YUNUS EMRE’YLE HASBİHAL – 3
Ahmet URFALI
Yunus Emre’nin yaşadığı çağı zaman dilimi olarak Anadolu Selçuklularının sonu ile Osman Gazi devirlerini içine almaktadır. Bu devir Anadolu’sunda istilalar, isyan ve yerleşim sıkıntıları ile çeşitli sosyal rahatsızlıkların ve iç huzursuzlukların boy gösterdiği bir manzara hâkimdir. Haçlı seferleri, Moğol akınları, Babai ve Cimri isyanları, saltanat kavgaları, huzursuzluğu ve maddi sıkıntıları doğuran başlıca âmiller olarak görülebilir.
Mehmet Demirci
7.
Keşiş Piyer’in tırnaklarından kan damlıyor
Gözleri bir kinin yangınını tutuşturuyor ateşiyle
İznik’te masum bir kesik baş taşıyor pervasızca
Ağır zırhlar kuşanmış asil bir baronun kargısı
Papa II. Urban cennetten köşkler vadediyor yoksullara
Soylulara ise doğunun hazinelerini yağmalatıyor
Anadolu örsle çekiç arasında dövülüyor durmadan
Çileli halkın ezilmişliğinde can kaygısı
Hangi dağ taş katlanır mazlumların ahına
Bâki kalır mı dünyada bu zulmün kasırgası
8.
Haç’ın paslı gölgesidir Dar’ül İslam’daki leke
Haydi artık yürüsün korkunun üstüne bin Kılıçarslan
Bin Selahattin Eyyübi koşsun Kudüs’ün imdadına
Yağmalanan kentlere yeniden gelsin sevginin güzelliği
Antakya’da çalınan hazinenin üstünde oturan bir şövalyenin
Doymuyor artık aç gözü hırsının batağında debelenirken
Allah’ın gurbet diyarı olan bu ülkede güneş doğsun yeniden
Sonsuz ülkülerle gönüllerde anıtlaşsın gelecek zamanlara
Yeni bir şahlanışın müjdesini ötelerden getirsin kuşlar
Sonra cihan için yeni düşler kurulsun Hâk rızası almaya
9.
Kızıl asma kütüğünde alaca düşmedi koruklara
Bostan tevekleri döl atmadan kurudu
Gök ekinler sarardı cansız köklerinin üstünde
Üvesi koyunlardan ölü doğdu kuzular
Kara bir bulut ağdı kentlerin üstüne
Kastedince eğri kılıç can almaya oklar delip geçmeye
Baycu Noyan buyruğunda ölümün atlıları
“Yedikleri yoksul eti içtikleri kandı”
Kahramanlık ülkesinde yılgın bekçilerin otağına yığıştılar
Hanın gözü Persleşmiş bir suskunlukla korkaklığa sığındı