ZİRVENİN ÖZETİ; “VAR OLSUN TÜRK ORDUSU!”
H. Nurcan Yazıcı
Erdoğan-Putin zirvesi sadece bugün değil, yarınlarda da yorumlanacak, tarihe de önemli bir görüşme olarak geçecektir.
Alınan kararlar; siyasiler ve akademisyenler tarafından genişletilerek yorumlanıyor, yorumlanmaya da devam edecektir.
Bugünden sonra, önemli bir kesimin onayını alsa da, haklı eleştirileri de dinlemek gerekiyor.
Ciddi yorumların yanında her zaman ki gibi gereksiz yorumlarla da karşılaştık. Özellikle zirve esnasında ayakta bekleyen Türk heyetinin vücut dilleri üzerine yapılanlar yorumlar…
Muhtemelen birçoğu anında gelişen durumlar ve tokalaşmalar dı ve bazıları tarafından uzun uzun konuşuldu.
Bu önemli diplomasi zaman zaman, bu bir kare resimle özetlenmeye kalkışıldı.
Kazanılanlar ve kaybedilenler konusunda konuşmak için daha çok erken.
Öncesini yani, bu günlere gelene kadar yapılan bütün hataları ve resimleri bir tarafa bırakıp, zirveyi okursak eğer;
Nihayetinde her iki taraf da sahada kazandığını masada kaybetmemek adına gayret gösterdi.
Taleplerden vazgeçmek yerine, her iki taraf da talepleri konusunda yumuşak bir tavır sergiledi.
Görüşmede sadece İdlip’in değil, Türk-Rus ilişkilerinin de ortaya getirilmesi doğru bir hareketti.
O gün diplomasi hem ekonomik ve hem de kültürel alanlarda çalıştı…
Liderlerin yan yana gelmesi, dünya kamuoyuna vereceği mesaj açısından önemliydi ve gereği yapıldı.
Rus uçağının düşürülmesinden bu yana iki ülke bir krizi daha atlatmış ve uzlaşmış göründü.
Kısacası, Türkiye’nin ve Rusya’nın ilişkileri ve geleceği, Suriye meselesiyle tıkanmamalı mesajı verildi.
Erdoğan’ın rejimin saldırılarına karşılık verme hakkımızı saklı tutacağımızı ifade etmesi, rejim konusunda sarf ettiği sözlerin arkasında durması, Türkiye’nin davasından vazgeçmeyeceğini göstermek açısında önemliydi.
Cumhurbaşkanımızın vücut dilinden okuduğum, bu kararlılığımın arkasında, büyük Türk Ordusu vardı.
Dolayısıyla antlaşma masasında bir güç ve başarıdan söz ediliyor ise, bunun gerçek sahibi Mehmetçilerimiz ve Türk ordusudur.
Atatürk’ün dediği gibi; “Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir: Biri millet kararı, diğeri en elim ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla lâyık olma niteliği kazanan ordumuzun kahramanlığı.”
Sonuç olarak;
Türk milletinin ordusuna güveni tam.
Lakin tarihi tecrübelerimiz de bize, özellikle İdlib konusunda, Rusya’ya ve Suriye hükümetine asla güvenmememiz gerektiğini söylüyor.
Umarım gerçekten ateşkes sağlanır da daha fazla şehit haberleri gelmez ve bölge normalleşir.
Var olsun Türkiye! Var olsun Türk Ordusu!