Basında, MEB Anasınıfı kitabının bir sayfasındaki resim tenkit amaçlı olarak çıkmıştı. Resimde bir kaç öğrenci ve iki bayan öğretmen var. Öğretmenin biri küçük öğrencisinin yüzünü hafiften okşuyor. Resmin bir yerinde de öğrenci öğretmene sığınmış, öğretmen ona yakınlık gösteriyor…
Basının tenkit edip kabul edilemez diye yaygara yapması, öğrencinin yüzünü okşayan öğretmenin başının açık olması, sığınılan ve öğrenciye yakınlık gösteren öğretmenin ise türbanlı olmasıdır. “Vay efendim başı açıklar hep böyle zalim, kaba ve acımasız gösteriliyor, türbanlılar da vicdanlı ve sığınılacak bir liman gibi gösteriliyor. Bu kabul edilemez bir ayrımcılıktır…” diye basıyorlar yaygarayı…
Şu hemen kabul edilmeli ki, ayrımcılık, baştan öğretmeni başı açık ve türbanlı olarak görmekle yapılıyor. İnsan insandır, kadını, erkeği, türbanlısı türbansızı… diye bölmek, parçalamak kabul edilemez, asıl bölücülük buradadır. Kalın kafalılıkla bölerek yola çıkılırsa, yolda bu gibi takıntıların olacağı açıktır…
Sonra da oturmuşuz, yoldan giden bayanın yanlışlıkla öldürülmesini, 12.kattan aşağı atılmasını, boşanan eşi tarafından bıçakla doğranmasını… yanarak, acıyarak izliyoruz… Trafikte korna çaldın, evde gürültü yaptın, yanındakine yan baktın diye.. .insanlar öldürülüyor, yazık deyip ağlanacak halimize gülüyoruz… Ali beyi telefonla çarpmışlar, emekli Veli beşiktaş escort sitesi bey maaşını kaptırmış, Ayşe hanım eve gelene elleriyle altınları teslim etmiş, cami avlusunda bir bebek bulunmuş,… gibi haberlere “vay be” diye acıyoruz, “sizde hiç vicdan yok mu?” diye isyan ediyoruz.
‘Vicdan yok mu?’ diye isyan edip dizlerinizi döveceğinize, vicdanlı olmayı öğretin, teşvik edin, acıma duygusu gelişmiş çocuklar yetiştirin, yetiştirmeye müsamaha gösterin.
Nerede, nasıl yaşıyoruz? % 14 Allah’a, % 25 meleklerine inanmayan, % 35 gusül abdesti almayan, % 78 namaz kılmayan, % 75 Kur’an Kursuna gitmemiş, % 83 Kur’an-ı Kerim’in mealini hiç okumamış, % 55 hiç oruç tutmamış, % 45 hiç camiye gitmemiş bir toplum olarak yaşıyoruz… (Mak Danışmanlığın 23 il,154 ilçe, 5400 kişi ile yüz yüze yapılan bir anketten).
Allah’ı, Peygamberi, dini, imanı öğretmezsen daha çok “gençlik neden ateist oluyor, namazdan, camiden uzaklaşıyor” diye kara kara düşünür, çıkmaz sokaklarda çare ararsın. Bir hiç uğruna insanlar boğazlanırken, korna çaldın, neden bana yan baktın adına cinayetler işlenirken daha çok saçınızı, başınızı yolmaya devam edersiniz. Hak nedir, hukuk nedir bilmiyorsan, helal ile haramı ayırt edemiyorsan, kul hakkının ne olduğunun şuurunda değilsen daha çok pazarda, markette, “12TLye soğan olur mu?, 40 TL bir kg. patlıcana verilir mi?” diye bağırır, “vicdansızlar, Allah’tan da korkmuyorsunuz” diye kendi kendinizi yer, sonra da “haram olsun” der sakinleşirsiniz…
Öyleyse, Allah’ın varlığını, birliğini ve her şeye kadir olduğunu, Allah’tan korkup kuldan utanan, faizden, haramdan ve kul hakkından korkup, bir kötülük yaparken eli titreyip vazgeçen… nesilleri yetiştirelim, yetişmesine yardımcı olalım…
İslam, küçük yaştan itibaren kademe kademe öğretilmeli, namaz kılınması ve tüm dualar ezberletilmeli, ne olursa olsun doğru bildiğinden şaşmama iradesi verilmeli… yoksa büyüğünce zor olur.
Okulların adı “kuru kuru kurban olayım” misali İmam Hatip olmuş, içindeki bilgi ile dinini, imanını, öğrenemiyorsan, vicdanen hak hukuk uygulayamıyorsan, hırsızlık, tecavüz ve kul hakkı yemeye devam ediliyorsa içi doldurulmalı, toplumu rahatlatıp huzura kavuşturan bilgiler verilmeli… yoksa her zaman ki gibi aldanan sen olursun…
Evet biz sosyal ve laik bir devletiz. Laikliğimizden taviz vermeyelim. Faiz, içki haram, tecavüz, cinayet çok büyük günah, kul hakkı yemek daha büyük günahtır. Allah “kul hakkı ile gelmeyin” diyor. Diyanet bunları yine anlatsın, kafalara yazmak için daha aktif olsun, cezası mı? Cezasını hükümet bilir, suç sayar, saymaz, az verir çok verir, muaf tutar tamamen hükümetin tasarrufundadır…
Toplumda saygın ve şahsiyetli bir ferdi olabilmenin yolu, manevi varlığı her zaman maddi varlıktan daha önde tutmasına bağlıdır…
Yeniden buluşma dileği ile…
İhsan YELKEN.