Fuat Yılmazer
Yazımı okuyanların bir kısmı sesli veya sessiz tepki vereceklerdir. Ama bu onların haklılığını değil sığ bir bakış açısına sahip olduklarını gösterir. Bu yazdığım yeni sıkıntımız değildir. Tarihin her döneminde olan bir hatadır ve tespiti yapılamamış yanlış çizgidir.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu dönemi müstesna bir dönemidir ve öyle incelenmelidir. O dönemde olanları normal zamanın koşullarıyla bir değerlendirmemek gerekir. Türk devletlerinin devamı olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve bugüne kadar gelmiştir. Her türlü olumsuzluklara rağmen bugün konuşup, yazabiliyorsak kuruluş döneminin ve o dönemim kahramanlarının sayesindedir.
1938’den sonraki yıllar içinde iktidara gelmiş, uzun veya kısa dönemlerle iş başında kalmış parti ve liderlerin hepsi Türkiye için bir şeyler yapmış veya bir şeyler yapma arzusu içinde olmuşlardır. Her iktidar Türkiye’ye olumlu anlamda katkılar yaptığı gibi olumsuz anlamda da katkıları olmuştur. Liberal politikayı benimseyenler de, ortanın solu fikrini benimseyenler rde, kapitalist veya karma ekonomik sistemi savunanların da Türkiye’ye katkıları ve sıkıntıları olmuştur.
Türk milliyetçilerinin 1980 den önceki faaliyetlerini bu savımın içinde tutuyorum. Onlar 12 Eylül öncesinde Milliyetçi Cephe hükümet birliği içinde olmuşlardır. Lakin o zamanlar insanların canlarını korumak için elleri yüreklerinde gezdiği dönemlerdir. Haklarında çok büyük yanlış kanı olmalarına rağmen, MHP ve Lider Türkeş, birlik, düzenlik, kardeş kavgasının önüne geçilmesi gibi konularda rakibi CHP’ye destekler vermiştir. Meclis Başkanlığı seçimi tıkanıp kaldığı ve gelişmeler durduğu zamanda MHP ve lideri Türkeş, CHP’li Cahit Karakaş’ın Meclis başkanlığına seçilmesine destek vermiştir.
Bunun aksine, kendilerine göre dini düşünce ve inançlarının ağır bastığını söyleyen Muhafazakâr düşüncedeki iktidarlar döneminde çok önemli sorunların temeli atılmıştır. Muhafazakâr düşünceli olduğunu söyleyenler zamanında millet çizgisinde savunma ve korunma refleksleri zayıf olmuştur. Millet, milliyetçilik, ulusalcılık, ulusçuluk düşüncesi ve onlara sıcak bakanlarda bu dönemlerde geri plana itelenmiştir. Devlette hâkim noktalar cemaat veya tarikatların ilerlemesine hazır hale getirilmiştir. Devletin kurucu ilkeleri, umdeleri ve liderleri hep kötülenir, aşağılanır duruma getirilmiştir.
Aslında bu zihniyet ve düşüncede olunan dönemler sıkı sıkıya incelenmeli ve değerlendirilmesi mutlaka yapılmalıdır. Bu konu Türkiye için önemli bir konudur ve bunun nedenleri araştırılmalıdır.
Bunun araştırılmasının sonunda da mutlaka bize yol gösterici şıklar ortaya çıkacaktır.
Türkiye’de tek başına uzun bir süre iktidar olamayan sol düşünce veya solculardır. Bu düşüncenin sahipleri de kendilerini eleştirip eksik veya hatalarını bulup düzeltmedikçe onlarında tek başına ülke yönetimine sahip olmaları mümkün görünmemektedir.
Türk halkı ne dininden vazgeçecek kadar kozmopolit, ne de körü körüne, din diye öğretilmeye çalışılanları kabul edecek kadar cahildir. Herkese dönemler halinde fırsatlar verir. Türk halkının sol düşünceye güvenmemesinin baş sebebi sol düşünce sahiplerinin bölücülere ve genel ahlak normlarına karşı gösterdiği zafiyet olduğunu düşünüyorum.
İnanıyorum ki Sultan Galiyev solculuğu Türkiye’deki samimi solcuları uzun süre iktidara taşıyabilir. Ama sol veya solcu düşünceye sahip olanlar bu ilericiliği gösterebilecek kapasitede midir?
Ülkemizde her görüşe mensup gruplar ile Milliyetçilerin kendilerine çekidüzen verme zamanı gelmiş te geçmektedir.
Bu olmaz ise çaresiz kalan Türk insanı çaresizlik kararlarıyla, sıkıntıların devamı yönünde devam diyebilir.