Çakır Gözlü Yiğit: Fırat Yılmaz
“Vay ki;
Biz çirkindik
Kahpeler
En yakışıklımıza
Kıydılar”
Orhan Haşim Elmalı
Tarihler 20 Şubat 2015.
Tarihlerin, mevsimlerin, ayların, günlerin buz tuttuğu zamanlardan bir zaman, günlerden bir gün, saatlerden bir saat, anlardan bir an…
Bir milleti geleceğe, yarınlara taşıyan nedir, kimlerdir? Bağrından çıkan, pınarlarından kana kana suyunu içen, dağlarında yaylalarında koşan; yurdunun, memleketinin, vatanının havasını, suyunu, taşını, toprağını, ağacını, börtü böceğini ve tabii ki insanını seven ve binlerce yıllık kültüründen aldığı ilhamla, tarihinden aldığı şuurla ülkesi adına geleceği kurgulayan, tasavvur eden, hayal eden, rüyasında dahi ilimde, fende, kültürde ay yıldızlı al bayrağını göklerde taşıyabilmek adına çalışan bu uğurda canından geçen nesillerin, bir ülkü, bir ideal ve mefkûre sahibi gençlerin omuzları üzerindedir.
Yaşadığımız coğrafyanın, sahibi olduğumuz atalar mirasının, tarihin bize yüklediği misyonun ve “Beklenilen Türk” olmanın sorumluluğunu hisseden gençtir bizi ileriye, ufukların ötesine taşıyacak olan.
Tarihler 20 Şubat 2015.
Tarihlerin, mevsimlerin, ayların, günlerin buz tuttuğu zamanlardan bir zaman, günlerden bir gün, saatlerden bir saat, anlardan bir an…
İşte bu gençlerden bir gençtir adı da nehirler gibi çağlayan “Fırat”tan, “Yılmaz” bir inançtan, o çakır gözlerine bakan herkesin gönül telini titreten, nesli yüzyıllar ötesine dayanan bir Kürşad soylu, Yunus gönüllü Anadolu’yu yurt yapan “Alp-Eren”lerin neslinden bir yiğitler serdarı Fırat Yılmaz Çakıroğlu’dur.
Tarihler 20 Şubat 2015.
Tarihlerin, mevsimlerin, ayların, günlerin buz tuttuğu zamanlardan bir zaman, günlerden bir gün, saatlerden bir saat, anlardan bir an…
Tarih ve coğrafya Türk’ün kaderi, hem talihi, şanı, zaferi hem de nice hüzünler, feryatlar ocağı… Nice can verilerek, nice kan dökülerek toprakların vatan kılındığı, yurtlarımıza bayrağımızın dikildiği, ezanlarımızın gönül ve kalp telimizi titrettiği, hüznü ve sevinci aynı zamanda diliminde yaşadığımız o tarihin katmaları arasında nice yiğitler, nice Kürşadlar, nice Alparslanlar, nice Osman Baturlar, nice Sadık Ahmetler, nice Ebulfez Elçibeyler ve nice Fıratlar vatan, millet, bayrak için, insanı için mücadele vermiş ve bu uğurda nice bedeller ödemiştir.
Tarihler 20 Şubat 2015.
Tarihlerin, mevsimlerin, ayların, günlerin buz tuttuğu zamanlardan bir zaman, günlerden bir gün, saatlerden bir saat, anlardan bir an…
Fırat Yılmaz Çakıroğlu tarihin ona yüklediği sorumluluğu daha küçük yaşından itibaren sırtlamış, bayrağa leke sürdürmemiş, bayrağı yere düşürmemiş, bir Türk üniversitesinde, geleceğin Türk tarihçisi adayı olarak okurken ülkemizi kuşatan, üniversitelerde yuvalanan terör örgütünün hedefi olmuş ve şehadet şerbetini içerek kendisi tarih olmuştur.
Tarihler 20 Şubat 2015.
Tarihlerin, mevsimlerin, ayların, günlerin buz tuttuğu zamanlardan bir zaman, günlerden bir gün, saatlerden bir saat, anlardan bir an…
Fırat Yılmaz Çakıroğlu henüz 24 yaşında idi. Geride ne mi bıraktı? Gözü yaşlı bir anne, bir baba, bir sevda, yüreklerine hançer oturmuş nice eş dost, arkadaş… Geriye ne mi bıraktı? Nesiller boyu anılacak bir ad, bir duruş, bir çift gözün hiç dinmeyecek sızısı…
Tarihler 20 Şubat 2015.
Tarihlerin, mevsimlerin, ayların, günlerin buz tuttuğu zamanlardan bir zaman, günlerden bir gün, saatlerden bir saat, anlardan bir an…
İnsanın hayatında keşke olmasaydı dediği zamanlarda vardır. Keşke bu yiğit yaşasaydı, keşke bir tarihçi olarak nice şuurlu genç yetiştirseydi, keşke sevdasına vuslat değil kavuşmak düşseydi ve keşke bu yazı hiç yazılmasıydı.
Mustafa Oral