
SON KUT ALAN TÜRK; ATATÜRK 3
Halim KAYA
Daha önce farklı din ve tasavvuf büyüklerinin ağzından Atatürk’ün devleti kurmak üzere Allah tarafından görevlendirildiğini anlatan “En Son Kut Alan Türk: Atatürk” başlıklı iki yazı yazmış ve “Türklerde Kut” meselesini işlemiştik. Atatürk’ün ağzından bu kanaatimizi destekleyen bir cümle daha bulmanın sevincini yaşıyorum. Bu cümleyi görmeme yardımcı olan ve cümlenin Maten Gazetesinde 02.11.1921 tarihinde yayınlandığı haberinin Sadi Borak’ın Atatürk adlı eserinde olduğunu söyleyen Ali Rıza Özdemir hocama teşekkür ederim. Atatürk’ün kendi ağzından kut aldığını söylediği söz “Allah beni Türkiye’yi kurtarmaya memur etti.” şeklindedir.
Kut alma durumunu ifade eden bir yorum şeklinin de Yakup Bilgin Koçal’ın 2021 yılında 1.baskısı yapılan “Bütüncül Tarih” kitabında ifade ettiği şekilde Tolstoy’a göre tarihçiler, insanoğlunun işlerine tanrısal müdahaleyi kabul etme alışkanlıklarıyla, olayların nedenini, iktidar bahşedilmiş kişinin iradesinin ifadesinde görmek isterler; ama ne muhakeme ne de deneyim bu yargıyı doğrular. “Mesela, anlatmak istediğimiz, Kurtuluş Savaşı’nın geneliyle bağlantılı olarak Yalova bölgesindeki mücadele olduğuna göre, kadim tarih tezine bağlı kalsaydık şöyle diyebilirdik: Tanrı İngilizlere iktidar verdi, onları ödüllendirdi ve tanrısal hedeflerine ulaşmaları için İngilizlerin iradesini yönlendirdi. Yanlış yolda olan Osmanlı’yı da cezalandırmak istedi; Vahdettin’i yetkilendirerek zevale erdirdi ama sonra olan biteni yeterli gördüğünden Mustafa Kemal üzerinden varlığımızın yok olmasına izin vermedi. Bu yaklaşım, inananlar açısından çelişkiye düşmelerine neden olmadan, inandırıcı olabilirdi.” (S:20-21) diyerek bir tarih yorumundan bahsederken önce Kut’un Türklerden alınması dolayısıyla İngilizlerin işgalini ancak tekrar Türklere Mustafa Kemal vasıtasıyla Kut verilmesiyle de Kurtuluş savaşının kazanıldığı şeklinde yorumlandığını görüyoruz.
MHP Davasından yargılanan Rıza Müftüopğlu’nun Mamak Cezaevş hatıralarını yazdığı “Copların Askerleri” adlı kitapta 6 göbek önceki dedelerinden başlayarak sülalesi hakkında verdiği bilgide Rıza adlı dedesinin Atatürk hakkındaki öngörüsünü aktarmaktadır.
“En küçük Rıza dedem ailemizin son müftüsü idi. Onun öyle kerametlerinden bahseden olmadı. Ancak çok okuyan biri imiş. Yalnız Rıza Dede’mle ilgili olarak anlatılan çok enteresan bir olay vardır. İstiklal Savaşı öncesinde Rıza Dedem tembih etmiş ‘Kim İstanbul’dan gelirse önce bana uğrasın.’ İstanbul’dan gelenler önce Rıza Dedem’e uğrarlarmış. Gelenlere sorduğu soru ‘İstanbul zapt edildi mi’ olurmuş. En sonunda gelen biri ‘Evet Müftü Efendi İstanbul’u maalesef zapt ettiler’ demiş. Rıza Dedem ‘çok şükür’ deyip salondan çıkıp odasına gitmiş ve şükür namazı kılmış. Salondakiler çok şaşırmışlar. Gelince bir soralım demişler. Dedem salona girdiğinde ‘Merak etmeyin İstanbul tekrar bizim olacak. Mustafa adında biri başımıza geçecek. Yeni bir devlet kurulacak. İdare tarzı farklı olacak. Bu kişi sarı saçlı, mavi gözlü biridir. Benim şükür namazı kılmamdaki sebep bu durumları kitaplardan çıkarmamdır. Haberler geç gelince şüpheye düşmüştüm. Şüphem nedeniyle şükür namazı kıldım. Ülkemiz bir büyük badire geçirecek ama istiklalimize kavuşacağız. İstanbul’da tekrar bizim olacak.” (Rıza Müftüoğlu, Copların Askerleri s.84) Diyerek Atatürk’ün Kut aldığını ve Türkiye’yi kurtarıp rejimi farklı bir devlet olarak yeniden bağımsızlığına kavuşturacağını daha istiklal söylemiş olmasıdır. İstanbul 1918 yılında işgal edildiğine göre Türkiye’yi kurtaracak kişinin sarı saçlı mavi gözlü adının da >Mustafa olacağının haber verilmesi hem bir keramet hem de Mustafa Kemal Atatürk’ün Allah tarafından görevlendirildiğinin yani Kut aldığının işaretidir.
Türklerdeki Kut inancına ve Atatürk’ün Kut aldığı düşüncesine karşı çıkanların ileriye sürdükleri “Peygamberler ancak Allah’tan Kut yani vazife alırlar” bakış açılarıdır. Allah aslında yeryüzündeki herkesin yaptığı işi ona Allah vermiştir. Allah verdiği vazifelerin bir kısmı Peygamberlerin tebliğ ettiği dinin ahlaki öğretileri gibi topluma açıklanarak yapıldığı gibi kimileri de hiç kimseye beyan edilmeden sadece ilgili kişi tarafından yerine getirilir. Hem Kut almak için Peygamberler gibi günahsız olmak zorunluluğu yoktur. Allah peygamberler gibi İsmet sıfatı olmayanlara da çeşitli vazifeler yükler. Atatürk’te hatasıyla sevabıyla Türkiye Cumhuriyetini kurmak üzere Allah’tan vazife almıştır. Yani Allah tarafından vazifelendirilmiştir.