Prof. Dr. Mehmet Şahin
Türkiye savunma sanayii alanında müthiş bir ivme yakaladı. Bu alanda dünyada ilk yüz şirket arasına önemli sayıda şirket sokabildi. Hele insansız hava araçları konusunda beklenmedik hızla ilerleyerek göz kamaştırıcı bir yer edindi. İçerideki bazıları gözlerini kapatırken dünya dikkatle Türkiye’nin bu alanda ortaya koyduğu başarıları izliyor. Ağır Sanayi Hamlesini kaçıran Türkiye, Millî Teknoloji Hamlesiyle teknolojik yarışta geri kalmak istemiyor.
Gün geçmiyor ki dünyanın önde gelen gazete ve dergilerinde başta Bayraktar’ın ürettiği TB2 ve Akıncı başta olmak üzere Türk savunma sanayi şirketlerinin ürettikleri insansız hava araçları haber olmasın.
Ukrayna’da TB2 adına şarkı yazılırken, buradaki terör örgütü PKK sevicileri ağıt yakıyorlar.
Teknolojik alanda yapılanlar Teknofestler vasıtasıyla ülkeye ve dünyaya tanıtılıyor. Ülkenin gençleri heyecanla bu etkinliklere katılıyor, projeler ortaya koyuyor, izliyor, yapılanları görüyor, motive oluyor…
Tüm bu hayranlık uyandıran işlere imza atılırken bir kesim var ki onlar başka bir âlemde yaşıyor. Gözleri ve vicdanları kör olmuş, insanına ve ülkesine güveni olmayan bağımlı zihniyetliler Türkiye’nin savunma sanayi alanında yaptıklarını görmüyor veya bu alanda yapılanlardan tedirgin oluyor.
Savunma sanayi alanında yapılanlara uzun süre gözünün kenarı ile bakanlar, burun kıvıranlar, küçümseyici tavır takınanlar, dünyadaki olağanüstü ilgiyi ve içerideki halk desteğini görünce yavaş yavaş alanda kendilerini göstermeye başladılar.
Türkiye tarafından üretilen İHA/SİHA’lar konusunda dünyada manşetler atılırken, önemli köşe yazıları yazılırken, önde gelen dergilere kapak olurken, başta Yunanistan olmak üzere TV programları yapılırken ve konunun uzmanlarının görüşleri sorulurken “Bizimkiler” üç maymunu oynadılar.
Bu konuda iki olumlu cümle kurmadılar. Yaptıkları programlarda yer vermediler. Tam tersi küçümseyici tavırlarına devam ettiler. SİHA’lar üzerinde bir vida bile olmayacak bazı tipler Selçuk Bayraktar gibi öncüleri tartışmaya kalktılar!..
Tüm bunlara rağmen, seçim süreci yaklaşırken yapılanlara milletin desteğini görünce “Savunma sanayi devlet projesidir. Tabii ki destek verilecek” demeye başladılar.
Fakat geçmişte yapılanlar, bugüne kadar takındıkları tavırlar ve ülkenin karşı karşıya kaldığı ciddi konularda sergiledikleri tutumlar, savunma sanayi alanına sahip çıkacakları konusunda güven vermiyor.
Siz olsanız?
Terörle mücadele için TBMM’ye getirilen sınır ötesi operasyon amaçlı tezkereye “Hayır” oyu verene,
“NATO yazılımlı” hareket ederek ülkenin çıkarlarını korumak için en ufak bir dik duruşu olmayana,
Tüm acı tecrübelere rağmen müstakil bir savunma sanayi planı ve programları olmayanlara,
HDP’yi “ortak” olarak görenlere,
“Kim bize saldıracak?” diyenlere,
PKK ve FETÖ ile nasıl mücadele edeceklerini ortaya koyamayanlara,
Önemli konularda üçüncü sınıf Batılı diplomatların ağızlarına bakanlara,
Ülkenin iç siyasetiyle ilgili hazırladıkları önemli bir belgeyi bir AB ülkesi büyükelçisine gönderenlere,
S-400 konusunda Washington ve Brüksel merkezli diplomatların ağızlarıyla konuşanlara,
Gücü eline geçirir geçirmez T3 Vakfı’nı hedefe koyup, iftira atıp, onlarla mahkemelik olanlara,
“SİHA’lar JİTEM’e beziyor” diyenlere ve bunlar karşısında sesi çıkmayanlara,
Karabağ’ın işgalden kurtarılması sürecinde Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında olmasını lekelemek isteyenlere ve birliktelikten rahatsızlık duyanlara,
“Türkiye, Doğu Akdeniz’de saldırgan tutum takınıyor” diyenlere,
Dış politikada bir türlü bağımlılıktan kurtulamayanlara,
“Aman ağzımızın tadı kaçmasın” diyerek hareket edenlere… güvenir misiniz?
Peşinen söyleyeyim; Bakmayın şimdi siz bunların “Biz de destek veririz. Bu konu millî bir mesele” falan dediklerine.
Bir fırsat yakalasınlar, geçmişte Nuri Demirağ’ın, Nuri Killigil’in, Vecihi Hürkuş’un başına ne getirilmişse Selçuk Bayraktar ve onun gibi kahramanların başına aynısını getirirler.
Bugüne kadar yapılanları da geçmişte yaptıkları gibi gömerler…