BACIYAN-I RUM’UN SESLENİŞİDİR
Biz, Türk kadınları, dün Türkistan topraklarında obalarımızda, çadırlarımızda huzurlu mutlu yaşıyorduk. Ocağımız hiç sönmeden tütüyordu. Bugün de gelişen ve değişen dünya koşullarında vatanımızda huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir toplum olarak yaşayabilmek için, ocağımızın hiç sönmeden tütmesi için, dirlik düzenimizin sağlanması için milletimizin asli unsuru olan kadınlarımıza büyük görevler düşmektedir.
Dün ata biniyorduk, avlanıyorduk, sevgiyle, şefkatle çocuklarımızı da obamızda büyütüyorduk. Bugün de çevre koşullarına göre, şehirlerin şartlarına göre çocuklarımızı her türlü kötülükten koruyarak büyümelerini sağlamalıyız. Bu yüzyılın şartlarına göre çocuklarımıza teknolojik imkânları sunarak, onlara eşit eğitim fırsatı vererek onları büyütüp yetiştirmek için çağı yakalamış kadınlar olmak zorundayız. Devletler ve milletler mücadelesinde büyük ve güçlü Türk devleti ve milleti olarak var olabilmek için çağı yakalamış Türk kadınlarının var olması gerekir.
Kadının birinci vazifesi -hem töreye hem de dinimize göre- anneliktir. Sosyal medya, internet gibi olumsuz yönlendiriciler olsa da Türk kadını çok çalışarak, çok okuyarak, çok anlatarak, çok yazarak anne, öğretmen, eş, bacı, doktor, ne olursa olsun, kadın olarak evlatlarını, Türk çocuklarını, milli şuura göre yetiştirmek zorundadır. Şu asla unutulmamalıdır ki; Türk kadınının doğurduğu ve sonrasında büyüttüğü, yetiştirdiği evlatlarla bu vatan ilelebet var olacaktır. Özgür, başı dik, huzurlu, mutlu büyük Türkiye Türk anasının yetiştirdiği evlatlarla ayakta kalacaktır.
Değişen ve gelişen dünya düzeninde değerlerimizi, geleneklerimizi, öz benliğimizi koruyarak dünyaya ayak uydurmak için Türk kadını olarak çok çalışmalıyız. Ev hanımı, anne, eş, meslek sahibi ne olursak olalım kadın olarak her şeyden önce milli şuura sahip Türk olmalıyız. Biz olmalıyız. Sözde değil özde, gösterişte değil gerçekte değerlerimize sahip çıkmalıyız, yaşamalıyız, yaşatmalıyız. Değerlerimizi evimizde, sokağımızda, köyümüzde, ilimizde yaşamalıyız.
Türk milleti için aile kavramı çok önemlidir. Tek eşlilik töredir. Kadın da erkek de eşini seçme hürriyetine sahiptir. Bu töreler Türklerin mutlu ve huzurlu aileler kurmasına ve huzurlu, mutlu, dirlik ve düzenlik içinde obalarda yaşamasına neden olmuştur. Aile çatısının sorumluluklarını omuzlarında taşıyan ve aile birliğini daima koruyan fedakâr Türk kadını, Türk töresine İslam ahlak ve faziletine uymayan fiil, tutum ve davranışlardan daima uzak durmak zorundadır.
Kadınlar toplumların inşasında çok önemli yere sahiptir. Sosyal hayatın her alanında yer alan kadınlar, bir toplumda sosyal alanda ne kadar var ise ve güçlü ise o toplumun gücü de kadınların varlığı ve gücü ile doğru orantılıdır. Toplumların inşasında ve günlük yaşamın düzenlenmesinde rolü büyük olan kadınlar her yaş grubunda, çocuk ve gençlerin geleceğine yönelik çalışmalar yaparken yaşlıların bakımı, korunması, değerlerinin yeni nesillere aktarılması konularında yazısız ve kanunsuz olarak vazifelidir.
Ülkemizde devletin desteği, kurum ve kuruluşların çalışmaları ile kadın, çocuk, yaşlı gibi aile bireylerine verilen hizmetlerin kalitesi artırılmalıdır. Zamanın getirdiği aile sorunlarına yönelik çalışmalar ve hizmetlerle uzatılan çözüm elleri ailelerin sorunlarını çözdüğü gibi kadınların –ki onlar annedir- çocukların ve yaşlıların da sorunlarını çözerek güzel ailelerle huzurlu ve mutlu toplumu oluşturacaktır.
Günlük hayatımızda kadınlar olarak komşularımızı gözetelim. Akrabalarımızı gözetelim. Yetimlerin başını okşayalım. Şehitlerin ailelerini yalnız bırakmayalım. Gazilerimizi ihmal etmeyelim. Çocuk yuvaları, kreşler, hasta-yaşlı bakımevleri için elimizden gelen ne varsa yapalım. Toplum içerisindeki ilişkileri düzenleyen kadındır. İmkânları var olan yok olanı gözeterek birlik ve beraberlik ruhunu ve toplumumuzdaki dayanışmayı sağlarız. Kadınların ellerinde bolluk ve bereketin kapısını açacak sihirli anahtarlar vardır. Kadınların sihirli elleriyle güzelleşecek bir Türkiye kadın elinin dokunuşunu beklemektedir.
Şehitlik ve gazilik bizim dinimiz ve töremizde herkese nasip olmayan kutlu rütbelerdir. Bir şehidin arkasında Türk milletine emanet bir anne, eli kınalı bir eş, gözü yaşlı bir bacı ve belki kundakta bir kız evlat kalmaktadır. Şehit anası, eşi, bacısı, kızı olmak büyük gururdur ancak zordur. Bu nedenle şehit yakını kadınlarımızın da Türk milleti olarak yanlarında olduğumuzu göstermemiz gerekir. Ellerinden tutmamız gerekir. Şehitlerimizi unutmamamız, unutturmamamız gerekir. Gazilerimizin ve ailelerinin hayatlarının kolaylaştırılması için kadınlar olarak el birliği ile yapabileceğimiz çalışmaların içerisinde olmalıyız. Onların sesi olmalıyız. Onların vatan, millet, din, devlet uğrunda anadan yardan serden geçen hal ve tavırlarıyla fedakârlıklarına karşı biz de onlara saygı, sevgi göstermeli ve manevi desteğimizi esirgememeliyiz.
Türk töresi ve İslamiyet canlılara şiddeti yasaklamıştır. Bu nedenle toplumumuzun kanayan yarası haline gelen kadına şiddet ile ilgili çocuklara, gençlere, erkeklere eğitimler verilmeli, şiddet eğilimi olanlar için caydırıcı cezalar artırılmalıdır. Devletimizin ilgili kurumları kuruluşlarına verdikleri hizmetler, aldıkları önlemler konusunda biz de kadınlar olarak devletimize destek olmalıyız. Türk ve Müslüman olarak atalarımızı ve Peygamberimizi örnek alırsak, İslam ahlak ve faziletine sahip olursak, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına uyarsak; Yüce Allah’ın “Ve Biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. “dediği Peygamber Efendimizin sünnetine uyarsak çözülemeyecek bir sorun yoktur.
Bugün ilim- irfan sahibi kadınlar var. Bugün bedeni isteği dışında başkaları tarafından kullanılan kadınlar var. Anne olan kadınlar var. Bebeğini çöpe atan kadınlar var. Evine ekmek götüren kadınlar var. Evinde eşinin ekmek getirmesini bekleyen kadınlar var. Sevilen kadınlar var, dövülen kadınlar var. Köle kadınlar var, prenses kadınlar var. Biz kadınız ama kahraman, iffetli, fedakâr, çalışkan, asil Türk kadınıyız. Bunun hem kendimiz farkında olmalıyız hem de başkalarının farkında olmasını sağlamalıyız.
Ülkemizde anne babalar Allah’ın kutlu emaneti olduğuna inançla erkek ve kız çocuklarına eşit alaka göstermelidir. Herkes evlatlarına eşit haklar vermelidir. Kız çocukları da erkek çocukları da okur-yazar olmalıdır. Aile imkânlarının tamamından tüm çocuklar eşit faydalandırılmalıdır. Kız ya da erkek çocuk ayrımı ile çocuklar arasında dengesizlik yaratarak bir taraf özellikle kız çocukları mahrum bırakılmamalıdır. Evlatlardan bazıları iltimaslı hale getirilmemelidir.
Türk tarihinde Tomris’ten İlbilge Hatun’a, Hayme Ana’dan Bacıyan-ı Rum’a, oradan Nene Hatun’a, Rahime Hatun’a Şerife Bacı’ya kadar irfan sahibi kadınlar, kahraman kadınlar, bilge kadınlar, savaşçı kadınlar yeni nesillere örnek olacaktır. Tarihteki bu kutlu kadınları çocuklarımıza ve gençlerimize doğru anlatıp tanıtırsak onlar da bu kıymetlerimizi tanır, sever, ve örnek alır.
Kadınlar kendilerine başkalarının değer vermesinin yanında öncelikle İslam ahlak ve fazileti ile yaşayan Türk kadını olarak Allah’ın kendisini ne kadar değerli yarattığının farkında olmalıdır. Bu idrak pek çok meseleyi kendiliğinden çözecektir.
Türk kadını, yüzyıllardır atalarından aldığı ruh ve terbiye ile iman ile Türk’e özgü farklılığını korumalıdır. Türk töresiyle yaşayan atalarının izinde olmalıdır. Türk kadınının bugün, yarın, ilelebet vazifesi budur.
Cevriye Asena MORAL