
ÜLKÜCÜ HAREKETİN DOKTRİNER EĞİTİMİ ve KENAN EROĞLU
“12 Eylül 1980 öncesi özel eğitim notları” alt başlığıyla yayınlanan Kenan EROĞLU imzalı çalışma ülkücü hareketin dünü ve bugünü arasında mukayese yapabilmek için güzel bir eser. Güzel bir eser diyorum çünkü kitap Kenan Eroğlu’nun “eğitim seminerleri” sırasında tuttuğu notlardan meydana geliyor. Kitap ülkücü hareketin dünü ile ilgili belgesel bir kaynak durumunda.
“Değerli okuyucu, elinizdeki eser; eğitime, kitaba, dergiye, gazeteye, büyüklerimize, büyüklerimizin görüşlerine, seminer-konferans gibi eğitici çalışmalara iyi insan, iyi ülkücü yetiştirmek amacıyla eğitime çok çok önem veren ve bu yolda dernekte bulunduğu sırada günleri seminer vermekle, sohbet etmeyi, kitapları, dergileri sürekli tavsiye eden bir Türk milliyetçisinin kaleminden çıkmış notları ihtiva etmektedir.”(sh.6) diyerek kitabın alınan notlardan meydana geldiğini belirtmektedir.
Bir başka yerde ise: “… eğitim olmadan o fikri kuruluş ya da siyasal partinin taraftarı olan kişiler; kendi davalarını savunamazlar, savunuyor gibi yaparlar ama gerçekte hareketin merkezinin düşüncelerini olduğu gibi aktarma imkanı bulamazlar.”(sh 6) diyerek de eğitimin önemini belirtmektedir. İşte “hareketin merkezinin düşüncelerini olduğu gibi aktarma” konusunda eğitimin önemini bilen ülkücü hareketin önderi Başbuğ Alpaslan TÜRKEŞ önce yapılacak işleri, yapılan faaliyetleri anlatacak ekibin yetiştirilmesi gerektiğini düşünerek “eğitimciler” adı altında ülkücü hareketin “uç beylerini” seçip onları eğitimden geçirip “eğitimciler” adı ile Türkiye’yi karış karış gezerek, ülkücü dünya görüşünü anlatıp Milliyetçi Büyük Türkiye’nin kurulması için Hoca Ahmet Yesevi’nin fetih orduları gibi gönül erlerini Türkiye’nin dört bir yanına göndererek seminerler, konferanslar verdirerek aydınlanma hareketinin başlatmıştır.
İşte bu kitapta “ikinci Yesevi Hareketi” başlatarak yapılan faaliyetlerde nelerin anlatılması gerektiğini önce öğretip Türkiye’nin dört bir yanına gönderilmişlerdir. Dünün “Hacı Bektaşi Velilerin, Sarı Saltukların” yaptığı fetih hareketini yeniden canlandırarak önce gönülleri kazanıp kaliteli insan, imanlı, ahlaklı ülkücü yetiştirmenin erdemli vazifelerini üstlenmişlerdir.
Bu, “eğitimciler” ordusuna kimler ders vermiş, kimler güzellikleri anlatmış ve en önemlisi de neler anlatmıştır. “Gönül ordusuna” ders verenlerin başında elbette Başbuğ Alpaslan TÜRKEŞ ve ona inanmış, ona güvenmiş insanlar vardı. Sayın Kenan EROĞLU’nun belirttiğine göre Başbuğ Alpaslan TÜRKEŞ katılımcıların sayısına bakmadan saatlerce “nasıl ülkücü olunur” veya “ülkücü nasıl olmalı, nasıl hareket etmeli, gittiği yerlerde neleri anlatması” gerektiği üzerinde saatlerce konuşmuş, katılımcıları konuşturmuş ve “eğitimcilerin” fikri olgunluklarını sağladıktan sonra “Hoca Ahmet Yesevi”nin fetih orduları gibi Türkiye’ye dağıtmış ve fetih hareketini başlatmıştır.
Başbuğ Alpaslan TÜRKEŞ’in fetih ordularını yetiştiren ekipte Namık Kemal ZEYBEK, Türkmen ONUR, Sadık Kemal TURAL, Muzaffer ŞAHİN, Ali GÜNGÖR, Agâh Oktay GÜNER, Esat GÜÇHAN, Gün SAZAK, Ahmet Bican ERCİLASIN gibi kendi sahalarında yetişmiş otorite olan gönül erleri, Başbuğun yardımcıları “eğitimci” ordularına dersler vermişler, onları aydınlatmışlar. İşte bu “eğitimciler” ordusunun içinde olan sayın yazar Kenan EROĞU, bu eğitim sırasında tuttuğu notlarla “ÜLKÜCÜ HAREKETİN DOKTRİNER EĞİTİMİ” kitabını bizlere armağan etmiştir. Yazımın başında belirttiğim “kaynak” olma özelliği bakımından da ayrıca önem arz ediyor. Sayın Kenan EROĞLU tuttuğu notlarda seminerin kimler tarafından, nerede ve hangi tarihte verildiğini kendi el yazısı ile belirtmiştir.
Seminerlerde anlatılanlara göz atacak olursak; iyi ülkücü olmak için önce kültürlü, bilgi birikimiyle, yaşantısıyla, davranışlarıyla, tavırlarıyla, konuşmalarıyla örnek olacak vasıfların belirtildiğini, bunların nasıl anlatılması gerektiği Sayın Kenan EROĞLU’nun notlarında madde madde belirtilmiş. Ayrıca “İslam Ahlak ve Fazileti” ve “Türklük Gurur ve Şuuru” çerçevesinde yapılması gerekenler madde madde ifade edilmiş. Kitabın o zaman ülkücü hareketle özdeşleşmiş ilahiler, marşlar eklenmiş, her ülkücünün mutlaka okuması gereken kitapların listesi verilmiştir. Kitabın bir bölümünde ise “okunması gereken yazılar” vs. notlar da “Beşeri Münasebetler” adıyla( tasavvuf, Türk Milliyetçiliği, ekonomi, kominizm, faşizm vb. konular) eklenmiştir.
Hemen şunu da belirtmeliyim: Bütün konularda önce alınan notlar verilmiş, sonradan da açılımı yapılmış. Bu bakımdan “belge-kaynak” olarak önem arz ettiğini tekrar belirtmeliyim.
Kitap “dün ile bugünün mukayesesi” yapılabilmesi bakımından da çok önemli. Dün öğretilen vasıfları belirtilen Türk milliyetçilerinin vasıfları ile bugün yapılanlar açısından bir mukayese mutlaka yapılmalıdır. Yapılalı ki nerede hata yaptığımız ortaya çıksın. Dünün güzellikleri bırakılıp bugün acımasızca yıkıcı bir tenkidi nereden öğrendiğimizi, nereden aldığımızı bulmalı, sadece benim dediğim doğru, liderde kim oluyor, başkan da kimmiş dercesine kendi dediğine parelellik arz etmeyen görüş ve düşüncelere neredeyse sövme derecesinde tenkit olacak iş değil. Hele hele bu hareketler bir ülkücüye hiç mi hiç yakışmaz. Acaba biz öğrendiğimiz ülkücülüğü( kitapda belirtilen vasıflara haiz) yaşasak, anlatsak, güzellikleri tebliğ etsek başımızdaki bu musibetler olur mu? İşte bunları da kitabı okuyunca anlayacaksınız.
Teşekkürler Kenan EROĞLU başkanım.
01.01.2023
Musa SERİN
Emekli Öğretmen