Fuat Yılmazer
Türklerde toprak namustur inancı hâkim bir inançtır. Son yıllarda ona uymayan davranışlar sergilense de bu inanç Türk insanının genlerinde olan ve hiç unutulmayacak bir imandır.
Toprak vatandır, vatan İstiklal ve istikbalinizin özgürce haykırıldığı yerdir. Toprak vatandır, vatan namustur. Namus inancı, Türkün özünde sökülüp atılamayacak kadar yerleşiktir. Türkün karakteri ise bu uğurda ölmek ve şehit olmaktır, Şehit olmak her Müslüman Türkün içindeki hazinedir.
Vatan namus olduğu için gözümüzü kırpmadan hayatımızı feda ederiz. Türk’ün kaybettiği zaman gideceği, sığınacağı bir başka coğrafya yok, Türk’te zaten bir Arap’ın, bir Afgan’ın yaptığı gibi bir başkasının toprağına sığınıp yaşayamaz.
Türk tarihinin unutulması mümkün olmayan liderlerinden biri Mete Han’dır. Yaşadığı dönemde devrim niteliğindeki yöntemle Hunların başına geçmiştir. (M.Ö.209)
Mete Han bulunduğu çağın eldeki gereçlerini ve imkânlarını süper kullanan müthiş bir akıl, zekâ ve strateji kabiliyeti olan bir Handır. Hunların başına geçtikten sonra devrin güçlü devleti Çin’i şahane bir yöntem ve strateji ile kuşatmış, istediklerini kabul ettirerek onları vergiye bağlamıştır.
Yine Mete Han zamanında Türklerin ilk siyasi birliği kurulmuş, kendinden sonrakilere çok önemli bir örnek bırakmıştır. Mete zamanında Hun devleti dünyanın en büyük gücü olan devlet olmuş ve imparatorluk ortaya çıkarmıştır.
Dönemin en güçlü devleti Çinlileri baskı altında tutarak, uzun süre barış ve huzur içinde yaşanmasını sağlamıştır.
Mete Han’la ilgili pek çok kişinin bildiği bir olay anlatılır. Dönemin güçlü devletlerinden olan Tunguzlar Mete hanı, ezmek ve bu sonucu dünyaya duyurmak için de aralarındaki anlaşmazlığı bahane ederek Mete’ye isteklerini içeren bir elçi gönderir. Atı, eşi ve toprak istenir. Mete “ benden çadırımı isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, eşimi isteyin vereyim, fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak isteyemez, veremem.”, “ Ne kadar değersiz olursa olsun toprak devletin temelidir, hiç kimseye verilemez.”.
Mete han; “Barışı devam ettirmek için kendime ait şeyleri feda ettim. (Karısı ve atı) ama atalarımdan kalan ve millete ait olan vatan toprağını savunmak için hükümdarım. Ve bundan asla fedakârlık yapamam.”
Sonuç; Değersiz de olsa toprak devletin temelidir, hiç kimseye verilemez.
İyi yönetici vatan toprağını satmaz. Vatan toprağının bir kısmın da bir başka devlet veya şahıs mal sahibi olursa, o toprak sahibinin evinin içine geçici de olsa yabancı biri girmiş demektir.
Mete Han şimdi yaşasaydın ve şikâyet dinleyen mercide olsaydı ve Türk insanı da ona Anavatan Partisi döneminden başlayarak bugüne kadar özelleştirme adı altında önemli devlet mallarının satıldığını veya kiraya verildiğini, belli bir sürede olsa kullanım hakkının başka millet veya devlet insanına geçtiğini söyleseydi; cevabı ne olurdu acaba?
Allah Türk milletini ne vatansız bıraksın, ne de bir başkasına muhtaç etsin.