YUNUS EMRE’YLE HASBİHAL – 1
Ahmet URFALI
‘’Yunus, şairden çok bir filozof ve ahlâkçı idi. Düşüncelerini tasavvufa dayanarak savunmaktadır.
Onda tasavvuf kaos için-deki bir toplumda kozmoza varan bir yoldur.’’
İ.Hakkı Baltacıoğlu
1.
Aklım bir yabancıydı bana gönlüm esrikti
Ve duygularım Mecnun’uydu ıssız sahraların
Önce senden öğrendim bütün renklerin dilini
Yeşil dallarda ığrandımsarı çiçeklerde süzüldüm
Yüzümü çevirdim güneşe sevgini aşikâr ettin bana
Alıp götürdü derin sızımın meramını uzak yıldızlar
Bir saadet tebessümüydü insanlığa verdiğin muştu
Bir Kızılelma çağrısıydı şehirlere girerken söylediğin
Kendi gevher yükünden verdin içimdeki ilhamı
Şimdi sencileyin bağrı başlı gözü yaşlıyım
2.
Her vadide sözün çağlar gönüllerde mukimdir hâlin
Ehline malum olsun nehirlerin deniz olduğu anın şöleni
Sen Tapduk’un kapısında pişirirken miskinliğini
Girip doğan donuna şikare geldin elhamdülillah
Ben göçmen duyguların ardında yeldirdim bedenimi
Kaçkınlığımısağılt ummanında damla olayım haydi
Dilsiz çilelerde sınanmışlığıma delil olsun karayelin ıslığı
Çoğalt yetim sevgimin lisanını kuşlarla dost olayım
Dağlar çiçeğini donansın ırmaklar beste yapsın akışından
Bilinsin ‘’ Hâk cihana doludur o senden ayrı olmaz’’
3.
Kılıçların kabzasında kazılıydı Oğuz Han’ın fetih mührü
Ve müjdesi yazılıydı güneş vurdukça alınlara
Bir göç hevesi yürük bir tay gibi eşinip duruyordu
Gözler uzakları dağların ardını arıyordu merak edip
Ve her yol heyecan artırıyordu bir kavuşma isteğinin
Yollar aşıyordu yüce dağların doruğundan enginlere
Alnı akıtmalı atların nallarından çıngılar saçıp dört yana
Toz koparan küheylanlar ile göçüp geldiniz
Güneşi ellerine alıp aşk ile yürüdü erenler ağızlarında Hû
Aydınlanma zamanıdır Oğuz ilinde en ücra köşeleri