TÜRKİYE’NİN KONUMU VE YÖNETECEKLERİN COĞRAFYASINI TANIMASI
Fuat YILMAZER
Uluslararası ilişkilerde güvenlik te dâhil, uzak veya yakın diye bir kavram kalmadı. Teknoloji inanılmaz hızla ilerledi uzak yerleri yakın etti. Bilim ve teknolojik gelişmelerin olumlu getirisi olduğu gibi korkunç olumsuz sonuçları da ortaya çıktı.
Gelişmeler sonucu elde edilenler insanlığın hayrına kullanılsa çok hoş ve mükemmel olur. Bazı gelişmeler insanlığın hayrına olurken bir başka taraftan korkunç bir silah olarak insanlığın üzerine ölüm kusuyor.
Devletler birbirleriyle ilgili askeri, ekonomik, sosyal ve stratejik bilgiler almak için ajanlar göndermesine özel konular hariç çok fazla gerek kalmadı. Uzaydan uydular vasıtasıyla pek çok bilgiyi, haritayı, fotoğrafı alabiliyorlar. İlgilendikleri yerlerin krokisini, resmini, haritasını çıkarabiliyorlar. Bu bilgileri arzuladıkları yerde de kullanabiliyorlar.
Bu gerçeklerin ışığında devletlerin rahat yaşayabilmesi için bu değişim ve gelişimin farkında olması gerekir. Ülkeyi yönetmeyi düşünenlerin de vizyonu ve misyonu güçlü ve diri olmalıdır.
Emperyalist devlet binlerce kilometre uzaktan, haksızlık yapılıyor bahanesiyle bir yerlere müdahale ediyor, moda tabirle çöküyor, çöktüğü ülkenin ekonomik gelirlerine el koyuyorsa durumun vahameti ortadadır.
Böyle bir dünyada yaşayan Türkiye’nin de coğrafi, ekonomik, stratejik, jeostratejik güvenlik ve risk haritasının çıkarılması ve bütün planlamanın bu doğrultuda yapılması gerekir.
Sadece güvenlik ve risk haritasının çıkarılması yetmez. Bu haritaya okuyup gereğini yapabilme karakteri ve becerisi olanların yönetime talip olması gerekir. Bu haritayı okuyamayan, gelişmelere milli kimlik gözüyle bakamayan yöneticilerin başarılı olma şansı yoktur. Onlar sadece ülkeye, millete zaman kaybettirir.
Türkiye’nin ekonomik, coğrafi, stratejik güvenlik ve risk haritası nelere dikkat edilerek çıkarılmalıdır.
Masanın üzerine Türkiye bölge ve dünya haritalarını açtığımızda şu gerçeklerle karşılaşırız. Türkiye’nin kuzeyinde Karadeniz, kuzey doğumuzda Karadeniz’e kıyısı olan Gürcistan, Ötede Kafkasya, yine kuzey doğumuzda Ermenistan, Nahcıvan ve buna bağlantılı Azerbaycan. Doğuda İran ve güney doğumuzda Irak, Güneyimizde Suriye, Akdeniz ve Kıbrıs adası, Batı Yunanistan ve adalar. Kuzey batımızda Bulgaristan ve onlarla sınır Romanya, Sırbistan, Bosna Hersek, Makedonya. Buralar parçalanmış eski Yugoslavya toprakları ve Arnavutluk.
Bunlar direk sınırdaş olduğumuz ülkeler. Birde sınırdaş olmadığımız halde, coğrafyamız nedeniyle yakın olmak zorunda olduğumuz ABD, Rusya, Çin, İsrail ve AB ülkeleri var. Bunlardan hepsi Irak, Suriye, Yunanistan, Gürcistan, Ermenistan’ da ki gelişmeler nedeniyle zorunlu komşu olduğumuz dost söylemli rakiplerimiz.
Ayrıca Boğazlarımız var dünyanın ilgisini üzerine çeken. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan, sadece iktisadi, ticari ulaşım nedeninden değil siyasi ve stratejik açıdan da çok mühim deniz yolu.
Türkiye coğrafyası Ortadoğu üzerinde nüfuz kurabilme özelliği olan stratejik toprak parçası. Ortadoğu ise yeraltı değerleri ve coğrafyası nedeniyle dünya hâkimiyetinde önemli stratejik nokta.
Dikkat ederseniz Ortadoğu’da barış tesis edilemiyor. Küçük devletçikler haline getirilmiş ve daha da küçültülen topraklar da düzen kurulamıyor. İsrail’i de güçlü ve sorunsuz devlet yapmak için çabalar sürüyor. BOP bunları gerçekleştirmek için ortaya konan bir projeydi ve sonuca erdirilmek için bütün çabalar gösteriliyor.
İşte bu gerçekler doğrultusunda Türkiye’nin ekonomik ve güvenlik risk haritası ve onu uygulayabilecek yöneticiler olması başarının anahtarı ve kilididir.
Çevremize göz gezdirmeye devam edelim. Kuzeyde ki devletlerden renkli devrimlerle ABD nin kontrolüne geçen devletler var.
Bir başka tarafta tarih boyu hep denge siyaseti izlediğimiz, ABD ve İngiltere ile soğuk savaş sürdürebilecek güce sahip İran,
Tüm gibi gösterilse de üçe bölünmüş Irak ve Kuzeyde resmileşmese de ABD ve AB destekli peşmegeler tarafından kurulmuş Kürt oluşumu, yakınında hala oluk oluk kanı akan, sömürülen doğalgaz ve petrol kaynaklarının ve parçalanmış halkın sahibi Suriye.
ABD ve AB ülkeleri destekli bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen İsrail, Gözü hala ENOSİS te olan Kıbrıs Rum kesimi, Aramızda görüşmelerle çözülemeyecek sorunlar olan, bize zarar verecek her gücün yanında ve destekçisi olan, adalar, Kıta sahanlığı, MEB (Münhasır Ekonomik Bölge), Kıbrıs, Fır hattı, deniz, hava sahası sorunu yaşadığımız Yunanistan, Bunlara destek olan zorunlu komşumuz ABD, Fransa vb. Diğer tarafta Rusya ve Ermenistan’ı görürüz.
Bu sorunla yumağının ortasında olan Türkiye topraklarının şimdiki halinin ne kadar güvende olduğunun takdiri sizlerindir.
Coğrafyamız nedeniyle bu kadar sıkıntılı durumda olan devletimizin yaşadığı ve yaşama ihtimali olan sorunların çözümü için bu risklerin ortadan kaldırılması veya etkisizleştirilmesi lazımdır.
Nasıl olacak sorusuna burada verilecek cevaplardan bir kısmını sıralayabiliriz.
Dediğimiz konularda tespitler yapılmalı. Masa başında cetvelle çizilmiş sınırlarımız hangi yolla yapılır bilemem ama mutlaka Anadolu’yu sımsıkı koruyacak, saracak duruma kavuşturulmalı, Ekonomik, milli savunma noktalarında tehlikelere karşı koyabilecek noktaya erişilmeli. Milli kimlik, milli ülkü etrafında birleşecek şuurlanma sağlanmalıdır.
Bunlar afaki olarak görülmemelidir. Eğer öyle görülürse çevreni sarma harekâtı başlatmış ABD’nin, AB ülkelerinin, tarih boyu topraklarında gözü olan Rusya’nın, Akdeniz ve batı Trakya topraklarında etkin olmadığın sürece sana her konuda diş bileyen Yunanistan’ın, Seni parçalayarak devlet kurmak isteyen bölücü Kürtlerin emellerine nasıl engel olunacak.
Parola; Güvenlik haritanı hazırla, büyük ve güçlü ülke ol. Palyatif tedbirlerle devam etme. Eğer palyatif tedbirlerle günü geçirme yoluna gidilirse çocuklarımıza çözmekte zorlanacağı büyük sorunları olan ülke bırakırız.
Muhabbetle.