EY SİYASET! İLETİŞİMİN SORUN ÇÖZÜCÜ GÜCÜNE İNANACAKSIN.
H. Nurcan Yazıcı
Toplum tanımında, düzenli insan ilişkilerinden, yardımlaşma ve işbirliğinden söz edilir. Toplumu oluşturan bireyler, “daha iyi bir yaşam, sorunlarının çözümü, birlikteliklerinin devamlılığı ve bilgi alışverişi” için kendi aralarında iletişim kurmak zorundadırlar.
Toplumdaki iletişimsizlik siyasetten başlıyor.
Fakat toplumu, (iş birliği konusunda) en iyi yönlendirecek olan siyaset kurumlarının dahi, kendi aralarında sağlıklı bir iletişim kuramadıklarını, sağlıklı bir iletişim dili geliştiremediklerini, ülke geleceği için yan yana gelemediklerini görüyoruz. Dolayısıyla tavandaki bu iletişimsizlik, topluma da yansımakta, bu da, toplum sorunlarının daha da büyümesine ve kutuplaşmalara neden olmaktadır.
Siyasetin ülke sorunlarını konuşurken oluşturduğu ortam, tam olarak böyle!
Topluma bir hedef koyamayanlar, insanları yalnızlaştırarak, çatıştırarak taraftar toplamaya çalışıyorlar. Beslenen ve gittikçe büyüyen ise; şiddet ve nefret duyguları oluyor.Bütün tartışmalar “ben haklıyım, sen haksızsın!” diye başlayan ve biten söylemlerden ibaret.
Kuru gürültü!
Herkes karşıdaki ile iletişim kurmaktan, açık ve net olmaktan korkuyor…İnsanlar, farklı kanallardan bilgi edinip kendi doğrularını oluşturmak yerine, sloganlaşmış, tarafı olduğu gurubun sözde doğrularını savunur vaziyette. Gereksiz ayrıntıları gündem yapıp sonra da, ortaya çıkan duygusal tepkilerle, kendi sanal gündemimizde boğuluyoruz.
Ciddi bir ön yargı problemimiz var.
İnsanlar, kendi düşüncelerini karşısındakine kabul ettirme derdinde…
Haber kirliliği yüzünden kontrol edilemeyen öfkeler, sürekli bir kavga hali, huzursuzluk ve güvensizlik ortamı mevcut…
Küfür ve hakaretlerin havada uçuştuğu, böyle bir ortamda bilgi aktarımı olabilir mi? Böyle bir ortamda sorunlara, sağlıklı çözümler üretilebilir mi?
Böyle bir ortamda siyaset kurumları, varlık sebepleri olan; ülke sorunlarını doğru tanımlama, sorun çözme ve yönetme kabiliyetlerini ortaya koyabilir mi?
Peki, nereden başlamalıyız?
Halbukiempati yapmak, öfke kontrolünü sağlamak, nezaketli olmak, ön yargılı olmadan karşıdakini dinlemek, sosyal insan olmanın ve başkaları tarafından dinlenebilmenin ilk basamağıdır.
İyi bir iletişim diliyle, topluma ne yapmak istediğinizi anlatabilir, güven sağlayabilir, insanların davranışlarını hatta düşüncelerini bile değiştirebilirsiniz. İyi bir iletişimle ancak, doğru bilginin kaynağına ulaşabilirsiniz. Yine iyi bir iletişimle kavgaları bitirebilir, uzlaşı ve huzurlu ortamlarının mimarı olabilirsiniz.
Sadece ülkemiz de değil, dünya ile ilişkilerimizde de, kendimizi dinletebilmemiz ve karşı tarafı ikna edebilmemiz için, iletişim de farkındalığınızı ortaya koymamız gerekir.
Yoksa doğrularımızın hiçbir anlamı kalmaz.
Ülkenin ve toplum geleceğinin belirleyici aracı olan siyasetin, topluma karşı sorumluluğu ve hizmeti; kurabildiği iletişimle başlar. Bir zahmet koltuklarından kalkıp, “dünyada gerçekte neler oluyor, ülke insanı ne düşünüyor, neyin kavgası veriliyor?” diye şöyle bir baksınlar. “Kuyunun dibindeki kurbağa, dünyayı kuyunun ağzı kadar algılar”mış.
Kısacası; Doğru iletişimin sorun çözücü gücüne inanacaksınız…