Fuat Yılmazer
Amerika Birleşik Devletleri 46. Başkanını seçti. Başkan seçilen Joe Biden seçilen başkanların içinde en yaşlısı, yardımcısı seçilen Kamala Harris’in de Amerika Birleşik Devletlerinin ilk kadın başkan yardımcısı olduğu basında yer almıştı.
Google’daki araştırmalarıma göre de Joe Biden’in hayatındaki en önemli noktası bence “yirmili yaşlardan itibaren yoğunlaşan kekemeliği ve bu kekemelik rahatsızlığını ayna karşısında şiir okuyarak azaltması.” Yani Joe Biden’in kendi kendini tedavi edecek iradeyi ve azmi göstermesi. Bence bu çok önemlidir. Joe Biden ile ilgili düşünce ve yorumlamanın azim ve irade, bir şeyden vazgeçmeme temeli üzerine kurgulanmalı diye düşünürüm.
Brüksel toplantısında da dikkatli bakan gözler Biden hakkında bir fikir edinmiştir. Biden’ın Brüksel’de öne çıkan eyleminden biri, NATO’yu eski gücüne çıkartma kararlılığında oluşudur. NATO’nun toparlanması ABD’nin isteği doğrultusunda atılacak adımların garantilemesini getirir.
Bir başka eyleme geçmiş düşünesi de, AB’yi ABD’nin teklifleri doğrultusunda görüş bildirecek duruma getirilmesini sağlamaktır. Yani ortak düşünmek ve ortak eylem planı yapmak ve eylem yapabilecek duruma getirmektir.
Bir diğer görüntü de ABD’nin ekonomik güçlülük imajının yara aldığı bir dönemde, Amerikan ekonomisini düzelterek o görüntüden kurtarmaktır.
Dikkat edilirse soğuk savaş döneminde olduğu gibi ortaya açıkça Rusya ve Çin düşman olarak konmuş ve geriye kalanları yanına çekerek ortak düşmana karşı birleşme stratejisi uygulanmıştır. Hedefe düşman koyarak ve onu da aleni göstererek kamplaşmayı kesinleştirmek önceden bu tarafa uygulanan bir yoldur.
Ukrayna’ya, Ermenistan’a destek vererek NATO şemsiyesini Rusya’yı saracak şekilde genişletme eylemini başlatmıştır. Yunanistan, Kırgızistan, Kosova, Bulgaristan vb. ülkelerde kurduğu askeri üsler bu görüşünü destekler durumdadır. Biden’ın gözünde dost ve müttefik kavramları diğer Amerikan Başkanları gibi yüzde yüz kendi çıkarları doğrultusundadır. Lakin bence onlardan farklı bir tarafı Amerika’nın çıkarlarına, Amerika’nın başarısına kendisinin de inanmış ve iman etmiş görüntüsüdür.
Yani devletin devlet aklı ve politikasının yanında, kendinin akıl ve kabulü de Amerika’yı başarılı kılma ülküsüdür.
Brüksel’deki toplantıda yaptığı hareketler ve konuşmalar kararlılığını ve konulara hâkim olduğunu göstermektedir.
Türkiye’ye karşı olan düşüncesi de samimi ve müttefiklik çizgisinde değildir. Afganistan hava alanının kontrolünü bize yıkma çabası bunun bir göstergesidir.
Suriye’de YPG/PKK ya uyguladığı destek çizgisini, Doğu Akdeniz ve Ege’de Amerikan projesini, daha katı uygulayacağını tahmin ediyorum.
Türkiye’den çok ama çok önemli bir taviz alırsa, belki bugünkü projelerini biraz daha geriye iteleyebilirler.
İnşallah Türkiye’ye yeni yol haritası çizilmemiştir. Her zaman için geçerli olan Amerika’ya güvenmeme düşüncem katmerlenerek artmıştır.