”Karamanlı” ifadesini kullanan 1553 yılında Kanuni Sultan Süleyman’la görüşmek üzere gelen Viyana’dan İstanbul’a gelen elçilik heyeti mensuplarından Alman Hans Dernscwanm’dır. Fatih Sultan Mehmed zamane varo olan Patriği tasnif etmemiş ültimatom babında korumuştur. Orta Anadolu’da Karamanoğullarından kalma Yunan (Grek) Alfabesiyle Türkçe yazılmış ve Hıristiyan mezarları ortaya çıkarılmıştır. Zamane 13 Mayıs 1277 tarihinde Karamanoğlu I. Mehmed Bey, Selçuklu Hanedanı namına Konya’da ”Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmaması” hakkındaki mühim fermanını neşretmiştir ki bu fermanı vermesini gerektiren sebeP veya zaruriyet nedendir aceb,Mamafih Karamanoğlu Beyliği, Kilikya Ermeni prensliği içindeki Rubenian hanedanının hakim olduğu topraklar üzerinde kurulmuş tek beylik olması yanında Selçukluların sahip oldukları toprakları üzerinde kurulmayan tek beylik olma özelliği de önem kazanır. Osmanlı kayıtlarında Karamanoğlu topraklarından diyar-ı Rum diye bahsedilir.
Karamanlıların kökeniyle ilgili iki görüş mevcuttur. İlki, Karamanlılar, sosyal, ekonomik ve siyasi şartları nedeniyle zamanla Türkleşmiş Rumlardır. İkincisi, Selçuklular zamanında Bizans ordusunda görev alan ve zamanla Hıristiyanlığı benimseyen Türklerin torunlarıdırlar. Vesselam Osmanlı döneminde Karamanlılar, her ne kadar etnik olarak Türk olsalar da aynı dinden oldukları için Rum Ortodoks Patriği’ne tabi tutuluyorlardı. Hıristiyan Türklerin çoğu sonradan Hıristiyanlığı seçmiş olan Türklerden oluşmaktadır. Bazıları Hıristiyan azizleri veya din şehitleri olarak tarihte sayfalarında teyid etmek mümkündür. Diğer Beyliklerde Arap ve Fars harfleri kullanılırken Karamanoğulllarında Grek alfabesi kullanılarak ”Karamanlik’a” denilen bir yazı dili kullandıkları kaynaklarca sahihdir.
İstanbul Yedikule’deki cemaatten kaynaklanan Karamanlıca elyazmaları 15. yüzyıldan itibaren görülür. Karamanlıca ilk matbu eserler 1718’den itibaren İstanbul’da basılmıştır. Eserlerin bir çoğu 19. yüzyılda basılarak 500 adedi aştığı bilinmekte olup dini, roman, dünyevi konuları ihtiva eder. Dilbilimcelere göre, Karamanlıca Rumcadan çok Türkçeye ayak uydurmuş ve Yunan yayılmacı etkilerinden çok bir arada uyumlu yaşamanın destekçisi olmuştur. Elbet 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan ”Türk-Yunan Ahali Mübadelesi” ne ilişkin Lozan Antlaşmasının 19. maddesi gereğince İstanbul ve Batı Trakya haricindeki tüm Anadolu’daki Rumlar bilahare Yunanistan’a iade edileceklerdi lakin birçoğu Marmara’da yerleşik idiler. Destekçileri daima Yunan ve Patrikhane olmuş olup, Türkler aleyhine giriştiği faaliyetin tarihi çok eskidir. 1884 tarihli ” gizli ders programı” Patrikhanenin Türkler ve Türkiye hakkındaki hissiyat ve düşüncelerini aksettiren korkunç gerçeklerden biri Türkleri ezeli bir düşman olarak Rumlara tanıtmak diğeriyse Türklerin en ufak hatalarını büyüterek, Avrupa ya duyurmak, medeni alemi Türklere düşman etmenin yanında Türkleri iktisaden, ahlaken, dinen ahlaksızlıklara teşvik etmek idi. Uyan ey Osmanlı evdadı!
Volkan Yaşar BERBER
Araştırmacı Yazar-Tarihçi