YUNANİSTAN’A SUFLE VERENLERİN SESLERİ ÇOK ÇIKIYOR
Fuat YILMAZER
Anadolu deyimi ile burnumuzun dibinde ama bizi sık sık rahatsız eden küçük bir komşumuz var. Karakterleri gereği sesleri her zaman yüksek çıkar. Ağlama sesleri olsun, desteklendiği zaman yürek sesleri olsun sesleri tizdir. Hele arkalarında birleri olurda; haydi, sen çok yiğit bir toplumsun, köklü bir medeniyetin sahibisin, senin karşında durmak ne mümkün gibi gerçek dışı övme yapılırsa sesleri daha da yükselir. Bu durumun yarar ve zararlarını gördükleri, yaşadıkları halde karakterleri gereği buna devam ederler.
Yaramaz karakterin son günlerde sesi daha da fazlalaştı. Bu fazlalaşması kendine, koş, haydi diyenlerin gücünü de gösterir.
Yunanistan çılgınlıklar peşinde. Akıl almaz davranışlar sergiliyorlar. Dış İşleri Bakanların Dendias’ın Dışişleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu ile yaptığı açıklama sırasında tüm kuralları çiğneyerek saldırıda bulunması, Yunan Başbakanının yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanın bu davranışını kendisinin istediğini açıklaması hangi noktaya kadar geldiklerinin bir göstergesi.
Yunanistan’ın dengesizce silahlanma isteği ve silahlanması, Fransa’dan alınan Uçaklar, ABD’den alınan kara, hava ve deniz savaş malzemeleri, ABD den F 35 uçağı alma talepleri, adaların ve küçük adacıkların silahlandırılması, ABD’ye küçük ülkelerinden 13 üs verilmesi, ABD ve İsrail’le ortak tatbikatlar yapılması Yunan çılgınlığının, düşünmeden, ileri komutuyla harekete geçecek pozisyona geldiğinin habercidir.
ABD’nin Esat’la PKK’nın arasını bulmak için ortaya koyduğu gayret, Türklere gösterdiği müttefiklik anlayışının dışında ki hareket ve eylemleri, Fransa’nın yaraya tuz atma gayretleri bölgemizde bir şeylerin iyi gitmediğinin bir kanıtı.
Ortada uzun süredir Türkiye açısından hoş olmayan gelişmeler oluyor. Bu gelişmelerin farkında olarak hareket etmekte yarar var.
Öyle ise Dış politikamızda bazı çizgi değişikliklerine ihtiyaç var demektir. Bizi ilgilendiren bir neden yokken karşı karşıya geldiğimiz Mısır’la yakınlaşmaya başladık, çok önemli bir gelişme. BAE ile de yakınlaşmanın işaretleri başladı. Bunlar çok çok önemli gelişmeler.
Ortadoğu ve Afrika ülkeleri ile yakınlıklar kurmak, düşman safına atmamak gerekir. Kısaca Dış politikamızı günün şartlarına ve kendi lehimize olacak şeklide değerlendirmek gerekir.
Ayrıca İçerde birlik olmak o görüntüyü de perçinlemek gerekir. İç çekişmeler ayrı dış politikada birliktelik sergilemek ayrıdır.
Çok önemli diğer hususta savunma Sanayimizi güçlendirerek kendi ihtiyacımı kendimizin karşılayacağı bir duruma gelmektir. Başka da çaremiz yoktur.
Ya ABD ve AB ülkelerinin kontrolünde olacaksın ya da ben buradayım Dik’im diyorsan kendi ayaklarının üzerinde duracak durumda olacaksın.
Türk’ün Türk’ten Başka dostunun olmadığını sosyalistte olsan, dini siyasete alet edenler gibi de olsan, kapitalist zihniyette de olsan, bu gerçeği kabul edeceksin.
Başka yol yok. Bu inkâr edilmez bir gerçek…