Fuat Yılmazer
Değerli Türk Milliyetçisi Süleyman Nazif, “ Batarya İle Ateş” adlı kitabının kapak sayfasında, yıllar önce okuduğum, unutmadığım ve unutamadığım yazsında; “ Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan efrâd ve akvamın hiç birini unutma Türkoğlu… Unutma… Ve affetme” diye yazar. Nazif ayrıca Türk’e yapılanlar karşısında “Dinim kinimdir” diyecek kadar, Türk’e yapılanlara karşı dolmuş, taşmış bir duygunun adamıdır.
***
Saddam’ın hataları bahane edilerek Amerika ve ortakları tarafından Irak işgal edilmişti. Saddam devrilmiş, merkez kontrolü kaybetmişti. Kuzey Irak’ta ki Kürt gruplarda kendi aralarında mücadeleye başlamıştı. Böyle bir anda Talabani ve Barzani Türkiye’den yardım istedi ve yönetenlerimizde kabul ederek bölgede düzeni sağlamak, çatışmaları önlemek adına asker gönderdi. Çuval olayı böyle bir zamanda gerçekleşti. Türküm diyenlerin ve Türk’ü sevenlerin yüreğinde onarılmamış yara olarak kaldı.
TBMM de 1 Mart teskeresi ret edildikten sonra Amerika aleni düşmanlıklara başladı. Türkiye ortamın yatışması için bölgede bulunan askerlerimize yeni angajman kuralları tebliğ etti. Bunun açıklaması Amerikan askerlerine karşı karşıya gelinmesin, karşı konmasındı.
Bölgede bulunan Amerikan komutanı Türk askerlerine bir uyarı göndermişti. Silah ve teçhizatınızı teslim edin ve bu toprakları terk edin diyordu. Türkiye bu gerginliği yumuşatmak için bölgeye Bir Albay görevlendirdi. Albay başarılı olamadı.
***
4 Temmuz 2003 tarihini hiç sevmem ama sık sık hatırlatılmasını da isterim sık hatırlandıkça ne olduğu unutulmaz ve o duygu ile de Türklük şuurunda gelişmeler olur. 4 Temmuz 2003 tarihi Amerikalıların Irak’ta ki görevleri başındaki Türk askerinin başlarına çuval geçirdikleri tarihtir. O tarihte Irak’ın Süleymaniye kentindeki askeri irtibat büromuz Amerikan askerleri tarafından basıldı, askerlerimiz kelepçelendi, başlarında çuval geçirildi. Bu olay Türklerin ve Türk’ü sevenlerin yüreklerini yaraladı.
Sonra o menfur olaya Dahuk ve Erbil’de ki askerlerimiz müdahale etmek için talimat bekliyorlardı. Talimat geciktikçe gecikti. Bu dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığı Genelkurmay 2. Başkanına bağlı iken 2002 yılında Harekât Başkanlığına bağlanmıştı. Ve Sonunda emir gecikti Dohuk ve Erbil’de ki askerlerimiz olay yerine geldiğinde kötü olay yaşanmıştı.
Olan oldu, acısı Türk Milletinin üzerinde kaldı… Lekesi de kimin üzerinde kaldı veya kalmalı onu da bilemem.
***
Şimdiye kadar Türkiye’de resmi veya sivil hiç kimseye yaptıklarından dolayı neden yaptın diye sorulmadı. Bu olaylarda adı geçenlerin de terfi ettirildiklerini basından öğreniyoruz.
Başlarına çuval geçirilenleri merak ediyorsanız, özel kuvvet askerleri yazılanlara göre çeşitli yerlere de kıta görevlerine görevlendirildi.
Mesele bu olayı unutmak veya unutmamak değildir. O olayda bilerek veya bilmeyerek de olsa kusuru olan var ise onları unutmamaktır.
Ben; dünde bugünde ve uzun süre bulunduğum bürokraside de, şunu savunurum. Suç varsa cezasız kalmamalı, mutlaka yapılanların hesabı sorulmalıdır…
Kim ne zaman, nerede, nasıl hata yaptıysa, suç işlediyse karşılığını görmelidir…