EĞİTİME DAİR BİRKAÇ SÖZ
Hasan Külünk
ABD ile 1949’da yapılan anlaşmalarla yeni bir dönemin kapısını aralayan ve emperyal ABD projelerine bir bakıma tastamam teslim edilen Türk maarif sistemi, adım adım ilerleyip yerleşerek tam bir müstemleke eğitimi, beyin yıkama ve devşirme sistemi, “dünya vatandaşı” yetiştirme makinasına dönüşmüştür.
Mevcut eğitim sistemi 70 yılda inşaa edilmiş olup tüm geleceğimizi esir almıştır. Bu sistemin revizyonu, iyileştirilmesi mümkün değildir. Çıkış yolu öncelikle 70 yılı silip mevzuat noktasında 1950 öncesine dönüp müfredatı da ehil heyetlerle ihtiyaca göre yeniden hazırlamaktır.
Yiğit düştüğü yerden kalkar…
Üniversiteler öncelikle beş alana insan yetiştirmelidir.
1-İlim adamı
2-Din adamı
3-İş adamı
4-Siyaset adamı
5-Spor ve sanat adamı
Bu alanlarda yetenekli olduğu tesbit edilen çocuklar, ilkokuldan itibaren filtrelenip üniversiteye hazırlanmalı toplam üniversite öğrenci sayısı nüfusun %4 ünü geçmemelidir. Koskoca Almanya’da toplam üniversite öğrenci sayısı üç küsür milyon iken bizde bu oran sekiz milyonun üstündedir. “Bas parayı al diplomayı” sloganıyla çalışan bir çok okul çocuklarımızın yıllarını tüketip topluma bir sürü diplomalı ukalâ cahil sunmaktadır.
Meslek eğitimine ayrılması gereken çocuklar en geç ortaokul sonrası belirlenmeli lise düzeyinde meslek okulları imkân ve ihtiyaca göre yaygınlaştırılıp lise sürecinde/bitiminde mutlaka mesleki eğitimi sağlanmalıdır. Meslek lisesi mezunları 2-3 yıl çalıştıktan sonra ancak belirli bir yetenek sergilemek şartıyla seçtiği meslek dalıyla sınırlı olmak şartıyla yüksek okul eğitimi alabilmelidir.
Eğitimin temel hedefi bilgili kültürlü, belirli beceriler kazanmış “TÜRK VATANDAŞI” yetiştirmek olmalıdır. Her Türk çocuğuna belirli bir tarih bilgisi ve kültürü, belli düzeyde din bilgisi ve kültürü, çağı anlayacak perspektifte dünyayı kavrayan evrensel bir bakış açısı kazandırılmalıdır.