YUNUS EMRE’YLE HASBİHAL – 4
Ahmet URFALI
Yunus, bilindiği gibi, bunalımlı bir çağın insanıdır. Onun yaşadığı yıllarda Anadolu’nun henüz manevi bütünlüğü kazanılamamış, milli birlik dağılmış, Selçuklu devlet yapısı taht kavgaları sebebiyle temelimden sarsılmış, Moğol orduları her yanı ezip geçmiş, büyük bir kuraklık yurdu kavurmaktadır. Genç Osmanlı beyliği henüz taze bir fidan olarak boylanmaktadır, kinin, mevki ve mansıp ihtirasının at oynattığı, kardeşin kardeşe düşman olduğu o yıllarda Yunus, sanki insanları bütünleyici, birleştirici, bir potada kaynatıp birbirine kaynaştırıcı unsur olarak gösterilmiş bir Tanrı lütfu, bir Tanrı ihsanı ve armağanı, bir Tanrı rahmetidir.
Müjgan Cumhur
10.
İkindi gölgesi suya indi su bulandı salkım söğütler ürktü
Tedirgin bir ürperiş şıvgın olup yürüdü derinliğine suyun
Sabır katlanması zor bir kurtuluş müjdesidir
Lakin sunakta boyun uzatmak mıdır bir celladın bıçağına
Eğer mümince bir tevekkülse çaresizliğe
Yıldızları geceden doldurmak gerek heybelere
Kusarken bütün kinini vahşet cenginin yağmacıları
Direnmenin ateşini kim alıp götürdü buradan
Cesaret tohumunda gizlidir hür yaşamak Yaradan vergisidir
Ve yiğitliğin dinç bedenine bağışlanmıştır dar zamanlar için
11.
Boz topraktan alır ilhamını arzın merkezine uzanan kök
Dal evrenin mavi büyüsünde çoğaltır kendini beşiğin de
Toprağı boz bahtı karadır Anadolu’nun
Bozkır kıraç bir hüzündür baştan sona
Üzerliğin acı kokusudur gönüllerin burkuntusu
Ve uğultusu karayel vurunca yağız çehrelere
Kuru yapraklar misali teslim oluşudur zorluğa
Delişmen bir fırtınadır çaresizliğin zincirindeki esaret
Gönlünde yeşerttiğin bir duadır senin sözün dervişim
Geçmiş asırlardan yeni ümitler getir şimdi bu fetrete
12.
Bir gök meşe ağacıdır yüreklerdeki keder
Teselli arayışında uzamıştır toprağın derinliğine
Ve bodur bir selam verir gökyüzünün mavi tılsımına
Bir veda hüznünü çağıldar Anadolu’da zaman
Toprak kuraklaşır benizler solar
Sen rüzgârın dilinden anlarsın dervişim
Neyi fısıldar gözlerine kuşluğun secdesinde
Söyle çile ertesine mi kalacak yine umutlar
Sana ağu sunanın şeker mi olsun aşı
Gözyaşın pınar mı olsun ağlamanı isteyene