YUNUS EMRE’YLE HASBİHAL-7
Ahmet URFALI
Yunus bana buğday gerek demişse, bu insanın önce karnının doyması, yani yaşaması gerektiğinin vurgulanmasıdır, bu dünyanın hakkını vermenin kaçınılmaz olduğudur, çünkü himmetle ulaşılan yüce değerlerin taşıyıcısı biyolojik varlığımızdır. Buğdayı aldıktan sonra da himmeti istemesi buğdaya takılıp kalmadığını, dünyaya bağlanmadığını, maddeyi aşmaya hazır olduğunu gösteriyor. Turan Oflazoğlu
19.
Boz toprağın sesidir rüzgâr tozunu kaldırdığında
Önüne katıp götürdüğünde gevenleri
Fakir hanelerde umutsuzluk bir bıçak yarasıdır
Boran uğultusudur sel gürleyişidir
Türküler anlatır kabuk bağlamayan yaraların acısını
İlhamını alır asırlık bekleyişlerden
Sarı buğdayın boyun büküşü bu yüzdendir özlemlere
Ve acıların bedelini ödemektir gölgesine sığındığım sabır
Sehpasına ayak vuramayan bir meczubum şimdi
Terk etmesini bilemeyen maksuttan gayrısını
20.
Gönlüm uzanmış yatar şeyhimin eşiğinde bir zaman ötesine
Yanılgılar çıkmazında yön alır ruhum koynumdaki mushaftan
Yaradan kayrası bilirim belleğimdeki özgürlüğün kanat sesini
İşte bu yüzden gönlüm tünek olur binlerce Hira güvercinine
Aslında insan sözdür ve dilinde saklıdır niyeti hasreti ve muradı
“Kün, fe yekûn” Allah sözüdür evrenin yaratılmasına sebep
Baharı Sakarya vadisinde yeşerir sözün sevgiden yana hep
Bir muştu olup yayılır ve sıcaklığı sarar örselenmiş gönülleri
Canın nimetidir söz ahdine sadık kalırsa iki dünya meselinde
Suyun cömertliğine kardeş olan duygumun taşkınlığıdır sözüm
21.
Sen gelirsin Horasan’dan bir rüzgârın sırtında
Peşin sıra ırmaklar yürür güzergâhına
Kılavuzluk edersin suyun akışına
Sevgiyle bezenirken gönül yaylasının dağları
Anadolu’nun belleğine girersin hayâllerinle
Yıldızlar ilhamını alır ocağının ışığından
Güneşin şulesinde ışıldar insanlığa verdiğin öğüt
Çınarların kızılyaprağında ak güvercinlerin kanadında
Karacahöyük Suluca’dır ve su kendindendir insanın
Sen Hacı Bektaş’sın, elinden tutarsın kayıp bir çağın