Fazlı Koksal
“Fetullahçılar Türkiye’nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır” diyerek, Türkiye’de FETÖ tehlikesine ve tehlikenin büyüklüğüne ilk dikkat çeken kişilerden birisi olan Türkçü-Atatürkçü aydın Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda katledilmişti. Bugün onun katledilişinin 19. yıl dönümü…
8 Kasım 1954 tarihinde Ankara’da doğan Hablemitoğlu 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Kendisini hep “Türkçü-Atatürkçü” olarak tanımladı…..
Sosyal medyada kaynak belirtilmeksizin, Hablemitoğlu’nun Türkçü olduğu için kendisine yakın gördüğü CKMP’ye üye olduğu, okulunda Ötüken dergisini sattırdığı için Atsızcı suçlamasıyla bu partiden ihraç edildiği yolunda paylaşımlar yer alsa da; bu tarihsel olarak mümkün değildir… Zira 1969 Kongresinde CKMP’nin adı MHP olarak değişmiştir. Hablemitoğlu 1969 yılında 15 yaşındadır. 15 yaşındaki bir gencin de bir siyasi partiye üye olması mümkün olmadığından üyelikten ihracı da söz konusu olamaz…
Hablemitoğlu; 1977-1978 yıllarında “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” adlı aylık bir dergi yayımladı. Çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora yaptı. Hablemitoğlu 1982 yılından öldürüldüğü 18 Aralık 2002 tarihine kadar Ankara Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi derslerini verdi. Eğilmeyen karakteri, inandığı doğruları dillendirmekten çekinmeyen yapısı ve adamın adamı olmaması nedeniyle; bu yirmi yıllık süreçte maruz kaldığı iftira ve saldırılar sonucunda 3 kez üniversiteden uzaklaştırıldı, 76 disiplin soruşturması geçirdi ve 100’e yakın idari ve adli davanın muhatabı oldu. Ancak tümünden aklandı…
Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan Hablemitoğlu, Orta Avrupa ve Balkanlar’da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında alan çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar çeşitli gazetelerde yazı dizisi olarak yayınlandı. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler’in UNDP projesinde görev alarak Moldova’da Gagavuz Türklerinin Latin alfabesine geçişi ile ilgili olarak danışmanlık hizmeti verdi. Buradaki görevi sırasında, Cumhuriyet döneminin başında Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Romanya Büyükelçisi olduğu dönemde, Gagavuzların Türkçe’yi ve Türklüklerinin unutmaması için, Atatürk tarafından görevlendirilen öğretmenlerin bulunduğunu belirleyerek, bu öğretmenlerin öğrencilerinin anılarını derledi ve bir kısmını “Kemal’in Öğretmenleri” başlığı ile yayınladı.
Hablemitoğlu’nun ailesi Bulgaristan Büyük Oranköy’den Türkiye’ye göç etmiş Kırım Türklerinden olan Dr. Necip Hablemitoğlu Kırım Türkleri’nin Türkçü lideri İsmail Gaspıralı Bey’le kızı Şefika Gaspıralı’ya ait tarihi belgelerden oluşan bir arşive de sahipti. Bugün, araştırmacıların yararlanabilmeleri için bu arşivin bir kısmı, Kırım
Bahçesaray Müzesi’ne, önemli bir bölümü de Türkocağı Bursa Şubesi’ne devredilmiştir.. İsmail Gaspıralı ve Kırım Türkleri hakkında pek çok makalesi yayımlanmıştır. İlk kitabı da, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya tarafından Kırım Türklerinin kendi topraklarından zorunlu göç ettirilişini anlatan “Yüzbinlerin Sürgünü”‘dür.
Türkiye’de ve yurt dışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman vakıfları ile Avrupa Birliği uyum yasaları içinde yer alan vakıflar yasası konularında çeşitli araştırmaları bulunan Hablemitoğlu, bu çalışmalarını Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası adlı kitabında toplayarak Alman Vakıflarının karanlık yüzünü deşifre etti.
Öldürüldüğü için tamamlayamadığı Köstebek isimli araştırma kitabında Gülen hareketinin örgütlenmesini yazan Hablemitoğlu, o zamanki adıyla cemaat mensuplarının yabancı devletler adına gönüllü casusluk yaptıklarını ilk söyleyen kişi olmuştur.
Ayrıca; “Gaspıralı İsmail” , “Milli Mücadele’de Yeşil Ordu Cemiyeti”, “Çarlık Rusyası’nda Türk Kongreleri”, “Sovyet Rusya’da Devlet Terörü”, “Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke: Türkiye”, “Kırım’da Türk Soykırımı” isimli eserlerini yayımladı… Bir de eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile birlikte kaleme aldıkları “Şefika Gaspiralı ve Rusya’da Türk Kadın Hareketi” isimli eserleri yayımlandı..
Kızlarına KANİJE (Osmanlı’nın en batıdaki kalesi) ve UYVAR (Osmanlı’nın en kuzeydeki kalesi) koyacak kadar derin bir tarih şuuruna sahipti…
Hablemitoğlu’nun Köstebek eserindeki şu sözleri neden şehit edildiğini açıklar mahiyettedir: “Almanlardan Fethullahçılara, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak ‘evet, değer’ diyorum. Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok!”
Necip Habletimoğlu bize yabancıların oyunlarını anlattı. Yabancılarla işbirliği yapan yerli işbirlikçiler gösterdi, FETO tehlikesine dikkati çekti…“Köstebek” ve “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” isimli kitaplarıyla FETÖ’nün yılan yuvasına çomak soktu… Hep dik durdu… Tüm bunların sonucunda da katledildi…[i]
Necip Hablemitoğlu Ak Partinin iktidara geldiği günlerde katledildi… Aradan geçen 19 yılda yani Ak Partinin iktidar süreci boyunca cinayeti çözümlen(e)medi..
Ruhu şad, mekânı cennet olsun…
[i] 14 Temmuz 2016’da, Fetullah Gülen’in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında silahlı terör örgütü kurarak, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştıkları gerekçesiyle dava açıldı. İddianamede Hablemitoğlu cinayeti ile FETÖ ilişkilendirildi.