Fazlı KÖKSAL
Geçici korunan Suriyeliler her gündeme geldiğinde Ensar/Muhacir kardeşliğine vurgu yapılıyor. İnsanların dini duyguları sonuna kadar sömürülüyor. Ama kimse bu Suriyelilerin muhacirlerle benzerliklerinin olup olmadığını sorgulamıyor… Oysa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile “Geçici korunan” statüsündeki Suriyeliler arasındaki ilişki ile Ensar/Muhacir ilişkisi o kadar farklı ki?
Ülkemizdeki Suriyelileri Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacirlere benzetebilir miyiz?
Bazı sorular sorarak konuya açıklık getirmeye çalışalım…
1) Ensar ve muhacirlerin dilleri, soyları ve kültürleri aynı mı, yoksa ayrı mıdır?
2) O dönemdeki her Medineli Ensar mıdır? Muhacirlerin masraflarını tüm Medineliler mi karşılamıştır, yoksa misafir oldukları kişiler mi?
4) Medine’nin nüfusu, Ensar’ın sayısı ve Muhacirlerin sayısı nedir?
5) Muhacirlerin kaçı yoksuldur?
6) Muhacirler Medine’ye zevk sefahat için mi gelmiştir. Yoksa Medine’de baskı ve zulüm gördüklerinden, Medine’de güç kazanıp sonra Mekke’yi fethetmek için mi?
7) Muhacirler Ensar’a ekonomik açıdan yük mü olmuştur? Katkıda mı bulunmuştur?
8) Medine’de, Ensar’ın Muhacirlere karşı hiç tepkisi olmamış mıdır?
9 ) Muhacirler arasında Peygamberimiz olmasaydı, Ensar Muhacirlere aynı kabulü gösterir miydi?
10) Muhacirler Medine’de kaç yıl kaldılar?
11) En önemli soru; Muhacirler Ensar’ın ahlakı, kültürü, dili, geleceği ve can güvenliği için bir tehdit teşkil etmekte miydi?
12) Muhacirleri Medine’ye Ensar davet etmiştir, Suriyelileri Türk Milleti mi davet etmiştir?
13) Ensar ile Muhacir arasında az sorun çıkmasının temel nedeni Peygamberimizin her muhacire ile bir Ensar’ı kardeş ilan etmesidir. Muhacir Mekkelinin ihtiyaçları kardeş ailesi tarafından karşılandığı için bir sorun yaşanmamıştır. Suriyeli sığınmacı ailelerin kardeş ailesi var mıdır?
14) Günümüzde altı milyon kişinin temel ihtiyaçlarını karşılamak, o dönemin Arap toplumundaki beş yüz muhacirin temel ihtiyaçlarını karşılamakla bir tutulabilir mi?
15) Suriyeli mültecilerin İslam’a bağlılıkları ve ahlaklarını muhacirlere benzetmek, muhacirlere hakaret değil midir?
Merak edenler yukarıda sıraladığım soruların cevabını kaynaklardan çok rahat bulabilirler. Cevaplarının bulduklarında bizimle Suriyeliler arasındaki ilişkinin Ensar Muhacir ilişkisine zerre benzemediğini göreceklerdir.
Muteber Siyer kitaplarının çoğunda aktarılan Ensar ile Muhacir arasındaki gerçekleşen bir uyuşmazlık çok ilgi çekicidir:
Huneyn Savaşı’ndan sonra ganimet dağıtımının gerçekleştiği Cirane’de Hazreti Peygamber ganimetleri dağıtırken, yeni Müslüman olan Muhacirlerden bir kısmına dine ısındırmak adına fazla miktarda pay ayırdı. Buna Ensar’ın gençlerinden itiraz oldu. Hatta kimilerinden Hazret-i Peygamber’in hemşerilerini koruduğu gibi sözler sarfettiler. Hazreti Peygamber çok üzüldü. Ensarı topladı. Onlara “Fazla mal verdiklerim onu alıp gidecekler, ben sizinle kalacağım. Ben size yetmiyor muyum?” dedi[1]. Yani Peygamberimiz Ensar’ın muhacirlere tepkisini onların geri döneceklerini söyleyerek ve kendisini tanık göstererek durdurdu… İmanın zirvesindeki Ensarın, ahlakından zerre kuşku duyulmayacak Muhacirlere tepki duymamaları için peygamberimiz “onların geri döneceğini” söyleyerek ikna etmek zorunda kalıyorsa, Türk Milletinin Suriyeli sığınmacıların yurtlarına dönmesini istemesinden doğal ne olabilir…
Ayrıca Muhacir-Ensar ilişkisine dinci romantizmin penceresinden değil de, tarihin aydınlatıcı gerçeğinden bakarsanız, Ensar’ın yurdunda (Medine’de) Muhacirin hâkim olduğunu, Ensar’a bir daha, yönetim hakkı vermediklerini, Peygamberimizin vefatından sonra çoğunluğu Kureyşlilerden oluşan muhacirlerin Ensar’dan halife seçilmemesi için “Halife Kureyş’ten olur” görüşünü ortaya attıklarını görürsünüz…
Bu konuları objektif bir şekilde araştırıp cevapladıktan sonra hâlâ geçici korumaya tabi Suriyeliler ile muhacirler arasında bir paralellik kuran çıkar mı? O da onların idrakine kalmış.
[1] Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi “Cirane” maddesi.
Mustafa Kılıç/ Hazreti Peygamber’in Ci’râne Günleri/ https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/153681