AHMET URFALI
Kubbealtı Lugat’ta selam; ‘’Bir kimseye veya bir topluluğa yakınlık, sevgi ve nezâket göstermek, sağlık, esenlik ve başarı dilemek için “selâmün aleyküm, merhaba, hayırlı işler” gibi sözlerden birini söyleme yâhut aynı dileği taşıyan bir işâret veya harekette bulunma. Huzur, güven, sağlık, selâmet. “ anlamıyla açıklanmıştır. Merhaba ise aynı lugatte;
‘’ genişlik, bolluk olsun”dan merḥabā. “İyi günler, günaydın” anlamında selâmlaşma sözü. Övülen, yüceltilen kimse veya şeye hitap sözü.’’ olarak belirtilmiştir. Merhaba, bir selâmlama sözü olarak; “Allah sana bolluk ve rahatlık, huzur ve âfiyet versin” anlamlarında kullanılmaktadır. Selam, ‘’kurtuluş, esenlik, barış” manasıyla bir selamlaşma terimidir.
Kişilerin birbirleriyle iletişim kurdukları ilk alanlardan olan selamlaşma, her kültürde farklılıklar göstermesine karşılık, uygulama amacı itibarıyla benzerlikler göstermektedir. Zira insanlar arasında kurulacak olan bağlar, selamlaşmayla başlar. İnsanların birbirine barış, sağlık, esenlik, huzur ve rahatlık dilemeleri evrensel bir insani değerdir. Selamlaşma, merhabalaşma insanlar arasında huzur ve güven duygularını pekiştirmesinden dolayı sosyal barışın sağlanmasında etkili bir konuma sahiptir. Denilebilir ki, selam ve merhaba sözleri kişisel iletişimin başlamasında anahtar durumundadır. Bu sözlerle katı yürekler yumuşar, çatık kaşlar çözülür. Selamlaşma sözle olabileceği gibi davranışlarla da gösterilebilir. İletişim üzerine yapılan araştırmalarda kelimelerin %10, ses tonunun %30, beden dilinin ise %60 oranında etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu bakımdan selamlaşma da hem sözle hem de beden diliyle olabilir.
Sözlü selamlaşmalar; ‘’ merhaba, selamünaleyküm, selam/selamlar, günaydın/tünaydın, hayırlı sabahlar, hayırlı günler, hayırlı akşamlar, hayırlı geceler, hayırlı yolculuklar, (hayırlı kelimesi yerine iyi sözü de kullanılır.) hoş geldiniz, Allah’a ısmarladık, Allah’a emanet ol, hoşça kal, esen kal, esenlik dilerim, görüşmek üzere, görüşüz, eyvallah, kendine iyi bak, güle güle ve elveda’’ biçiminde olabilir. Beden diliyle yapılan selamlaşmalar; ‘’ tokalaşmak, baş selamı vermek, el sallamak, eli başa götürerek selam vermek, sağ eli kalbin üstüne koymak, sarılmak, kucaklaşmak, başları tokuşturmak, tebessüm etmek, göz kırpmak, sağ omzu öpmek, el öpmek.’’ şeklindedir.
Selamlaşmanın dini, kültürel, sosyolojik ve psikolojik yönlerden değeri ve önemi bulunmaktadır. Her inanç ve disiplin, insanlar arasında selam alıp vermeyi tavsiye etmiştir.
Yüce kitabımızda Allah; ‘’ “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. (Nisâ; 86)’’ buyurmuştur.
Türk kültür hayatının büyük hazinesi Dede Korkut Hikâyelerinde selamlaşmayla ilgili pek çok örnek vardır; ‘’Dedem Korkut öteden beri geldi. Baş indirdi, bağır bastı, ağız dilden görklü selam verdi.’’ Adı geçen eserin ‘’ Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek Boyu’’ nda da yoğun selamlaşma örnekleri mevcuttur. Türk kültüründe attan inilir, börk koltuk altına alınır, toprağa diz vurup selam verilir. Baş eğip diz vurarak selam verme ritüeline eski metinlerde sıkça rastlanır.
Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve halk arasında Mevlid olarak tanınan Vesiletü’n Necat adlı eserin ‘’Merhaba’’bölümünde Hz. Peygamber saygıyla selamlanır:
‘’Merhabâ ey cân-ı cânan merhabâ
Merhabâ ey derde dermân merhabâ ‘’
Hz.Mevlana; ‘’ Selam olsun göğsünde dev bir kor ateş taşıdığı hâlde çevresine zemzem olana.’’ der. Mevlevi ayinindeki selam bölümleri de ; Birinci selâm Tanrı’nın birliğine, ikinci selâm vahdete inanma, üçüncü selâm mutlak varlığın olgunluğuna erişme, dördüncü selâm kendine dönme olarak nitelendirilir.
Yunus Emre;
‘’Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun’’ dörtlüğüyle başlayan ‘’selam olsun ‘’ şiirini;
‘’Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun’’ dizeleriyle tamamlar.
Yunus Emre, ‘’kalanlara selam olsun’’ derken Yahya Kemal, ‘’evvel giden dostlara selam olsun.’’ sözlerini sarf eder:
‘’Caizse Harâbât-ı İlahide de her dem
Yârân yine Rindan-ı Kirâm olsun erenler
Tekrar mülaki oluruz Bezm-i Ezel’de
Evvel giden ihvâna selâm olsun erenler“
Kalanlara da ve gidenlere de selam olsun.
Toplumsal hayatımızda hem görgü kuralı hem de kültürel bir değer olarak selamlaşma git gide terk ediliyor. Huzur, güven, sağlık, selâmet, kurtuluş, esenlik, barış anlamlarıyla selamlaşma, birlik ve beraberliğimizin temel olgularından birisidir. Bu sebepten selam alıp selam vermek asli bir insanlık yükümlülüğüdür.
TEŞEKKÜR EDERİM ABDÜLHAMİT BEY, VAR OLUNUZ.