ALIŞTIRARAK KARŞITLIĞI ÖNLEMEK
Fuat YILMAZER
“Yıl 1895, Londra’da Lortlar Kamarasında Liberal David George, elinde Kur’an bağırır; “Türkleri bu kitaptan (Kur’an) uzaklaştırmadıkça, onları tam olarak yenemeyiz. Ya bu kitabı (Kur’an’ı),onlardan koparmalıyız, ya onları bu kitaptan (Kur’an) uzaklaştırmalıyız.
1800’lü yıllardan itibaren Kur’an’ı Türkler’den ve biz Türkleri de Kur’an’dan koparmak için yoğun mesai harcayan İngilizler, bizzat inşa ettikleri Vahhabilik ile Sünni itikat anlayışına darbe indirmiş, bu darbe sonucu Osmanlı çökmüş. Osmanlı çökünce de İslam coğrafyası Haçlı saldırılarının hedefi ve mülkü haline gelmiştir. Masa başında cetvel ile yeni ülkeler peyda edebilecek kadar İngiliz emperyalizminin at oynatma sahası olmuştur. Bereket ki, Türk Milletin ’in Atatürk önderliğinde verdiği Milli Mücadele zaferle neticelenmiş, Türk’ ün bu zaferi, başta üzerinde güneş batmayan İngiliz ve ardından Afrika ve Çevresinin kanını emen Fransız, İtalyan sömürgeciliği için, sonun başlangıcı haline gelmiştir.”
***
“Riyakâr şeyh, süslü süslü salınan yüzü altınla kaplanmış bakıra benzer, dışı güzel görünür, ancak içi berbattır. Görünüşü dervişçe, ancak içi baştan sona hainlik doludur. Serbestliği bütünüyle bağımlılık, kerametleri tamamıyla dolandırıcılıktır. Sarığı önderlik yükü taşır, ancak sarığın her tüyü kadar zihninde fesat düşünceler vardır. Omuzundaki yamalı hırka türlü renklerle bezenmiştir. Hırkası ayıpların örtücüsüdür, bu örtünün her bir teli riya çemberi çevirmektedir.”
***
Ülke idaresin deki önemli zorluk, olup bitenlerden bihaber, bilinçsizce bir yolu tercih etmiş halk ile kafasının arkasında planı olan idarecilerdir.
Bu tip idareciler bilinçli ve önceden hazırlıklı oldukları için yapacaklarını sıraya koyar ve uygun olanından başlar. Yapacağı işi önce kamuoyu ile bir şekilde karşılaştırır. Göğüsleyemeyeceği karşılık olursa teklifini geri çeker, uyumaya bırakılır ve şartlar müsait olduğunda tekrar getiri ve başarır.
Ben idare konusundaki bu görüşümü on dört yıldan bu tarafa aynı gazetede “Alıştıra alıştıra” başlıklarını kullanarak yazdım.
Yağmur şiddetli yağdığında önüne ne bulursa alır, öfkesinin geçtiği yerde bırakır. Geçtiği yerleri harap etmiştir, ama bunun zamanla telafisi olan zararlardır. Yaralar sarıla bilinir. Ama kafa arkasındaki plan uygulamaya konup başarıldığı takdirde ondan dönüş çok da mümkün olmaz.
Çünkü kafa arkasındaki bilinçli eylem için önce düşünülmüş, planı ve projesi hazırlanarak başarılmıştır. Bunların uygulama komiteleri vardır. Uygulama komiteleri uygulamada başarılı olacak yöntemleri devreye alarak sonuca ulaşırlar.
Bunlar bazen türbe yeşili denen renklere sahip çıkar görünürler, bazen de kan kırmızısı renklere hayranlık duyarlar. Ama en çok sevdikleri renk yeşil ve siyahtır.
Burada kafa arkasında planı olanların planlarının okunamaması sonuçta kabul edilemeyecek, hafızamızı köreltecek, akıllara ziyan sonuçlar doğurabilir.
Türkiye olarak böyle bir halk ve yönetimle karşılaşmamak dileği ile…