde koşanların geldiği yer ya Saray saltanatı ya da egemenlere kapıkulu olmaktır.
Davasına inananların konumlandığı yer Türk milletinin vicdanıdır.
İmaj değişikliği ne geçmiş kirliliği yok eder ne de acı hatıraları unutturur.
Liderleri tanrılaştıran çarpık zihniyet sahiplerini de Allah ıslah etsin.
Odgurmuş: Böyle diyorsunuz ama biraz önce de belirttim liderinizi en önce siz ilahlaştırdınız. Bu durumda kimseye söyleyecek bir sözünüz olmamalı.
İzin verirseniz ve isterseniz biraz da Akşener’in Külliyeye gitmesi konusu üzerinde duralım.
Monşer: Sayın Akşener’in Cumhurbaşkanımızla görüşmesinin mutlaka büyük bir nedeni vardır. Liderlerin hikmeti tartışılmaz. Yanlış yapsalar dahi o yanlışta da bir hikmet olduğunu sakın unutmayınız.
Liderlerin para pul derdi olmaz. Onlar devlet ve millet için yaratılmış istisna insanlardır. Devlette görev alması ya da kendisi veya aileden birisinin elçi olarak atanması şayet gerçekleşirse bilin ki Türk devleti ve milletine hizmet aşkı için yapılmıştır.
Bizler bilgelerin, liderlerin hikmetleriyle yetişmiş bir nesiliz. Liderlere, bilgelere sadakati şeref saymış bir geleneğin mensuplarıyız.
Liderim çok yaşa!
Odgurmuş: Şimdi siz inandığınız gerçekleri mi söylediniz yoksa yukarıda da yaptığınız gibi yine ironi mi yaptınız. Sözlerinizin sonuna (!) işareti koyduğunuza göre ironi yaptınız.
Konuya devam edelim mi?
Monşer: Akçeli işler adına, vekillik adına bu kadar rezilliğe gerek var mıydı? Görevlendirilmiş kişilerin talimatıyla arkadaşlarınıza itibar suikastı yapmakla kalmadınız görevlilerin gücünden yararlanarak tehditler savurdunuz. Bu leke ömür boyu boynunuzda tasma olarak kalacak.
Her yerde dava arkadaşlarımızı birbirine düşürenlere çanak tuttunuz. Şimdi sıra size geldi. Sizde harcanıyorsunuz. Birilerine oyun kurarsanız bir gün size de oyun kurarlar. Şimdilerde olduğu gibi.
Varoluş gayemize suikast düzenleyenlere mürit olup elini öptünüz, biat ettiniz. Sahi hangi yüzle milliyetçilerin ve toplumun huzuruna çıkacaksınız.
Türk milliyetçilerine beddua edenleri avuçlarınız şişercesine alkışladınız. Sizi düşündükçe insanlığımdan, sizlerle yol arkadaşlığı yaptığımdan dolayı utanıyorum.
Türk milleti nezdinde Türk milliyetçilerinin umutlarını bitirdiniz. Yazık oldu. Şunu da bilin Türk milliyetçilerinin size oy vermesi için inanın tek neden bile sayenizde kalmadı.
Güle güle …
Odgurmuş: Cümlenizi “Güle güle” ile bitirdiniz.
Partinize yani önceki partinize, partinizden istifa etmiştiniz. Birtakım müdahaleler olduğundan söz ediyordunuz. Bu müdahale içerden mi oluyordu yoksa dışardan mı oluyordu. Siz de biliyorsunuz ki ülkede bulunan siyasi partilere hep dış müdahaleler olduğu ifade edilir. Sizde bu müdahale nasıl oluyordu. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Monşer: İyi Parti’ ye 3 yıldan beri kumpas kurulmaktaydı. Biz bu kirli oyunları sürekli yazdık. Kumpas; parti kongrelerinde, ön seçim garabetinde ve insan kaynakları noktasında aleni bir şekilde yapıldı.
Kurucu Genel başkan, oluşturduğu blok listeyi şu an vekil olan il başkanlarından bazılarına üzerlerini çizdirerek kendi dava arkadaşlarımıza itibar suikastı yapıldı. Buna alet olan şimdiki vekiller en az Kurucu genel başkan kadar suçludurlar. Hatta şu an vekil olan zat bana “evet onun talimatıyla arkadaşlarımızın üzerini çizdik. Delikanlıysan onu eleştir” Diyerek nasıl bir ruh haline mensup olduğunu görmüştüm.
Ön seçimde Türk siyasi tarihinin kara lekesi olan kumpaslar kurulurken, tombaladan da zengin vekiller çıkıyordu. Herkes halinden memnundu. Bizler eleştirilerimiz de haşhaşi ler dahi bu kadar rezilliğe imza atmadılar derken alınıyorlardı.
Masadan kalkma ve oturma bir facia iken sessiz kalanlar en az Meral Hanım kadar suçlu. Özü başına kamikazeliğine karar verenler, alkışlayanlar masum mu?
Seçim sürecinde Sayın Akşener’in adeta akıl tutulması diyebileceğimiz muhalefette karşı kullandığı dil ve üsluba tek kelime söylemeyenleri masum mu göreceğiz?
Odgurmuş: M. Akşener çok mu yanlış yaptı? Parti içinden kendisini uyaran kimse olmadı mı?
Monşer: Her hamlesi partiyi bitirmeye yönelik olduğu anlaşılan Sayın Akşener’e şirin görünen, elini öpen ve kongrede ondan destek alanlara bravo mu diyeceğiz?
Sözün özü kendi celladına âşık olanların akıbeti binlerce tarihi örnek ile doludur. Hiçbir ahlaki, hukuki değeri kabul etmeyen, liyakat yerine adamlılığı getiren, demokrasiyi akçeli işlere eviren bir yapı toplumda nasıl karşılık bulur? Nitekim toplumdan en sert karşılığını oyların üçte ikisini kaybederek aldılar.
İyi parti hikayesini bitirirken kendinizde tarih oldunuz.
Odgurmuş: Çok önemli bilgiler verdiniz. Daha önce de belirttiğim gibi bizler sosyal medyadan bazı şeyler okuyor, parti yöneticilerinin ve partiden istifa eden Milletvekillerinin açıklamalarını da yakından takip ediyorduk. Fakat işin bu raddeye geldiğini bilemezdik.
Şurası bilinmelidir ki bu kadar tutarsızlığı seçmen affetmemiştir. Yukarılarda yapılan ayak oyunlarını vatandaşın takip etmediğini düşünmek çok yanlış olur. Seçmen sakin ve sessiz durur fakat oy kullanırken de gerekeni yapar. Nitekim öyle oldu. Neredeyse % 20’lere ulaştığı ifade eden bir potansiyelin bir takım hırslar uğruna heba edilerek sol bir partiye aktarılmasını da vatandaş affetmeyecektir.
Ne diyelim hayırlısı olsun bakalım.
**
Not: Monşer’ in görüşlerinin tamamı sosyal medyadan alınmıştır. Görüşleri alınan düşünce adamının ismi bende mahfuzdur.