ÖNEMLİ BİR YAZI
M.H.P.’nin MADDî ve MANEVİ TEMELLERİ (*)
Alparslan TÜRKEŞ
Kalkınmamızın manevî temellerine dokunmak isterim. Kalkınmanın manevî temelleri Milliyetçilik, îman ve ahlâktır. Türklük gurur ve şuuru ile İslâm ahlâk ve faziletine, oy toplama endişesi ve siyaset riyakârlığının üstünde kalarak samimiyetle bağlıyız. Türklük gurur ve şuuru ile İslâm ahlâk ve fazileti, Milletimizi meydana getiren manevî unsurların tam bir ahenk içinde birleşmesidir. Maddî kalkınmamız ancak böyle yüce bir temel üzerinde yükselirse bir mânâ ifade eder. Milliyetsiz bir yükselmenin, ahlâksız bir kalkınmanın hem imkânı yoktur, imkânı olacağı söylense bile kıymeti yoktur. Sırası gelmişken çok ehemmiyetli saydığım bir hususu işaret edeceğim. Pek az olmakla birlikte, bazı kimselerin milliyetçilikle İslâmiyeti çatıştırmak istediklerini
görmekteyiz. Böyle bir tutum yanlıştır. Abestir, cahilliktir, şuurlu bir şekilde yapılıyorsa ihanettir, nifaktır. Mücadele farklı, hattâ birbirine düşman mefküreler arasında olur. Halbuki Türklükle İslâmiyet, bin yıldan beri aynı mukaddes potada kaynaşmış, elle tırnak misâli ayrılması imkânsız bir hâle gelmiştir. Türk milleti Müslüman olmakla içtimaî nizamın ve dinî hayatın en yüce değerlerini kazanmış ve Müslümanlık Türk milleti ile, emsalsiz yiğitlik ve imân aşkına sahip bir mücahit bulmuştur. Milyonlarca Türk evlâdı, ‘’Bir gül bahçesine girercesine gazâ meydanlarına koşmuş, şehadet şerbetini içmiştir.’’ Türk müsün, Müslüman mısın? gibi sorular cehaletten ileri geliyorsa aptalcadır. Aksi halinde haincedir. Partinin en yetkili ve sorumlu mevkiine lâyık gördüğünüz bir insan olarak, bir kere daha, açıkça ilân ediyorum; Milliyetçiliği reddeden bir dincilik anlayışı ve İslâmiyete düşman bir milliyetçilik anlayışı bize yabancıdır, bizim dışımızdadır. Bu sakat görüşleri savunanlar bize mensup olduklarını ileri sürseler bile, bizimle bir ilgileri yoktur, bizden değildirler. Aziz Türk milletine ve saflarımıza katılan yiğit yürekli, mücahit ruhlu kardeşlerimize istirham ediyorum, nifak zamanı değildir, birlik günüdür. Millet olarak yaşamak istiyorsak, Müslümanlığımızı da, Türklüğümüzü de korumak istiyorsak birbirimizi sevmek, aslında hiçbir mânâsı olmayan uydurma ayrılıklar peşinde çekişmemek, münafıkların sözüne kanmamak zorundayız. Türk milletini, manen ve maddeten yükseltmek, düşmanlarla çevrili bir dünyada hür ve bağımsız olarak varlığını sürdürmesini sağlamak için güçlü bir cihada davet ettiğimiz bir sırada şer kuvvetlerin oyuncağı olmamalıyız. Görünüşe aldanmamalıyız. Unutmamalıyız ki, İslâm dünyasında fitne ve fesadı başlatan Abdullah İbnî Sebe’nin torunları zamanımızda da yaşamakta ve bizi birbirimize düşürmeğe çalışmaktadırlar…
………………………………………………………..
(*) Kısa bir bölümünü aldığımız bu konuşmayı Türkeş, partinin gerçek hüviyetine kavuştuğu 1969 yılı büyük kongresinde yapmıştır.