KÜLTÜR EMPERYALİZMİ
Hasan Külünk
Cemiyetimizin son yüz – yüzelli yılda yaşadığı çalkantılı çatışmalı yoğun mücadelenin neticesinde bugün bulunduğumuz yere geldik. Bu yürüyüşün her safhası an be an incelenip okunmalı, anlaşılıp açıklanmalıdır. Sonuçların değerlendirilmesi ancak o zaman mümkün olur ve anlam kazanır.
İçinde bulunduğumuz endişe verici, buhranlı, arayış içinde, çatışmacı, aklı selim mahrumu halimiz, yaşadığımız her türlüsünden uzun savaş yıllarının sonucu olup, sebeplerinden koparılarak anlaşılması mümkün değildir. Sebepler gözardı edilerek sonuçları konuşmak abes olur.
Yaşadığımız savaşların bir kısmı coğrafya merkezli olup vatan ve toprak kayıplarıyla sonuçlanmıştır. O coğrafyalarda kalan soydaşlarımız bir şekilde günümüze gelmiş, sosyal bünyelerinde kültürel kimliğimizin genlerini saklamakta, onları yeniden canlandıracak nefesi beklemektedirler.
Yaşadığımız saldırıların bir diğeri ve en önemlisi ise kültür emperyalizmi yoluyla, kimliksizleştirme/kimlik değişimi/yozlaştırma/soysuzlaştırma operasyonu olup esas büyük tehlike bu vadide ilerlemektedir. Milletin tabii direnci iki asırdır bu saldırıyı atlatmaya çalışmaktadır.
Türk milletinin derinliklerinden gelen tepki ve direniş düşman ilerleyişini yavaşlatmakla beraber tam def edilmesine yetmemekte, devlet eliyle öne çıkartılacak yeni şuur ve yapılanmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Tarih şuuru ve İslâm imanını kavramış, dünyayı okuyan ve anlayan, dimdik, soğukkanlı bir Münevver Türk nesline duyulan ihtiyaç her geçen gün biraz daha belirginleşmekte, bunun nasıl olacağı ise zihinsel mesaimizin tamamını kapsamaktadır/kapsamalıdır.
Bu zaruri yönelişi bir yandan devlete dayatmalı, bir yandan da derin millet kapsamında durumdan vazife çıkartıp bire bir çalışmalarla özel görevler için özel insanlar yetiştirmek misyonunu harekete geçirmeli/canlı tutmalı/etkin ve güçlü kılmalıyız.