
HAİNLİK VE HAİNLER
“Vatan haininden aydın olmaz.”
Cemil Meriç
Haini en bol ülkede, hainliğin tarifi ölçüsü ve müeyyidesi yok, bu garip çelişki ne kadar, nereye kadar taşınabilir ki?
Hainlik tasarlanarak ulaşılan bir olgu olmayıp, yanlış kararlar, tercihler ve kötü talihin birleşmesiyle içine düşülen bir girdaptır.
Bir hainin, hain olduğunu en zor ve en son kendisi anlayıp kabul eder. Ve bunu ona anlatıp kabul ettirmek deveye hendek atlatmak gibidir.
Gururlu hainler (ki bazen çıkar) bunu anladıkları zaman bütün dünya onu affetse, o kendini asla affedemez.
Ülkemizde aydınlar arasında, özellikle etnik kompleksleri olan aydınlar arasında hainlik virüsü çok etkili bir şekilde yaşamaktadır.
Yaşamakla kalmayıp nesilden nesile itina ile taşınmakta, bütün hayatımızı sarıp yoğun bir şekilde gündemimizi etkilemektedir.
Herkesin birbirini hain ilân etmesi de ayrı bir hastalık olup gerçek hainlerin gizlenip rahatça icra-i sanat etmelerine fırsat sağlamaktadır.
Ülkemizde hainliği meziyet olmaktan çıkartıp kaçılması, çekinilmesi, korkulması gereken bir çukur olduğunun ilân edilmesi gerekir.
Türkiye’nin her tondan tercihleri olan namuslu aydınları, namusluluk ortak paydasında birbirine yaklaşarak ortak bir hain tanımlaması yapmak zorundadırlar.
Kimliğini taşıdıkları, tabiiyetinde oldukları devletin bağımsızlığına, kurucu asli unsurun ismine, bayrağına, hükümranlık haklarına ve tamamının ortak menfaatlerine saygılı olmak yetmez pazarlıksız bağlı olmak zorundadır her vatandaş, bilhassa kendisini Aydın diye nitelendirenler iki defa buna mecburdurlar.
Bu sorumluluğu ihlal eden, reddeden, gereklerini yerine getirmeyen, çok ince bir tahkikat ve tartı sonrası bedelini ödemeden kullandığı vatandaşlık haklarını kaybedebilmeli, bu konuyu tartışmalı ve hukuk sistemimizin içine dahil etmeliyiz.
Ortadoğu, balkanlar ve Kafkasya’da Türkiye ile menfaat çatışması olan merkez devletlerin açık kapalı taarruzlarıyla mı uğraşacağız, yoksa onlar adına gönüllü müfettiş rolünü üstlenip, Türk Devletinin başına dikilen, Allah’ın günü bir maraz çıkartan, müstemleke aydınlarıyla mı uğraşacağız?
Bir ülkenin pasaportunu ve tabiiyetini kullanacaksın ama o ülkeye karşı en basit vatandaşlık sorumluluklarını yerine getirmediğin gibi o ülke aleyhine her türlü küresel ilişki içinde olacaksın, o ülke aleyhine çalışan bütün çokuluslu organizasyonlarda düşmanlarımızla kolkola görev alacaksın, buna dünyanın hiçbir aklı başında ülkesinde izin verilmez.
Biz Türk aydınları bu garabeti ilelebet taşıyamayız/taşımayacağız. Kim kime tabi ise onun pasaportunu taşısın veya, hangi devletin pasaportunu taşıyorsa ona tabi olsun.
İyi tanımlanmak, geniş bir yelpazede kabul görmek, basit, anlaşılır, üzerinde uzlaşılmış olmak şartıyla yapılacak bir hainlik tarifine, iyi işleyen bir mahkeme zincirinden de geçirilerek vatandaşlıktan çıkarma kararı uygulanmalıdır.
Kim hangi Millete/Devlete hizmet ediyorsa onun pasaportunu taşısın ve onun sigortası altında olsun, ondan maaş/emekli maaşı alsın.
Hasan Külünk