Ruhun Şad olsun Başbuğum
Fuat YILMAZER
“1924 yılı Tokyo Üniversitesi’nin Japon hocalarından Prof. Hidesabura Ueno akşam işinden evine dönerken metronun kapısında küçük bir köpek yavrusu görür, etrafına bakar sahipsiz sokağa bırakıldığını anlar. Köpeği evine getirir. Yalnız yaşamaktadır. Sekiz tane anlamına gelen Hochiko adını verir.
Hochiko profesöre o kadar alışmıştır ki her sabah onunla metroya kadar yürümekte akşam onun gelme vaktinde metroya gidip karşılamakta eve beraber dönmektedirler. Profesörün geliş gidiş saatlerine kendini ayarlamış sevgisini ve bağlılığını göstermek için uğurlama ve karşılama işlemlerini aksatmadan yapmaktadır.
Yine bir gün Hochiko akşam vakti metronun önünde beklemektedir. Sabah gönderdiği dostunu alıp yalnız yaşadıkları evlerine dönmektir muradı. Ama o gün Profesör metrodan çıkmaz. Endişeli gözlerini kapıdan ayırmaz. Bu davranış tam üç gün sürer, hoca yoktur. Çünkü Profesör üç gün önce kalp krizinden ölmüştür.
Hochiko eve döner ama her gün akşam metroya gider Profesörün geldiği tren vaktine kadar bekler sonra üzgün bir şekilde eve döner. Bu davranış tam on yıl sürer. On yıl sonra bir gün metronun kapısında Hichiko hayata veda eder.
Japonlar sadakat sembolü olarak Hichiko’nun heykelini sahibini beklediği yere dikmişler.”
Bilinç, inanma, sadakat ve vefa çok önemli erdemler. Hepsinin bir arada bulunması harika bir sonuçtur. Hele bir insanda bulunması bambaşkadır.
Sadakat ve vefa ayrı bir olgu, sadakat körü körüne biat etmek değil, bilerek, anlayarak, inanarak kabul etme işlemidir. Vefa; yapılan yardımı, iyiliği, güzelliği, desteği, takdir etmek, bilmek ve o iyiliğe hizmeti yapana karşı yakın olmak.
Sadakat ve vefa duygusu, bazıları tarafından hiç dikkate alınmayan hayvanlarda, köpekte varken, Allah’ın akıl, mantık, duygu, muhakeme gücü verdiği insanda yeterince olmaması düşündürücüdür.
Hele son zamanlarda kişisel nedenlerle birbirlerini kötüleyen, düşmanlık sözleri söyleyen; dün birbirlerine canlarını emanet eden bireylerin, bugün birbirini aşağılamaları, kötülemelerine şahit olmak, ne acı!!!
***
Başbuğ Alparslan Türkeş’in aramızdan ayrılışının 24. Yılı…
Yaptığı hizmetlerin önemi şimdilik yeterince takdir edilmeyen büyük lider, ilerde daha iyi anlaşılacak ve takdirini devlette, ülke insanları da, vefasızlarda yapacaktır.
Türkeş, Türk Milliyetçiliği fikrini siyasi platforma taşıyıp orada kalıcı hale getirilmesini sağlayan insandır.
Bir milleti ilgilendiren fikir sadece aydınlar arasında kalır ise yayılması ve kabulü mümkün olmaz.
Siyasi sahada her kişiye ulaşma imkânı vardır. Türk Milliyetçiliği fikri bugün köyde çiftçilikle uğraşan kardeşimiz tarafından da, üniversitede ders veren akademisyen tarafından da bilinmekte onun istediği gibi hizmet çalışması düşünülmektedir.
Bunun oluşum önderi de Alparslan Türkeş’tir. Bugün Türkiye’nin her sahasında Türk Milliyetçiliği fikri konuşulmakta anlaşılmakta ve o çizğide hareket etmeye çalışılmaktadır.
Milyonlarca insan Türk Milliyetçiliği sözünü duymakta, anlamakta olumlu veya olumsuz tepki vermektedir.
Ruhun Şad, Mekânın cennet olsun Başbuğum…