Fuat Yılmazer
Kıymeti tam bilinmemiş ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Doğan Aydal’ın maden ve petrollerle ilgili olan eserlerini kitaplığımdan çıkardım. Önceden okuduğum ve altını çizdiğim bölümlere tekrar bakmaya başladım.
Yıllar önce idi. Doğan Aydal hocanın kitaplarını okumaya başlamıştım. Okuma sırasında kendisiyle görüşmem gerektiği kanısına varmım, e posta adresinden mesaj gönderdim. Hoca aynı gün yarın büromda buluşalım cevabı vermişti. Belirtilen saatte bürosunda oldum. Hoca çok nazik karşılamış ve çok verimli bir sohbet gerçekleştirmiştik. Hoca kitapların basımından sonra olan gelişmelerle ilgili bilgide vermişti. Hocama yürekten teşekkür ediyorum.
Doğan Aydal’ın kitaplarına bakarken bu anımı da hatırladım. Ve Türkiye topraklarındaki maden, petrol ve gaz sahalarının neden tespiti için ciddi çalışılmadığı içimi burkan bir konudur. Petrol mühendisi, maden mühendisi değilim. Konuya da hâkim de değilim. Ama Bir Türk olarak Türk milliyetçisi olarak meftunu olduğum bu vatan ve milletin daha iyi, güçlü olması için içi yanan biriyim, her Türk gibi.
Düşünürken yıllar önce Ulusal gazetelerin bir kısmında çıkan bir haberi hatırladım. Hafızam beni yanıltmıyorsa 2004-2005 yılları idi. Bu haber dikkatli gözler için içerik olarak çok önemli idi. Basınımızda ön sayfalarda yerini almamış herhalde dikkatlerinden kaçmıştı. Haber başlığı aynen şöyleydi. “Mayınların altından Petrol fışkırdı”. Bu haberin ilk sayfada yerini almadığına kızmıştım ama vatanımda verimli petrol damarının olmasına da sevinmiştim.
Söz konusu bölge Suriye sınırına sıfır noktada ki taşlı ve mayınlı arazi idi. Suriye ile yumuşamanın ardından sınır bölgesindeki mayınların temizlenmesi ve arazinin kiraya verilmesi düşünülmüştü. Bu konuda değişik görüşler ortaya konmuştu ama en ağırlıklı görüş “mayın temizleme işini en iyi İsrail yapar” noktasına getirilip bağlanmıştı. Temizlenmesi için İsrail’e verilecek ve İsrail karşılığında 49 yıllığına burayı kiralayacak işletecekti.
O zaman da milli çizgide olan herkes siyasetçi, yazar, gazeteci vb. ler şiddetle karşı çıkmıştı. Mayın temizleme işi yapıldı ve TPAO o bölge üzerinde çalışmalara başladı. 2005 yılında petrol aramalarına başlanmıştı. Çalışmalar olumlu gitti ve TPAO nun açıklamasında açılan 25 kuyudan 21 inde petrol bulunduğu ve günlük 2400 varil petrol çıkarıldığı idi.
Bu sadece bir bölgenin bir köşesinde bulunan petrolün hikâyesi. Bu kısa bilgiler ışığında beraberce düşünelim. Aynı arazinin bir bölümü senin, kalan bölümde komşunun olsun. Komşu tarafında kalan bölümde petrol bulunsun, komşun petrol zengini olsun sen de araziyi kiraya vermeyi düşün!
Kendi düşünce ve ülkü tembelliğimiz nedeniyle kendimiz araştırmıyoruz veya araştırmamıza izin verilmiyor, bu arazide petrol yok deniyor, bizlerde kuzu kuzu inanıyoruz. Irak’ta, İran’da, Suriye’de petrol ve doğal gaz fışkırıyor, biz petrolde ve doğal gazda dışarı bağımlı yaşıyor milyar dolarlarımız başkalarına veriyoruz.
İnşallah çabalarımız hızlanır ve vatan toprağında ve mavi vatanda petrol ve gaz bulunur hizmete alınır da milletim ve devletim büyük devletler arasındaki yerini alır.