Şimdiki Aklım Olsaydı Öğrenci Velisine Bu Mektubu Yazmazdım
Kadir KESKİN
Baharda yağmurun yağması, ardından güneşin toprağı yalamasıyla toprak kabarıyor ve milyarlarca bitki, ağaç, böcek bir anda nasıl canlanıyorsa aynı bahar mevsiminde, özellikle gençler üzerinde gözle görülür biyolojik ve fiziki değişmelere de sebep oluyor. Bu tespitimi, yarım asrını gençler arasında geçiren biri olarak belirtiyorum.
Okulların disiplin kurulu tutanaklarını incelediğinizde bu tespitimin doğruluğunu görebilirsiniz. Okullarda en çok disiplin vakaları nisan, mayıs ve haziran aylarıdır.
Böyle bahar aylarından birinde bir öğle teneffüsü esnasında odamda otururken nöbteçi öğretmen odama gelerek bir kız öğrenci ile bir erkek öğrencinin dikkati çekecek şekilde okul bahçesinin bir köşesinde uygunsuz şekilde oturduklarını söyledi. Yerimden kalkıp odanın penceresinden baktığımda gerçekten kız ile erkek öğrencinin okul kurallarına uymayan bir şekilde okul bahçesinin içindeki bir ağacın altında oturduklarını gördüm. Erkek öğrenci, ellerini kız öğrencinin omzuna atmış; kız öğrenci de erkek öğrencinin omzuna yaslanmış diğer öğrencilerin ve çevrenin dikkatini çekecek bir görünümdeydiler. Odanın penceresini açıp o iki öğrenciye seslenerek yanıma gelmelerini söyledim. Her iki öğrenci de çağrım üzerine odama geldiler. Kendilerine o şekilde orada oturmalarının okul kurallarına uymadığını söyledim. Bu uyarım karşısında kız öğrenci, ses çıkarmazken erkek öğrenci, kız öğrenci ile kardeş gibi olduklarını, komşu çocukları olduklarını, beraber büyüdüklerini, beraber ders çalıştıklarını, anne babalarının kendileri hakkında bilgi sahibi olduklarını söyledi.
Ben de öğrencinin bu söylediklerine inandığımı, kendilerine saygı duyduğumu; ancak okul içinde bu tür davranış içinde olmamaları gerektiğini söylediğimde öğrenci: “Benim kötü kalpli olduğumu, kendileri hakkında kötü düşünerek kendilerine haksızlık yaptığımı” söylemesin mi? Bu itham üzerine çok canım sıkıldı ve çok sinirlendim. Kesin ve kararlı bir ifadeyle okul müdürü olarak kendilerini bu davranışlarıdolayısıyla ikaz ettiğimi, durumdan ailelerine de haber vereceğimi söyledim. Sonra da kendilerini bir daha bu şekilde görmek istemediğimi hatırlatarak sınıflarına gönderdim.
Ben, öğrencilerin durumlarını ailelerine haber vermedim ve vermek niyetinde de değildim. Bu olaydan birkaç gün sonra postadan bir mektup aldım. Mektubu açtım: “Sayın Müdür” diye şahsıma yazılan bir mektup olduğunu gördüm. Şahsıma yazılan mektubun metnini aşağıya aynen alıyorum.
“Sayın Müdür,
Geçen hafta liseniz öğrencilerinden kızım F. ile komşu çocuğumuz A.yi öğle teneffüsünde okul bahçesinde ders çalışırlarken odanıza çağırıp kızımın ve arkadaşının onurunu incitici davranışlarda bulunduğunuz için sizi kınıyorum. Lütfen, ufkunuzu genişletin. Gerici düşüncelerle gençleri itham edip onların geleceğini karartmayın ve üzmeyin. Şayet kızımı ikinci kez üzdüğünüz takdirde sizi gerekli makamlara şikâyet edeceğimin bilinmesini rica ederim. 14.05.1987 M.T”
Mektubu okur okumaz çok sinirlendim; ama yapmamam gereken bir şey yaptım. Kalemi kâğıdı elime alıp bir mektup da ben yazdım.
“Sayın Veli,
Kızınızla, komşu çocuğunuz A. okul bahçesinde okul kurallarına uymayan davranışlarından dolayı ikaz edilmiştir. Benim düşüncelerim ve ufkum sizi ilgilendirmez; ama sizin ufkunuz geniş ise gençlerin bu tür davranışlarına evinizin bir odasında müsaade etmenizi rica ederim.”
Öğrenci velisi, mürekkep yalamış oldukça çevresi olan bir şahısmış mektubumdan son derece alınmış. Beni ilgili yenlere şikayete hazırlanırken, konuyu o yıllarda lisemiz okul aile birliğinde çalışan komşusu Fatma Cider’e anlatmış. Merhum Fatma Cider( rahmetli oldu) bu durumu bana intikal ettirdi. Rahmetliye, velinin kızının durumunu : “Bana değil, olayı gören nöb. öğretmene soralım! Ondan aldığın bilgiyi ailesine götür!” dedim. Rahmetli aile birliği başkanı Fatma Cider’in verdiği bilgiye ve onun da ricası üzerine veli beni şikâyetten vaz geçmiş. Ve ben de öğrenci velisi ile hiç karşılaşmadım. Olay benim açımdan kapandı; ama aile açısından maalesef, kapanmadı. Bu öğrenci, lise son sınıfta iken maalesef kardeş gibi büyüdükleri ve beraberce ders çalıştıkları komşu çocuğundan (….) kaldı. Aile, utancından Manisa’yı terk etti.
Öğrenci velilerine seslenmek istiyorum. Elbette her anne-baba çocuğuna inanacaktır ve inanmaya da devam etsinler; ama müdürlere ve öğretmenlere inanın. Onlar hiçbir öğrencisinin yanlış yapmasını istemezler. Veliler çocuklarının verdiği bilgileri doğru kabul edip, tek taraflı olarak hareket ettiklerinde çok sevdikleri çocuklarını kaybedebilirler. Çocukları yüzünden anne-babaların eğilen başlarını, hiçbir vinç yukarı kaldıramaz. Lütfen, çocuklarınıza olan sevginiz, gözünüzü ve aklınızı perdelemesin.
Kur’an-ı Kerim’in İsra/37 de:” Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan ( yaptığınızdan) sorumludur. Şura/30. : “Başınıza gelen iyilikler Allah’tandır, kötülükler de kendi ellerinizle yaptıklarınızdandır.” buyruluyor. Rabbimin bu buyruklarına kulak asmayan kardeşlerimin sonucunu, cezaevlerinde göz yaşı döken kardeşlerimin pişmanlıklarına şahit olduğumda içim sızlıyor.
Çoğu kez anne-babaların merhameti çocuklarını yanlışa götürmektedir. Yanlışa düştükten sonra “Ben nerede hata yaptım?” diye çırpınmanın bir yararı olmadığını her gün etrafımızda ve ekranlarda görmekteyiz.
( İbretli Yaşanmış Anılarla OKUL MÜDÜRÜNÜN GÜNLÜĞÜNDEN adlı kitabımdan. İsteyenler www.kadirkeskin.net ve kadirkeskin45@hotmail.com dan temin edebilirler.)
Not: Bizim kuşağın idarecilerinden efendi, nezaketli, işinin ehli, deneyimli, başarılı idareci Şehzadeler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü hemşerim Sayın Hüseyin SALAR beyefendiyi makamında ziyaret ederek yeni çıkan kitaplarımı takdim edip, başarı dileklerimi sundum.