OSMANLI’DA HİLAT
Osmanlı Devletin de Padişah, sefere gidecek sadrazamını Arz odasına kabul ederekten seraser kumaştan hilat, değerli taşlarla bezenmiş sorguç, kılıç, tirkeş vesaire eşyalar verirdi. Hilatların çeşitli vukulara dayandırılarak verildiği bilinmektedir ki yabancı elçiler ve takdir gören görevliler süslü kaftanlarla merasimle onurlandırılırdı. Bu hilat merasimi padişahlarca sarayda, sadrazamca Babıali de (Paşa Kapısında) giydirilirdi. Osmanlı sarayının teşrifat kuralları arasında önemli bir yeri olan hilat merasimi zamane minyatür sanatıyla da resmedilmiştir.
Arşivlerde yer alan misal, III. Murad’ın Kandil bahçesinde Revan’ın fethi haberini getiren Cafer Kethüda’ya hilat verilişi mamafih, şehzadesi Mehmed’in sünnet düğünü şenliklerinde hilat verilişi ve Sadrazam İbrahim Paşa Macar seferine serdar olarak atanıp III. Murad’ın huzuruna kabul edildiğinde ona üç murassa sorguç ve bir mücevherli tirkeş verilmişti. Sadrazamlarca karşılanan Yabancı elçiler mektup takdimi ve ikramın ardından elçiye samur kürk, yanındaki beylere kakum kürk, diğerlerine de sade hilatlar sunulurdu. Saray için çalışan bir terzi hususi hilat dikmekle vazifelendirilmiştir.
Devlet-i Aliyye de hususi hilatlar için, Teşrifatçılık kurumunun bulunduğunu tüm hilatların bilahare yazılı tutulduğu ve kaftancıbaşı vazifesinin padişahın ve sadrazamın huzuruna kabul edilecek kişilere giydirilecek hilatları korumakla görevliydi. Teşrifat kalemiyse yevmiye defterini tutarak, takdim ediilen isimleri, hilatların türünü, kürk masrafını zabıt ederdi sonrasında hazinedarbaşı tarafından maliye hazinesinden çıkarılır ve hesap kapatılırdı.
Araştırmacı Yazar-Tarihçi
Volkan Yaşar BERBER