OSMANLI DA BORÇLANMA
Volkan Yaşar Berber
Global dünyanın en büyük gayesi yirminci yüzyıl da alışkanlık haline getirtilerek kendilerine borçlanmayı kurumsallaştırmalarıydı. Bunu da Avrupa devletleri gayet alttan alttan çok iyi becerebilmektelerdi. Osmanlı devletine ilk borçlanma sözleşmesi ”Dent, Palmer and Company” ve ”Goldschmidz and Company” ile yapılmıştı ki 1854 Kırım savaşının sonucudur maalesef. Zamane İngiltere ve Fransa’nın verdiği bu borçlar zamanla geri dönüşü baskıya dayalı yaptırımlar alacaktı ki Batılı kapitalistlere 1854/1875 arası 220 milyon sterlin ansızın borçlandırılmıştık. Borçlanma demek emperyalist güçlerce kendi fikir ve düşüncesinde olmayan sadrazamı dahi görevinden aldırabilecektir. 1850 senelerinin İngiliz büyükelçisi Stratford Canning, baskın hıristiyan ve Türk düşmanıydı. Zamane Padişahı Abdülmecid’e bir muhtıra sürerek” dış borç almanın yararları..!” başlıklı ve kimi devlet gelirleri borca karşılık gösterilmesi şartları içeren dosyasını vermesiyle nefse düşmüştü.
Bir yıl süren çalışmaların sonunda 1856 yılında İngiliz diplomat Layard başkanlığında her biri 20’şer sterlin değerinde 25 bin hisseden oluşmak üzere kuruluş sermayesi 500 bin sterlin olan merkezi Londra’da olacak The Ottoman Bank (Osmanlı Bankası) kuruldu. Osmanlı Bankası Londra merkez ofisinin açılışından on gün sonra 13 Haziran 1856 tarihinde İstanbul’da halka kapılarını açtı. Bu banka ”Majeste İngiltere Kraliçelerinin bir krallık buyrultusuyla” kurulduğu ve drekt takip edildiği kaynaklarca sabittir. Çok geçmeden Osmanlı Bankası’na kağıt basma tekeli de verildi. 1862 yılında İngiltere Parlementosu’na sunulan ”Türkiye’nin Mali Durumu Hakkında Rapor’dan sonra, Osmanlı ülkesine kredi akışı daha da hızlandı. Sebebiyse bugünün IMF ve Dünya Bankası statüsünde olan Lord Hobart ve Mr. Foster’ın misyonu idi.
1879’da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881’de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de tahvil sahibi ülkeler İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya-Macaristan, Hollanda tarafından 1882’de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum kurulduktan sonra da Osmanlı İmparatorluğu mali sıkıntılar nedeniyle dış borç almak zorunda kaldı. Vesselam, Türkiye’nin mali durumunun global açıdan sınıflandırılması baskısının yanında yabancı misyonların daima pusuda kalarak fırsattan istifade derhal yaptırım içeren koşullarla donatılmış harici baskıları halende soğuk savaş dönemini hatırlatırcasına devam ettiği bihaberdir.