Vehbi Koç’la yaşanmış bir hikaye…
Yıllar önce, yani 80’li yılların başında taşradan Ankara’ya tayin olmuş tuttuğumuz müstakil bahçeli bir evde kiracı olarak oturuyoruz.. Hacıbektaşlı bir komşum var. Allah rahmet eylesin İbrahim Çetin amca, sözüyle duruşuyla güzel bir insan.. Merhum o tarihte 65’li yaşlarda ve kendisi Orman İdaresinden emekli…
O anlatmıştı…
İşte anlattıkları:
Çalıştığımız yıllardı, gençtik, dağ-bayır geziyoruz..
Yine günlerden bir gün ormanda çalıştık, vakit öğle sonrası; bulunduğumuz yerin bağlı olduğu ilçeden aldığımız, ekmek, peynir-zeytin, helva, domates, biber vs. gibi nevaleleri arkadaşlarla doğa harikası çimenlere oturduk, yiyoruz..
Biz yemek yerken bulunduğumuz bayırın üstünden geçen yolda bir araba belirdi.. Araba hemen az ileride durdu.. İçinden, kıyafeti düzgün biri indi.. Yanımıza yaklaşıp, selam-sabah faslından sonra yemek yediğimizi görerek sadece ne yaptığımızı merak ettiğini söyleyip, ‘afiyet olsun’ diyerek geriye döndü… Bir anlam vermedik amma üstünde de durmadık ve neşe içinde yemeye devam ettik..
Biraz sonra bir baktık bu sefer ilk gelenle birlikte fötr şapkalı biri daha olmak üzere 2 kişi geldiler. Fötr şapkalı, ‘evladım afiyet olsun.. Ne yiyip içiyorsunuz.. Çokta tatlı yiyormuşsunuz’ deyince “amca yavan-soğan ne bulduysak yiyoruz buyur beraber yiyelim” dedik…
‘Sağolun evladım’ dedi ve ‘beni tanıdınız mı?’ diye sorunca…
Tabi bu olayın geçtiği yıllarda yaygın tv ve gazete yok. O yüzden,
“Hayır tanıyamadık” dedik..
Bunun üzerine misafirimiz:
‘Ah oğlum ah, belki adımı duymuşsunuzdur ben, bir çok fabrikaları, şirketleri olan Vehbi Koç..
Sizin gibi şöyle her şeyi tatlı-tatlı yiyip-içmek için nelerimi feda etmezdim ki! Hadi sizlere afiyet olsun, siz keyfinizi bozmayın’ dedikten sonra yanındaki arkadaşa (şöförüymüş) ‘evladım arkadaşlara birer harçlık ver’ dedi.. Arkadaş bizlere o tarihte hatırı sayılır miktarda harçlık dağıttıktan sonra, bizlere; ‘Hadi Allaha ısmarladık’ dedi ve gitti…
Biz yemeğimizi yerken ismini ve ününü duyduğumuz ancak kendisini hiç görmediğimiz Vehbi Koç’la karşılaşmanın şaşkınlığını hala üstümüzden atamamıştık…
Değerli dostlar;
Hepiniz bilirsiniz ki, merhum Vehbi Koç, 30’lu yaşlardan itibaren ileri derecede şeker hastası olduğu için çoğu yiyeceği yiyemiyor, dikkatle seçerek yediklerini de ancak ve ancak çok az yiyebiliyordu…
Bir diğer dikkat çeken husus cimriliğe yakın tutumluluğuyla bilinen merhum Koç’un işçilere hatırı sayılır miktarda harçlık vermiş olması. Bu da, yaşadığı sağlık sorununun o anda kendisinde oluşan duygusal yansımasının dışa vurumu olsa gerek…
Ez cümle, mutlu, huzurlu ve güven içinde yaşamanın temel şartı; sevgiyi, saygıyı da asla gözardı etmeden önce sağlık sonra da menfaate dayanmayan dostluktan geçmektedir..
Ki, gerisi laf-ı güzaftır..
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!
Harun KILIÇ
ANKARA