Fazlı Köksal
Üniversite gençliğinin sorunlarının başında “konaklama” geliyor. Üniversiteler açıldı hâlâ Kredi Yurtlar Kurumu yurt başvurularını sonuçlandırmadı. Bazı illerde öğrenciler yurt sorunu konusunda protestolar yaptılar. Sosyal medyada çaresizliklerini dile getirdiler.
Bu sorunu yıllar önce çok iyi gören FETÖ; yurtlarla, öğrenci evleriyle küçümsenmeyecek bir güç kazandı. Sadece üniversite öğrencilerine değil, orta öğrenim öğrencilerine hitap eden yurtlar ve evlerle de bu gücünü katmerledi… Kendilerine bedava konaklama imkânı sunulan, bu aşamada beyinleri de yıkanan gençler, minnet duygusunun etkisiyle militanlaştılar…
FETÖ’nün bir “cemaat” değil terör örgütü olduğu anlaşılınca, üniversite öğrencileri için “konaklama” daha büyük soruna dönüştü… Bu durumda devletin Kredi Yurtlar Kurumu yatak kapasitesini artırması gerekirken bu yapılmadı. Fethullahçı darbe girişiminin ardından FETÖ’ye bağlı 821 yurdun 131’i devlet yurduna dönüştürüldü. Geriye kalan 690 yurdun büyük bölümü ise çeşitli dernek ve vakıflara tahsis edildi… Yurtlar neden KYK’na değil de dernek ve vakıflara tahsis edildi, anlamak mümkün değil?
2016 yılında Kredi Yurtlar Kurumu Kanununun 23. Maddesine “Vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan derneklere ait yükseköğrenim yurtlarında barınan öğrencilere Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde beslenme ve barınma yardımı yapılabilir” hükmü eklenerek bazı dernek ve vakıf yurtlarına devletin yardım yapmasının önü açıldı… Bu maddeye dayanılarak malum dernek ve vakıflara bağlı öğrenci yurtlarına üç yılda toplam 168,9 milyon TL kaynak aktardı.
2002 yılında kredi yurtlar kurumu yatak kapasitesi üniversite öğrenci sayısının yüzde 12’si iken, 2020’de bu oran FETÖ’den devralınan yurtlara rağmen yüzde 9’a düşmüştür. Bugün bir üniversite öğrencisinin Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarında yer bulabilmesi büyük şans. Kiralık ev tutmak çoğu öğrencinin mali gücünün çok çok üzerinde. Özel yurt kapasiteleri de çok sınırlı. Hatta pek çok Güneydoğu ve Doğu Anadolu kentinde üniversite öğrencilerinin tarikat ve cemaat yurtları dışında kalabileceği özel yurt da yok…
Bunların dışında; KYK yurtları hem sayıca, hem de mefruşat açısından yetersiz, yer seçimlerindeki isabetsizlik nedeniyle ulaşımları da çok zor. Pandemi döneminde KYK’ya ait öğrenci yurtlarının karantina merkezi olarak kullanılması nedeniyle, yurtların hasar gördüğü, fiili yatak kapasitesinin daha da düştüğü ileri sürülen iddialar arasında…
Böyle olunca tarikatlara cemaatlere karşı insanlar bile çocuklarını o eleştirdikleri tarikatların, cemaatlerin, vakıfların yurtlarına vermek zorunda kalıyorlar… Tabii ki, dini bilgilerin denetlendiği elemeden (sınavdan) geçebilirlerse… Yoksa ya evlerini o şehire taşıyorlar ya da bir sonraki sınavda batıdaki bir kentten tercih yapmak üzere çocuklarını alıp dönüyorlar…
Böylece ülkemiz biraz daha tarikat ve cemaatlerin sarmalına mahkûm oluyor… FETÖ ile mücadele (!) ediyoruz… Belki FETÖ etkisini kaybediyor ama yerini süratle diğer cemaat ve tarikat yurtları alıyor…
Kredi Yurtlar Kurumu’na ait öğrenci yurtlarına konan isimler bile yurtların nasıl bir anlayış tarafından yönetildiğini gösteriyor… Yurt isimlerinin hepsini buraya koymak isterdim ama bu mümkün değil. İsteyen KYK’nın internet sitesinden yurtların isimlerini inceleyebilir…
Üç Cumhurbaşkanımızın annesinin adı yurtlara verilmiş; Zübeyde Hanım, Hacı Hafize Özal, Tenzile Erdoğan… Şair isimleri var. Türk Şairleri sıralamasında ilk 100’e bile girmesi mümkün olmayan, şairlikleri ile değil İslamcı kimlikleri ile öne çıkan Erdem Beyazıd, Mehmet Akif İnan ve Nuri Pakdil’in isimleri yurtlara verilmiş…
3 Diyanet İşleri Başkanının, 10 civarında sahabenin ismi, 9 Osmanlı Padişah Anasının (Ki tamamına yakını, duraklama devri padişahları), Kürt Ulusu yaratmak isteyenlerin bayrak ismi Ahmet-i Hani ismi de yurtlara verilen isimler arasında…
Ahmet-i Hani isminin öğrenci yurduna vermenin amacı ne? Safvan Bin Muattal, Ahmet Hilmi Efendi, Şule Yüksel Şenler, Hasan Harakani toplumu ne kadar kucaklıyor? Neden sanatçı ismi yok, bilim adamı ismi yok? Mutlaka İslami çağrışım yapacak isimler olacaksa İmam-ı Azam niye yok… İmam Maturudi, Ahmet Yesevi, Rıfat Börekçi niye yok?
Yurtlara asıl bilim adamlarını isimleri yakışmaz mı? Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Farabi, Biruni, Hulusi Behçet, Mazhar Osman Uzman, Oktay Sinanoğlu isimleri verilemez miydi? Son yıllarda, Aziz Sancar’ın adı Mardin’de, Erol Güngör’ün adı Kırşehir’de birer yurda verilmiş. Olumlu gelişme…
Kayseri’de bir kız yurduna, Kayserili bir kadın ismi konacaksa rol model olarak, doğru dürüst bir eğitimi olmayan, ilk türban takan kadın olarak tanınan üçüncü sınıf romanlar yazan Şule Yüksel Şenler mi seçilmeliydi? Ahi Evran’ın kızı Baciyan-ı Rum’un kurucusu Fatma Bacı, Kayseri’nin ilk kadın vekili Ferruha Güpgüp ismi konamaz mıydı? Hatta Latife Tekin ismi Şule Yüksel Şenler’den daha hoş olmaz mıydı?
Eğer yöreleri çağrıştıran isim konacaksa; Uşak’a Nuri Şeker, Sivas’a Âşık Veysel, Divriği’ye Nuri Demirağ, Rize’ye Zihni Derin isimleri daha çok yakışmaz mıydı?
Devlet kesesinden yaptırdıkları birkaç binadan başka topluma katkıları olmayan, duraklama ve gerileme döneminde yaşamış, Padişah Analarının isimleri yurtlara neden verilir? Oysa tarihimizde o kadar saygı ile anılacak kadın var ki; Tomris Hatun, Altun Can Hatun, Raziye Sultan, Dilşad Hatun, Terken Hatun, Hayme Ana, Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Kılavuz Hatice, Afife Jale, Halide Edip Adıvar, Sabiha Gökçen…
Bu arada bazı köklü öğrenci yurtları ya kapatılmış ya ismi değişmiş… Mesela Ankara’nın en eski öğrenci yurtlarından olan benim de üç yıl kaldığım Yıldırım Beyazıt öğrenci yurdu şu an yok… İsmi de başka yurtlara verilmemiş… Site Yurdu diye de bilinen Ankara Atatürk Öğrenci Yurdu da yok artık…
Tüm bunlara tesadüfi ve önemsiz olaylar diye bakarsak yanılırız. Bu isim değişiklikleri ile tarihe bakışımız da geleceğe yönelik hedeflerimiz de değiştiriliyor…
Bu yıl Kredi Yurtlar Kurumu 8 milyon 300 bin üniversite öğrencisinin ancak 800 binine yurt tahsis edebiliyor. Yurt tahsis edilemeyen yedi milyonun üzerindeki öğrenci nerede ikamet edecek? Haydi, bir milyonu aileleriyle birlikte kalıyor diyelim… Ya geriye kalanlar? Bu öğrencilerin büyük çoğunluğu dün FETÖ’nün yurtlarında evlerinde kalıyordu. Bugün ise diğer cemaat-tarikat yurtlarına mahkûmlar… Ailesinin oturduğu yer dışında okumak zorunda olan ilk ve orta öğretim öğrencilerinin durumu daha vahim… Onların da büyük çoğunluğu tarikat ve cemaat yurtlarına teslim… Hem de çocuk yaşlarında… Onları bekleyen “cinsel taciz” gibi bir tehlike de var…
FETÖ’nün bu kadar güçlenmesine neden olan faktörlerin başında, devletin öğrencilere ikamet edecekleri yer tahsis edememesi, öğrencileri cemaatlerin-tarikatların ve de terör örgütlerinin kucağına atması olduğu herkes tarafından bilinmesine rağmen, 15 Temmuz darbesinden de ders alamadık. Aynı yanlışı sürdürüyoruz. Bu yanlıştan kaçınılmazsa, 10-15 yıl sonra; başka terör örgütlerinin ülkeye sahip olma, paralel devlet kurma girişimlerinin yeniden tanığı olabiliriz…
Bu husus bence ülkenin en önemli meselelerin başında gelmektedir.
Çeşitli yazılarımda gündeme getirdim, yine sorayım; Kredi Yurtlar Kurumu yetkilileri, yeterli öğrenci yurtları açmayarak FETÖ’nün güçlenmesinde neden oldular. Ama FETÖ iddianamelerinde hiç bir KYK yetkilisinin ismine rastlamadık. Neden?