Kenan Eroğlu
Odgurmuş: Bir seçimi daha geride bıraktık. Allah milletimiz ve memleketimiz için hayırlara vesile etsin.
Türk milleti büyük bir millettir. Bugüne gelinceye dek çok seçim yapmıştır, çok badireler atlatmıştır ama her seçimden de her badireden de alnını akı ve yüksek feraseti ile çıkmasını bilmiştir.
Monşer: Ama ne haber önemli yerlerinizi koruyamadınız. Bu bir hezimettir. Kimse beklemiyordu nasıl salladık ama, nasıl aldık ama. İşte böyle alınır. Hem İstanbul’u, Ankara’yı vermedik. Ne hayaller kurmuşlardı ne oldu netice. Halk kazandı, halk.
Odgurmuş: Halk mı kazandı? Hangi halk?
Siz daha düne kadar halkı aşağılamıyor muydunuz? Halka “sürü, koyun, iki paket makarnaya satılıyor” demiyor muydunuz? Hatta halka “cahil, iktidar da bu cahil kesimden oy alıyor, kırsal kesimden merkeze doğru aldığı rey azalıyor” demiyor muydunuz? Şimdi ne oldu da bu beğenmediğiniz aşağıladığınız halkı birdenbire sevmeye başladınız.
Monşer: Halk gerçeği gördü, 20 yıldan beri aynı kişiyi görmekten, dinlemekten bıktı usandı. Bunlar değişimin ayak sesleri. Değişim başladı. Arkası gelecek. Bu seçimde ezdik geçtik. En önemlisi Ankara ve İstanbul’u vermedik. Bak bu çok önemli.
Odgurmuş: Siz bu belediyeleri ve bu oyları çalışarak mı kazandınız, yoksa Tayyip Erdoğan ve adayları kaybettiği için mi kazandınız? Ben muhalefet genel başkanlarının doğru dürüst bir yerde açık hava toplantısı yaptığını bile hatırlamıyorum. Bu elde edilen başarı CHP Genel başkanı Özgür Özel’ İn başarısı olarak görülüyorsa ben sizin siyasi aklınıza şaşarım. Bu seçim bir kaybeden yüzünden sizin hanenize yazmıştır. Yoksa CHP hangi tarihte bu kadar oy almış, Ecevit dönemi hariç tabi.
Belediyecilik ve hizmet konusunda yüz akınız bir belediye ismi söyler misiniz? Ben söyleyeyim. Eskişehir Belediye Başkanı. Onun dışında kayda değer bir başkan ve belediye adı verebilir misiniz?
Tarihen sabittir ki sizinkiler zaten çok konuşurlar, çok algı yaparlar ama ellerinden pek iş gelmez. Daha önceki bir Çankaya belediye başkanı Alper Taşdelen’in babası: “Bizim partili yamyamları doyuramadım” diye beyanat vermişti. Hatırladınız mı?
Nurettin Sözen zamanında İstanbul belediyesinde yapılan yolsuzluklar ayyuka çıkmıştı da iç edilen paraların miktarı dudak uçuklatan cinstendi.
Monşer: Bu dedikleriniz çok gerilerde kaldı. Siz bugüne bakınız. Bu günkü durumu anlamak istemiyorsunuz herhalde. Biz bir seçim zaferi aldık, siz daha nelerden bahsediyorsunuz?
Hani milliyetçiydiniz, milliyetçi oylara sahiptiniz, ülkücü oylar bir araya gelirse şöyle olur böyle olur diyordunuz ne oldu? Köprülerin altından sular mı geçti?
Odgurmuş: Bakınız sayın Monşer; bu bir rüzgardır. Eser geçer. Bu kez rüzgâr sizlerden ve adaylarınızdan yana esti. Bu rüzgâr her zaman aynı yönde esmez.
Fakat gördüğüm o ki. İktidar olarak ta, muhalefet olarak ta oturup düşünmek gerekir. Belediyeleri alanlar, biz bu belediyeleri nasıl aldık. Çalışarak ve hak ederek mi aldık yoksa “harman savurdu yel getirdi” konusu mu oldu.
Belediyeleri alamayanlar, kaybedenler ise iki kere oturup düşünmesi gerekir.
Bu seçimde görüldü ki; İyi partiye giden ülkücü oyların büyük bir bölümü CHP’ye gitmiş. Yani başka bir deyişle İyi partideki ülkücü oylar CHP’ye aktarılmış. İyi Partinin bu Ülkücü oyları nasıl CHP’ye aktardığı çok düşünülmesi gereken bir konudur.
Ak parti seçmeninin belki bir kısmı sandığa gitmedi. Bunun yanı sıra bir kısım oylarının da tepki olsun diye CHP’ye gittiği görülüyor.
Öte yandan her zaman kemikleşmiş bir oy potansiyeline sahip bulunan MHP seçmeninin de hem bir kısmının sandığa gitmediği hem de diğer bir bölümünün CHP adayları yönünde oy kullandıkları anlaşılıyor.
Büyük iddialarla “Göçmen politikası” üzerine seçim taktiği uygulayan Ümit Özdağ’da beklediği ve istediği neticeyi alamadı.
AKP’nin seçim sırasında “Hizmet belediyeciliği” sloganının bir işe yaramadığı görülürken, hiçbir iş yapmayan ve sadece algıya dayanan “reklam belediyeciliğinin” de işe yaradığı görülüyor.
Milliyetçi oyların çeşitli partilere dağılmış olduğu bu seçimde de görüldü. Öyle anlaşılıyor ki milliyetçi oylar hiçbir zaman bir araya gelemeyecek gibi.
Bu neticelere bakarak, vatandaşı suçlamak, ya da halk kazandı diyerek dolaylı olarak halkı takdir etmek gibi düşünceler bize göre yanlış düşüncelerdir. Halkın ferasetini her zaman ve her seçimde takdirle karşılamak gerekir. Bu seçim bu yönde karar veren kalk bir başka seçimde başka yönde karar verecektir.
Her durumda da halkın iradesine saygı duymak gerekir.