YUNUS EMRE’YLE HASBİHAL – 12
Ahmet URFALI
Çünkü aşk, ab-ı hayattır. Surete can veren aşktır. Yunus, bu fermanı geçenin ve aşk mührünü alanın boyut değiştirdiğini, mevcut durumu içinde boyut kazandığını söyler.
Aliye Çınar
34.
Bir ikindi vaktidir Sakarya’nın Porsuk’u konuk aldığı zaman
Gölgelerin ötesinden gelir sancılı doğuşların müşfik sesleri
Evcil hüzünler dolaşır Anadolu yaylasının duygu arılığında
Muradını alamamış girdaplarda ince sızılar döner durur
Münzevi karanlıkların içinde kaybolur insan çoğu kez
Bir isyan çığlığı kırılır inkârın çukurunda kör fitnenin kanadı
Mahcup pişmanlıkların içinde depreşir kayıp hüviyetli şehirler
Şüphen kurtuluş müjdesi olsun kuşa balığa ve insana
Ey Molla senin elindeyse dört kapının ışıktan anahtarı
Durma dört kapıdan gir içeri sırasıyla ve ürkmeden
35.
Bin yıldız doğar içimdekiâlemin gökyüzüne
Aşkla dolar Anadolu soluğun üfledikçe duanı
Telaşlı bir sessizliğin ortasında durup sencileyin
Geniş zamanlara duyurmak istiyorum ezgisini ışığın
“Kastım budur şehre varam feryad u figan koparam”
Dar vakitlerin bağışıdır halis kulluğun armağanı
Sen şenlensin diye göğün yerin ve suyun yaratılmışları
Verdin şiirini bir mollanın hoyrat eline
Niyeti sevda ise bağışlanır hayatın onca zorluğu
Ve her müşkül kanat olur yüce dağdan aşmaya
36.
Zaman yeniden doğar mesafeler kaybolur
Ayak izlerin aşar ufuk çizgisinden ötelere
Toprak kokan insan özünü vurur bedeninin mührüne
Sevginin kanat vuruşunu duyarsın yüzüne düşen ışıktan
Biz aydınlığın içinden geliriz bir abdalın deyişinde
“Meftunumuz marifet söyler” cümle âleme
Çünkü ‘’Biz Horasan mülkündeki baydanuz’’
Şimdi tan ağartısıdır Anadolu göçümüz
Sarıçiçeğe yedi kez sordum boynunun eğriliğini
Oysa özü Hakk’adoğruymuş kokusu elifî güzelliklere