Osmanlıyı yıkım yoluna döşenen taşlar
Fuat YILMAZER
1789 Fransız Devrimi oldu. Bu gelişmeden sonra Avrupa’nın büyük devletleri yeni düşün sistemi içinde büyümek topraklarını genişletmek arzularına start verdiler. Avrupa’nın büyük devletleri zaten emperyalist, sömürgeci bir anlayışa sahipti. Öyle ise yeni sömürge alanları bulunmalı, yeni topraklar kazanılmalıydı. Zaten şark siyasetleri nedeniyle ülküleri olan, tarihi açıdan da milliyet ve din düşmanlıkları olan Türk devleti Osmanlı hedeflerindeydi. Toprakları geniş aynı zamanda verimli toprakları vardı ve bir de Avusturya-Macaristan Devleti. Bu iki devletin de bitirilmesi gerekiyordu. Rusların da Anadolu topraklarında gözü vardı. Sıcak denizlere bu yolla inmeyi planlıyorlardı.
Fransız Devrimi sırasında edilen özgürlük, eşitlik gibi yeni duyulan duyanlarca anlamı çok geniş olan kelimeler Osmanlının içinin karışmasına yetti. Bu tehlike göz göre göre gelirken Osmanlı yöneticilerinin bunu anlamaması, karşı tedbir düşünmemesi ve dönemin aydınlarının da şimdiki bir takım aydınlar gibi vatan, millet kavramlarına uzak olmaları nedeniyle Osmanlı da iç karışıklıklar başladı. Tebaaların bir kısmı isyan etti bağımsızlık istedi.
Geleceği açık belli olan bu tehlikeye karşı milli duygusundan yoksun yöneticilerin anlamamaları nedeniyle Osmanlı çatırdamaya ve diyarbakır asyalı escort dağılmaya başladı. Arap coğrafyası karıştı. Çoğunluğu Arapların yaşadığı toprakların stratejik önemi, yer altı kaynaklarının bakirliği ve bolluğu, ayrıca sürükleyici gücün Türkler olması nedeniyle karışıklıklar derinleştirildi. Amaç Türkler buralardan sökülüp atılmalı, mümkün olursa ata topraklarına kadar gönderilmeliydi.
İşte bu emperyalist, sömürgeci düşünce, sömürgecileri Çanakkale önlerine kadar getirdi. Osmanlı bitirilmeli, kalbinden hançerlenmeliydi. Bunun en stratejik yeri de boğazlardı. En kısa yoldu aynı zamanda, Karadeniz ve Akdeniz’i ile batıyı ve doğuyu birbirlerine bağlayan yerdi.
İstanbul için Napolyon ‘İstanbul’a sahip olan dünyaya sahip olur ama esas sorun İstanbul kimin olacak?’ demişti. (İşte hala emperyalist devletlerin kafalarının arkasındaki düşünce budur. İstanbul’un işgalinde de bu durum yaşanmıştır.)
Emperyalistlerin eskişehir bayan partner tamam, oldubitti diye düşündükleri bu düşünce ve eylem, Türk’ün sıkıştığı zaman ortaya çıkan çelik gibi iradesine, cesaretine, kahramanlığına tosladı. Kendine yaraşan, insanüstü bir güç ve cesaretle savunma yapan Türk Ordusu ilerde yapacağımız Kurtuluş Savaşının da temellerini atmış oldu.
İşte bu Çanakkale Savaşı bu gözle de dikkatli okunmalıdır. Her bölümü müthiş bir kahramanlık destanıdır. Akıl almaz seviyede olan bu destan Türkün destanıdır…
Türk savaşta destan yazmaz, barış anında da destanını büyüklüğünü gösterir. Tarihini tam hatırlamıyorum bir süre önce idi. Çanakkale Zaferini anma gününde Çanakkale şehidinin o zaman doksan üzerinde yaşı olan kızını konuşturmuşlardı. Babası için bağlanan şehit maaşını kabul etmemişti.
Aynen şöyle demişti; “Babam toprağını müdafaa ederken şehit oldu, görevini yapıyordu. Ben vatanı ile babamın arasına giremem, o parayı muğla elit escort bayan kabul edemem!’
Keşke bir maaşla evini geçindirmekte zorluk çekerken trilyonun sahibi olanlarda böyle düşünse!’ …