
SIĞ MUHALEFET AKLI BAHÇELİ’Yİ ANLAYAMAZ (*)
Fuat BOL
ÜLKE olarak 2. Bir kurtuluş savaşı veriyoruz dersek yalan olmaz. Üstelik kaç cephede şavaştığımıza bakın; FETO, DAEŞ, PKK, YPG, PYD, Suriye rejimi ve destekçileri, Libya’da Hafter ve destekçileri…
Destekçilerini iki manada anlamak gerekir, biri bunları kurup geliştiren ve yönlendiren dış güçler, diğeri de bunlarla işbirliği halindeki diğer terör örgütleridir.
İyi ki terörle mücadelede konseptini değiştirmişiz. Eskiden olduğu gibi, oturup terör eylemlerini bekleseydik, bugün itibarıyla Türkiye’yi tıpkı Irak ve Suriye gibi yapacaklardı.
Çukur eylemleriyle başlatılan ayaklanmanın, onun öncesinde ve sonrasındaki tüm darbe girişimlerinin amacı ülkemizi paramparça etmekti.
Geç de olsa Türkiye, çok yerinde bir karar aldı ve terörle mücadeleyi kesintili olmaktan çıkarıp sürekli hale getirdi. Ayrıca nerede olursa olsun, terörü kaynağında kurutmak için karar verildi.
Türkiye’nin teröre karşı bu denli bir mücadele yöntemi uygulayabileceğini kimse düşünmüyordu. Bu yüzden şaşkına döndüler, ne yapacaklarını şaşırdılar.
Bu şaşıranlar arasında ABD, AB ve Rusya da var.
Hâlâ sözde muhalefet adına “Türkiye’nin Suriye’de, Libya’da ne işi var” diyenleri görüyoruz. Böyle bir sığ muhalefet ancak bizde olabilir.
Bizdeki bu muhalefet, kendi aymazlığıyla yetinmeyip hükümetin (gerçekte devletin) yanında yer alan MHP’yi ve onun liderini eleştiriyorlar.
Dün iktidar ve onun lideri Tayyip Erdoğan hakkında o kadar ileri geri konuşan bir parti ve onun lideri, bütün bu ithamlarını unutup nasıl yanında yer alabilirmiş?
Oysa bunun sebebi gayet açıktır. Sayın Bahçeli ve partisi, ülkesinin halini (paramparça edilmek istendiğini) gördü ve önce ülkem dedi. Bu, bu kadar basit.
Nitekim böyle bir ortamda her vatanseverin böyle demesi gerekmez mi?
Dünya üzerinde yalnızca bize özgü bu sığ muhalefet, hâlâ 15 Temmuz’u ve orada yapılmak istenenleri anlayabilmiş değil.
Bunlar FETÜ’yü hâlâ ağlak bir adamdan ve onun sünepe cemaatinden ibaret zannediyorlar. Bunların gözlerini, kendilerinin de içinde bulunduğu Meclis’in bombalanması açmadıysa ne açabilir?
Anlamış olsalardı, ülkemizi iç savaşa sürüp paramparça etmek isteyen FETÖ ile aynı dili kullanmazlardı.
15 Temmuz’a “kontrollü darbe”, 20 Temmuz’a (olağanüstü hal ilânı) da asıl darbe demezlerdi.
Olağanüstü hal ilan edilmeyip de ne yapılacaktı?
Bir memuru görevden alma yetkisi olmayan iktidar, yargıda aportta bekleyen 4 bin 500 hakim ve savcıyı nasıl görevden alabilecekti?
Onlar görevde kaldığı müddetçe, FETÖ’yle nasıl mücadele edilecekti?
FETÖ’yle mücadele edilmesini istemeyenler ancak böyle düşünebilir.
Enva-ı çeşit düşmanla yedi cephede savaşıyoruz. Böyle bir ortamda iktidardaki partinin şu veya bu olması neyi değiştirir?
Kıbrıs Barış Harekâtı’nda iktidarda CHP-MSP vardı. Ecevit başbakan, Erbakan başbakan yardımcısıydı. Adalet Partisi ve MHP muhalefetteydi.
Muhalefet partilerinden en ufak bir çatlak ses duyulmadı, milletçe herkes (iktidarın) yanında yer aldı.
Bu, tuhaf değildi, yapılması gerekeni yaptılar.
Ya şimdikiler?!…
İdlip’te 34 ciğerparemiz şehit edildi. Yalnızca İP genel başkanı Meral Akşener Cumhurbaşkanı’nı arayarak bilgi aldı.
Ana muhalefet lideri buna bile gerek duymadı.
Bir diğer muhalefet partisi HDP ise Meclis’te grubu bulunan partilerce hazırlanan, olayı kınama metninin altına imza bile atmadı.
Savaşmakta olduğumuz terör örgütlerinin siyasi uzantısı olduğu bilinen böyle bir parti, hâlâ Hazine’den yardım alabiliyor ve onun milletvekillerine bu milletten toplanan paralar maaş olarak veriliyor.
Böyle bir partinin bulunduğu bir Meclis’te gizli oturum yapılıyor ve devletin sırları bu partinin de milletvekillerine veriliyor!
Dünya üzerinde demokrasisi bizim kadar aymaz olan bir başka ülke var mı acaba?
…………………………………
(*) Bu yazı Hürriyet gazetesinde 4 Mart 2020 tarihinde yayınlandı.