Ahmet B.KARABACAK
Ülkücü Kadro olayından sonra biz, zaten ısınamadığımız parti çalışmalarını bıraktık, kurduğumuz TÜRK GENÇLİK VAKFI kanalıyla, hem cezaevlerine doldurulan ülkücü gençlere ve dışarıda onlardan daha zor durumda olan ailelerine yardım ediyor, hem de vakıf salonunda her kesimden gence seminerler veriyorduk. Vakfa gelir sağlamak için, bir kooperatif, iki de anonim şirket kurmuştuk. Artık hemen hemen bütün zamanımızı buna ayırıyorduk. Pek çok üniversite öğrencisine burs veriyor, yurtların yakacaklarını temin ediyorduk. Sistemli olarak cezaevlerini ziyaret ederek, oradaki genç arkadaşların moralini düzeltiyor, ihtiyaçlarını gideriyorduk.
Bir kış günü, Arvasî hoca ile Eskişehir cezaevine giderken: ”Hoca, dedim, çok yoruluyoruz.”
Arvasî bey: “Yorulalım Ahmet bey, dedi. Bu çocuklar Türkiye’nin istikbali. İçeride iyi yetişiyorlar.”
Biz bu çalışmaya, 1980 ihtilâline kadar kesintisiz devam ettik. Vakıf lokalinde verdiğimiz seminerlerle pek çok gencin, gözlerindeki perdeyi kaldırdık.
Bugün, halâ orada yetişenlerin gelerek veya telefonla ulaşarak beni aramalarından, her yıl Arvasî hocayı anmak için toplantılar düzenlemelerinden, o günkü emeklerimizin çok verimli geçtiğini, boşuna çabalamadığımızı anlıyorum. 1977 kongresine gitmeden bir toplantı yaptık. O sırada Arvasî bey emekli olmak için başvurmuştu. Onun haberi olmadan, (belki başaramayız diye) M.H.P. genel idare kuruluna girmesi için çalışmağa karar verdik. Herkes, gelen delegelere durumu anlattı. Ana listede olmamasına rağmen, büyük bir oyla genel idare kuruluna girdi. Biz, kongredeki emek hırsızlarından rahatsız olmuş, İstanbul’a dönmüştük. Radyo listeleri açıklarken, durumdan haberi olmayan Arvasî beyin de adını vermiş.
Bana telefon etti, kendi adına benzer bir ismin okunduğunu, bunun bir yanlışlık olabileceğini söyledi.
“Yanlışlık yok hoca, dedim, o sensin. Bizim temsilcimiz olarak, emek hırsızlarıyla sen uğraşacaksın.”
1980 ihtilâlinde, o genel idare kurulu üyeliği yüzünden başına gelmeyen kalmadı. Fakat bir kere olsun, benim başımı derde soktunuz , demedi. Mekânı cennet olsun…
_______________________
Yazarın Üç Hilâl’in Hikâyesi adlı kitabından alınmıştır.